9 Aralık Çarşamba günü “Hem eczaneleri kapatıyorlar hem de “Hastalarımızın sağlığı ile oynanmasına izin vermeyeceğiz” diyorlar yazıma Türkiye Eczacılar Odası Bilecik İl Temsilcisi Sayın Önder Akbay’ın cevabı yazısını aynen takdim ediyorum
Sayın Şadi Erdal……
Sakarya Gazetesi Sahibi BİLECİK
Gazetenizin 9.Aralık.2009 Çarşamba günkü sayısının HADİSELERİN MUHASEBESİ adlı bölümünde eczacılar ve yaptıkları eylemle ilgili yazmış olduğunuz yazınızı büyük bir üzüntü ile okudum.
Gönül isterdi ki eczacıların sorunları ile ilgili yazınızı yazmadan önce bizlerle görüşerek neden bu duruma geldiğimizi daha detaylı konuşabilseydik.Bu konuda kendimizi iyi anlatamadığımızı düşünerek bu gün neden bu durumdayız sizinle ve sizin sayenizde kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki , ülkemizdeki eczacıların en üst kuruluşu olan Türk Eczacıları Birliği (TEB) kesinlikle siyasetin dışında , sadece meslektaşlarının hak ve menfaatleri için hizmet veren bir sivil toplum örgütüdür.Zira bünyesinde barındırdığı 24 000 eczacının aynı dünya ve siyasi görüşü paylaşması mümkün müdür? Eğer siyaseten taraf ise her hangi bir eylemde birliktelik sağlaması mümkün müdür? Meslek yaşamında 39.yılını yaşayan ve bu zaman zarfında TEB nin çeşitli kademelerinde görev almış bir eczacı olarak 1974 yılından bu güne 5 önemli eylem yapıldığını ve bunların çeşitli iktidarlar zamanında yapılmış olduğunu,eylem yapmanın demokratik bir hak olduğunu bu sayede toplumun ve siyasi iradenin bilgilendirilip uyarıldığını ve bu eylemleri herkesin içine sindirmesi gerektiğini düşünüyorum ki doğrusuda budur. 4 Aralık günü yapılan , eczanelerimizi 1 gün için kapatma eylemine Türkiye’deki 24 000 eczacının tümünün ( % 100 oranında )(iki tanesi hariç) katıldığını düşünürsek bunların içinde bugünkü iktidar partisi mensubu veya sempatizanı eczacıların olmadığını iddia edebilir misiniz ?.Biz biliyoruz ki bu 24 000 eczacı arkadaşımızdan en az 5 000 tanesi bu günkü iktidar ile aynı dünya ve siyasi görüşü paylaşmaktadır.Nitekim basında çıkan haberlerden de bildiğimiz gibi bu eyleme katılmayan 2 eczacıda AK parti milletvekilidir ve eşleri de eczacı olup bu eyleme destek vererek eczanelerini kapatmıştır.Bu sadece ve sadece içinde bulunduğumuz sıkıntılar ile yanlışlıkları yetkililere ve kamuoyuna anlatmak için bir , UYARI EYLEMİDİR.
Eğer gerçekten eczacılar bu kadar güç durumda olmasa bu katılım ve birliktelik sağlanabilirmiydi ? Ülke genelinde 12 sivil toplum örgütünün bu eyleme destek verdiği gibi ilimizde de oda başkanları basın açıklaması için bilgilendirilmiş ve destekleri alınmıştır. Fakaaaat HİÇBİR SİYASİ PARTİ NE BİLGİLENDİRİLMİŞ NE DE DAVET EDİLMİŞTİR çünkü bu sadece, MESLEKİ BİR HAK ARAYIŞI VE UYARI EYLEMİDİR , SİYASİ BİR EYLEM KESİNLİKLE DEĞİLDİR.
