Bugün insanlığın geleceğini tehdit eden, doğal ve beşerî faktörlerin etkisiyle oluşan erozyon, katı yeryüzünün dış kuvvetlerle ( su, rüzgar v.b.) ve insanların çeşitli etkinlikleri sonucu aşınması ve bu aşınım malzemelerinin başka yerlere taşınması olarak tanımlanmaktadır. Genel olarak erozyon doğal erozyon ve hızlandırılmış erozyon olarak iki grup altında incelenmektedir. Bunlardan doğal erozyon (normal erozyon, jeolojik erozyon) yararlı bir olaydır. Bu olayla toprağın verimsizleşen üst kısmı taşınırken, dipteki ana kayadan daha genç toprağın oluşmasına imkân hazırlanmaktadır. Bunun için normal erozyon zararlı ve afete dönüşebilecek bir olay olarak görülmemektedir.
Zararlı olan ve afet boyutuna ulaşan erozyon, doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi, yamacın doğal profilinin bozulması ve arazinin yanlış kullanımı gibi insanın çeşitli etkinliklerine bağlı olarak oluşan hızlandırılmış erozyon veya toprak erozyonudur.
Toprak, yeryüzünü kaplayan, kayaların ve organik maddelerin aşınma ve aynşma ürünlerinin karışımından oluşan, üzerinde ve içinde çok sayıda canlıyı barındıran ve onlara besin sağlayan bir ortamdır. Ancak normal kalınlıkta bir toprağın oluşabilmesi için binlerce yılın geçmesi gerekir. Bunun için mevcut topraklar, korunması gereken çok önemli bir doğal kaynaktır. Toprağın, insanların çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak bir yerde kullanılmayacak kadar azalması veya tamamen yok olması, orada yaşayanlar için bir afet başlangıcıdır. Bir yerde erozyonun başlamasıyla birlikte; ekolojik denge bozulur, üretim düşer, zamanla kıtlık ve açlık başlar, diğer doğal afetler hızlanır ve orada yaşam imkansızlaşır başka yerlere göç başlar.
Bugün dünyanın birçok yerinde özellikle de kurak ve yarı kurak bölgelerde yer alan gelişmekte olan ülkelerde, insanların çeşitli etkinlikleri nedeniyle yaşanan erozyon sonucunda kıtlık ve açlık yaşanmakta, gıdasızlıktan hastalıklar artmakta toplu insan ve hayvan ölümleri olmaktadır
Türkiye erozyona karşı hassas bir bölgede yer almaktadır. Bu nedenle topraklarının %66'sı erozyon tehdidi altındadır ve buralarda çeşitli derecelerden erozyon görülmektedir. Bunun için ülkemizde yaşanan ve gelecekte yaşanması muhtemel olan doğal ve beşerî etkenlere bağlı olarak oluşan afetlerin en önemlilerinden birisi de toprak erozyonudur denilebilir. NASA'nın yaptığı bir araştırma bu durumu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Buna göre gerekli önlemler alınmadığı ve erozyon bu hızla devam ettiği takdirde Türkiye'nin büyük bir bölümü 55 yıl sonra çöl olacaktır.
Erozyon kontrolü çalışmalarında, halkın sosyal ve ekonomik sorunlarını tespit eden ve bunu çözümleyebilen, toprak muhafaza ilmini tekniğini iyi bilen çeşitli disipline sahip teknik elemanlara son derece ihtiyaç olduğundan bu kalitede elemanların en kısa sürede yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda ara elemanların yetiştirilmesi için de yeni okulların açılması uygun mütalaa edilmektedir.
Sivil toplum örgütlerinin eğitim çabaları desteklenmelidir. Gerçekten son yıllarda, sivil toplum örgütlerinin sayısında bir artış olmuş ve bu konuda halkın bilgilendirilmesinde ve bilinçlendirilmesinde daha fazla gayret sarf edilmiştir.
Erozyon kontrolü faaliyetlerinde başarılı sonuç alınabilmesi için tesis çalışmalarının tamamlanmasından sonra sahada yapılacak olumsuz müdahalelerin önlenmesine çalışılmalıdır. Bunun için sahanın hayvan otlatılması başta olmak üzere bitki örtüsünü tahrip edici etkenlere karşı korunması da ihmal edilmemelidir. Esas olan ağaçlandırılmış veya erozyon kontrolü tedbirleri alınmış sahaların yöre insanı tarafından korunmasıdır. Bu nedenle, yapılacak her türlü çalışmaya yöre insanının da katkısı sağlanmalı ve sahaların korunmasından da Köy Tüzel Kişiliklerinin desteği alınmalıdır.
DERLEYEN : A.E.