GELİŞEN TÜRKİYE İÇİNDE FİKİR DÜNYAMIZ

MÜCAHİT BAYRAK

İnsan dünyaya atılır. Bu dünya bir harp meydanıdır. Çocukluk dönemi ve gençlik döneminin bir kısmı cephenin arkasında harbe hazırlanış safhasıdır. Burada insan kendini ne kadar geliştirir ne kadar motive ederse, harpte de o kadar muvaffak olur. İnsanoğlu cephede görünen ve görünmeyen birçok düşmanla mücadele etmek zorundadır. Bunun için de insanoğluna bir güç gerekir. Bu gücün tükendiği noktada insan hüsrana, aczi yete, rezilliğe… Uğrar.

Bir güçten bahsettik. İnsanoğlu bir güç ile ayakta duruyor. Bu güç yeri geliyor bir ümit olarak beliriveriyor. Yeri geliyor fiziksel bir nitelik olarak çıkıyor karşımıza. Aslında dünyada bütün her şey bir güç ile dönüyor. Mesela fizik kanunlarında “şu şunu çeker şu şunu iter” deriz. Fakat “şu şunu neden iter şu şunu neden çeker?” Sorusuna derinlikli cevap veremeyiz. O noktadan sonra felsefe işin içine dâhil olur ve sorunun cevabı tam olarak verilemez. Verilen cevaplar hep arazı tasvir eder cevheri açıklayamaz. Açıklayamaz ama biz bu gücü hissederiz ve gücün kaynağını merak ederiz. Bu noktadan sonra işin içine iman girer ve bize o gücü bahşeden kaynağa kulluk ederiz.

Batı aydınlanma çağı ile büyük bir devrime imza attı. Uzun mesafeler kat etti. Bu tespiti yapmak mecburiyetindeyiz. Batı modern kültürü yarattı. Bu kültürü sömürge vasıtaları ile bütün dünyaya pazarladı. Ortaya modern dünya olgusu çıktı. Üçüncü dünya ülkeleri “nasıl modernleşebiliriz?” sorusuna cevap arıyor yüzyıllardır. Biz de öyle. Öyle ya da böyle ciddi bir geri kalmışlık var memleketimizde bu açığı nasıl kapatacağız onun yollarını arıyoruz. Şu an ülkemize baktığımızda kalkınmada ciddi bir hamle var. Ancak kat etmemiz gereken uzun bir yol var önümüzde. Nedir o yol; modernleşme. Modernleşeceğiz tam manasıyla, bundan kaçışımız yok. Bu yolda batının ayak izlerini takip edeceğiz. Yolu daha tamamlamış değiliz.

Evet, bu yolda ilerleyeceğiz ve batıyı zamanı geldiğinde yakalayacağız. Tamam, bu yolu takip edelim fakat ahmaklıkta etmeyelim. Batıyı adam akıllı tanıyalım. Kimdir? Nedir? Ne değildir? Hastalıkları nelerdir? Vs. gibi soruları soralım kendimize. Önümüzde doğrusuyla yanlışıyla canlı bir örnek duruyor. Bu örnekten ziyadesiyle faydalanalım.

Tam da bu nokta da işin içine güç mevzu giriyor. Aydınlanma ile bir güç arayışı başladı batıda. Sistemler farklı kaynaklardan güç aldı. Çoğunluktan güç alan demokrasi, sermayeden güç alan kapitalizm, rekabetten güç alan liberalizm, üretim makinalarından güç alan komünizm ve bunun gibi yüzlercesi. Tüm bu güç kaynakları sadece bir araç değil amaç haline geldi batıda. Her yeni sistemin sonunda insanın “eşref-i mahlûkat” yapısına ters düşen bir durum oldu ve zamanın zeki çocukları sezdi bunu “hayır biz bu olamayız” dediler ve yeni bir arayışa girdiler. Bu güç arayışları bir oraya bir buraya sürükledi batıyı. Buhranlar yaşadı. Çokça hatalar yaptı. Kanaatimizce de hala doğruyu bulmuş değil çünkü doğru İslam’dadır.

Biz hakikatin bizzat kendisine doğuştan sahibiz ve aramızdaki farkı İslam ile kapatacağız buna inanalım. Gücümüz Allah (cc) tarafından bahşedildi bizlere, biz böyle inandık ve bunun için Müslümanız. Bizler meşruiyetimizi kendimizi Allah’a esir ederek kazanacağımıza inanıyoruz. Bu yüzden de batının buhranlarını yaşamadan modernleşmeliyiz ki geri kalmışlığımızı telafi edelim ve ortaya yeni bir fikir çıkaralım. Maymun gibi taklit etmeyelim.

Modernleşme sürecinde batı metodunu kullanacağız yani kabını. İçindeki cevher İslam olacaktır. Biz İslam’ı modernleşme sürecinde kabın içindeki cevher olarak işin içine katmazsak Batı’yı asla yakalayamayız. Çünkü onun buhranlarını yeniden yaşamak zorunda kalırız.

Batı buhranlarını İslam’ı tanımadığı için yaşadı. Nietzsche aslında İslamiyet’i arıyordu. Filozoflar, bilim adamları parça parça İslam’ın prensiplerini arıyorlardı. Batı kabını yapmıştı ama içini dolduracak cevheri yoktu ve buhranlar içinde yüzyıllar boyunca bocaladı. Biz İslam’ı bildiğimiz için bocalamayacağız. İslam’ın prensipleri, yüzyıl hatta binyıl sonrasına ışınlayacak bizi. Madem hakikate sahibiz o zaman ahmaklık edip buhranlar içinde bocalamayalım bu modernleşme süreci içinde. Kötü tecrübeleri tekrarlamak ahmaklıktır. Bunu kendimize yapmayalım. Selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.