Şimdi asıl sıkıntımızı ve bu eylemi yapma nedenlerini size geniş bir şekilde anlatmaya çalışacağım.1984 Yılında çıkartılan bir kararname ile ilaç fiyatları serbest bırakıldı 1987 Yılında TEB bir eylem yaparak ilaç fiyatlarını düşürmesi için o günkü hükümetlere defalarca uyarılarda bulundu panel ve toplantılar düzenledi. Ta ki 2003 yılına kadar, bu yıl SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM adı altında yeni bir programı yürürlüğe koydu hükümet , ilaç fiyatlarını kendisi tespit etmeye başladı, referans fiyat uygulamasına geçerek ilaç fiyatlarını %46 ucuzlattı (referans fiyat Avrupa da ilacı en ucuz satan 5 ülkedeki fiyatların ortalamasıdır), halkın ilaca kolay ulaşılabilmesi için çalışmalar yaptı , Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında tüm Sosyal Güvenlik Kurumlarını birleştirdi,Yeşil Kart Uygulamasını genişletti ,özel ve kurum hastaneleri ile anlaşmalar yaptı sadece TC kimlik no ile muayene kolaylığı getirildi.Herkes çok memnundu nitekim seçimlerde bunun karşılığını aldı Sağlıkta Dönüşümün hükümetin aldığı oy oranını %14 oranında arttırdığı istatistiklere girdi.Yapılan her şey doğru görülüyordu ama gerçekte bu yükü ülkemiz ekonomisi kaldıramıyor ve bütçeler açık veriyordu bunun üzerine hükümet bir takım önlemler almaya başladı.ve bunun bedelini ilaç üreticisine ,eczacıya ve vatandaşa ödetmeye başladı.İlaç fiyatlarında % 80 e varan indirimler yaşandı eczanelerin stok zararlarının bazen bir kısmı karşılandı bazen hiç karşılanmadı eczaneler gelen diğer ek işlerin yükü nedeniyle ekip ve ekipmanlarını arttırmak zorunda kaldılar,giderler arttı .Eczacıların fiyatlara bağlı olarak karlılıkları değişmeye başladı ve karlılıkların fiyata endeksli olması Meslek Örgütümüzü başka arayışlara itti.Sonuçta AB ülkelerinde de olan MESLEK HAKKI kavramını ülkemizde de uygulanması için hükümet yetkilileri ile görüşmeler başladı.Hatta ilacı aldığımız fiyata satmak buna karşılık reçete başına ve/veya ilaç başına devletin veya ilaç üreticilerinin bize meslek hakkı ödemesi istendi.
İşte 4 Aralık , ilaç fiyatlarının %30 oranında daha aşağı çekildiği (ki bu ay sonuna doğru %17 oranında bir indirim daha söz konusu) stok zararlarının karşılanmadığı giderlerin arttığı Meslek Hakkı isteklerimizin karşılanmadığı,bütün bunların yanı sıra işletme giderlerinin arttığı ,SGK nın provizyon sisteminin kesintilerle çalıştığı,Ekim 2009 ayında çıktığı halde 2009 yılı yılbaşından bu yana hasta muayene ücretlerinin tahakkuk ettiği ve burada Eczacıyı ilgilendiren hiçbir şey olmadığı halde hasta ile bu konuda yüz yüze kalan reçete katılım paylarını dahi zor öderken birde muayene ücretlerini ödemek zorunda kalan hastalara hem mesleki hizmet verirken ‘’paran yoksa ilacını veremeyeceğiz’’ diyemeyerek bunu da veresiye vermek zorunda kalan eczacının artık nefes alacak dahi gücü kalmamıştı.
SGK verilerine göre ciro bazlı eczane dağılımında, bilgisini , emeğini ve sermayesini koyan eczacının,asgari ücretle çalışan bir işçi kadar kazanabildiği 8124 eczane ile bunun biraz üzerinde geliri olan 6732 eczanenin bu ülkemizdeki 24 000 eczanesinden 14.856 tanesini oluşturması çok düşündürücüdür. ECZANLERİMİZİN % 62 si CAN ÇEKİŞİYOR İşte bunun içindir ki.
TEKER TEKER KAPANACAKTIK HEP BİRLİKTE KAPANDIK.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının , eczanelerin stok zararları ile ilgili açıklamasını bizde sizin gibi yazılı ve görsel basından öğrendik.Bu yazıyı kaleme aldığım 14 Aralık 2009 günü itibariyle şu ana kadar bu konuda hiçbir bilgi, belge yok ve uygulama başlamış değil.10-13 Aralık 2009 Tarihlerinde Ankara’da 37.Büyük Kongremizi yaptık, bende delege idim ve yönetimimize bunu bizde sorduk.TEB Yönetimine bu güne kadar eczanelerin zararlarının karşılanacağına dair en ufak yazılı bir belge bile gönderilmemiş ,TEB yönetimi yazılı olarak bu taahütün belgesini istemesine rağmen halen yanıt bile verilmemiş.Aslında size hak veriyorum,insan devletin bir bakanının sözüne inanmazsa kime inanacak? Ama sayın Şadi Erdal biz bu filmi daha önceden de çoook gördük.Aradan 10 gün geçti en ufak bir hareket yok eczanelerin 3.Aralık tarihi itibariyle stoklarının tespiti gerekmezmiydi?
Yazınızın bir yerinde de Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği ilaçta yeni fiyat kararnamesi üzerine uzlaşma sağlandığını açıkladı diye yazmışsınız.Bunun anlamı ne Sayın Şadi Erdal bunu da anlatayım,
Devlet bu 18.Eylül.2009 Fiyat Kararnamesi ve Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişiklikle (4.Aralık’ta başlayan Uygulama) 2.5 milyar Tl lık bir tasarrufu amaçlamaktaydı.
Uzlaşma dedikleri bu rakamdan 800 Milyon Tl.lık bölümün ilaç üreticilerine iadesi için Sayın Şadi Erdal,devlet her nedense eczacısından esirgediğini bir gece de ilaç sanayine
iade etmiştir eczacıyı da cezalandırmak adına 3.12.2009 tarihinde bir kararname ile fiyatı düşen ilaçları Bakanlık ilan eder ve 45 gün sonra uygulamaya koyardı eczaneler stok zararını azaltsın diye , şimdi bu süre 5 (YAZI İLE BEŞ) güne indirildi
Yazınızın bir yerinde en çok vergi verenlerle bağlantılı bir yorum yapmışsınız.Eczanelerin satışlarının % 95 i devlete ve tabii ki alacakları için devlete fatura kesiyorlar satışları belgeli,eğer bir ilin en çok vergi ödeyen ilk 10 mükellefinden 7 si eczaneler ise orada eczaneler mi çok kazanmaktadır yoksa diğer iş sahiplerimi vergi vermemektedir.Bunun yorumunu da halkımıza bırakıyorum.
Özetle , Ak parti Hükümetleri iktidar oldukları günden bu güne sağlık politikalarını çok güzel oluşturarak doğru işler yapmışlardır.TEB Sağlık Bakanı ile bu konuda tam bir anlayış birliği içindedir.Fakat olayın maddi boyutuna gelince Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçe açığının kapatılması için sağlıktan tasarruf yapılması gerektiğini savunarak ,TEB yöneticilerine açıkladığı gibi BATAN BATSIN mantığı ile hareket etmektedir.Ayrıca bu güne kadar uygulamakta oldukları sağlık politikalarından vazgeçerek Ekim-2009 ayında muayene yi ücretli yapmış ve bu uygulamayı Ocak-2009 dan başlatarak hastaları mağdur etmiştir,yıl başından geçerli olmak üzere hastalardan aldığı katkı payı artacaktır,ilaç üreticileri Avrupa’daki en düşük ilaç fiyatının %40 altına ilacını satamaz,satmaz.Belki de bu yüzden ilaçlar piyasada bulunmayacaktır.İşte bunun içindir ki ‘ İNSANLARIMIZIN SAĞLIĞI İLE OYNANMASINA İZİN VERMİYECEĞİZ ‘ Bir ülkenin sağlık politikasını Sağlık Bakanlığı düzenler ,Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı değil.
Oda başkanlarının yaptıkları toplantılarla ilgili düşüncelerinize katılmakta mümkün değil , yapmayın lütfen,sadece ilimizde bir şeyler yapabilirmiyiz,nasıl bir katkı sağlıyabiliriz düşüncesinden hareketle , iyi bir şeyler yapmak niyetinde olan siyasetle hiçbir yakın uzak ilişkisi olmayan hele hele başkaları tarafından hiçbir şekilde yönlendirilemiyecek ,meslek odaları başkan ve yöneticileri ile bir fikir ve hizmet platformu oluşturma çabası var.Bizler Bilecik’imize neler verebiliriz aşamasındayız.Tabi ki bütün düşüncelerimizi yerel basınımızla paylaşacak onların da görüş ve desteklerini alacağız.
Basının bir ülke için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu hele yerel basının tarafsız ve doğru gözlemlerinin orada yaşayanlar için daima yol gösterici olduğuna ve ekonomik olarak desteklenmesi gerektiğine inanan bir insanım.Sizin ve diğer yerel basın mensuplarımızın bizi destekliyeceğinize yürekten inanıyorum.Ülkemiz,yöremiz ve halkımız için güzel bir şeyler yapmak bizi sadece onurlandırır.
Aslında yazımın sonuna sizin yazınıza başlarken koymuş olduğunuz fıkrayı koysam çok şık olurdu diye düşünüyorum.Ama koymayacağım ,çünkü hepimiz insanız hepimiz hata veya yanlış yapabiliriz,eksik bilgilendirilebiliriz ama niyetimiz iyi ise birbirimizin ve yaşadığımız yerin iyi olmasını güzel olmasını istiyorsak,yaşadığımız topluma ve ülkemize ufakta olsa bir katkı verme şansını bulabiliyorsak , buradan kendimize en ufak bir menfaat ummuyorsak ve bu şansı bulduğumuzda mutlu olabiliyorsak gerisi teferruattır.
En içten sevgilerimle….14.Aralık.2009
Ecz.A.Önder AKBAY Türk Eczacıları Birliği 9.Bl.Eskişehir (Bilecik)Eczacı Odası Bilecik İl Temsilcisi.
- -******** - -
9 Aralık Çarşamba günü Eczacıların yaptığı eylemle ilgili “Hem eczaneleri kapatıyorlar hem de “Hastalarımızın sağlığı ile oynanmasına izin vermeyeceğiz” diyorlar” başlıklı yazıma Türk Eczacılar Birliği Bilecik İl temsilcisi Sayın Eczacı Önder Akbay’ın göndermiş olduğu açıklamayı virgülüne dahi dokunmadan yayımlıyorum. Sayın Önder yazımdan dolayı vermiş olduğu cevabı diğer basına da gönderdiği için kamuoyunda eczacıları gündemde tutmayı vesile olduğum için bana teşekkür etmeliler.
Sayın Önder vermiş olduğu cevapta benim yazımda değinmediğim konulara da temas etmiş. Benim eylemle ilgili yazım dolayısıyla, yaşadıkları sıkıntıları kamuoyuna duyurmuş oldular.
Sayın Önder 1974 yılından bugüne kadar 5 eylem yaptıklarını, hakları olduğunu belirtiyor. 36 yıla, her 7 yıl 2 ayda bir eylem düşüyor. Bu durumda siz eylemi kime karşı yapıyorsunuz?diye sormam gerekir. Tabii hükümetlere karşı, ama eczaneleri kapattığınızda zararı kim çekiyor halk. O halde gidin anlaşamadığınız hükümetlere karşı eylem yapın. Neden halkı cezalandırıyorsunuz?
Size destek veren odalar olabilir. Ben neden destek verdiklerine değil, “kendi başını tarayamayıp gelin başını taramaya kalkmış” olarak gördüğüm bazı odaların, önce kendi dertlerinin çarelerini düşünmelerini istediğimden. Umarım sizin desteklerinizde onlara olur.
Siyasi partileri destek verdimeye çağırdığınızı ima dahi etmedim. Davetsiz gelen siyasi partinin çelişkili davranışlarını yazdım.
Siz eylemlerinizde ilaçların ucuzlatılmasından rahatsız olmadığınızı, mallarınızı da pahalı olarak aldığınız ilaçların ucuzlatılmasından dolayı "sermaye kaybına uğrayacağımız için eylem yapmak mecburiyetinde" kaldığınızı açıkladınız. Bende bu konuda Bakanın açıklamalarını yazarak, sizin eyleminizin yersizliğinizi söyledim. Bakanın, şu ana kadar açıklamalarının doğrulanmadığını söylüyorsunuz. 24.000 üyeli Türkiye Eczacılar Birliği Bakanın verdiği sözü yerine getirtemiyorsa, o birlik kendisini önce sorgulasın.
Eczanecilerin en büyük müşterisinin % 95 ile devlet olduğunu söylüyorsunuz. Oh ne ala, halkın tabiri ile devlete sırtınızı dayamışsınız. Geç alırsınız alacağınızı ama alırsınız. Size destek veren oda başkanlarından ziraat odası başkanına sorun bakalım, her yıl kaç tane ürün müşteri bulunmadığından tarlada kalıyor? Esnaf odalarına sorun, esnaf kredi kooperatifinden aldığı krediyi kaç esnaf zamanında ödeyebiliyor? Ama sizin ticareti yapabileceğiniz yer ile parasını alacağınız yer garanti. Mutlaka sıkıntılarınız vardır. Bu sıkıntılarınızı da kepenk kapatarak gidermeye çalışıyorsunuz. Sizin sorununuz halkla değil ki hükümetle.
Eczacı odası il temsilcisi sayın Önder Akbay “SGK verilerine göre ciro bazlı eczane dağılımında, bilgisini, emeğini ve sermayesini koyan eczacının, asgari ücretle çalışan bir işçi kadar kazanabildiği …” diyor. Buna hiç cevap vermeyeceğim okuyanlar tekrar okusun diye yazıyorum. Doğrusu okuyanların yüzünü görmek isterdim.
Sayın Akbay yerel basınla ilgili görüşlerini şöyle açıklıyor. “ Basının bir ülke için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu hele yerel basının tarafsız ve doğru gözlemlerinin orada yaşayanlar için daima yol gösterici olduğuna ve ekonomik olarak desteklenmesi gerektiğinide inanan bir insanım.
Sizin ve diğer yerel basın mensuplarımızın bizi destekleyeceğine inanıyorum. Ülkemiz, yöremiz ve halkımız için güzel bir şeyler yapmak bizi sadece onurlandırır.
Bu açıklamanızı inanarak yazdığınıza katılıyorum.
Ben ve gazetem Oda Başkanları ne diye toplantılar yapıyor diye eleştirmiyoruz. Diyorsunuz ki “Bizler Bilecik’imize neler verebiliriz aşamasındayız” Biz de şunu demek istiyoruz, madem Bilecik için toplanıyorsunuz, basına neden haber vermiyorsunuz. Bilecik’li kendisi için yapılan çalışmaları nasıl öğrenecek basın yoluyla ama basın toplantıda yok. Basın Bilecik için neler yapabiliriz diyenlerin karşısında değil ki. Nihayetinde oda başkanları da üyelerini temsil ediyorlar. Basın da sizin üyelerinize çalışmalarınızla ilgili bilgi verecek. Basını çağırmayarak, toplantılarınıza gizlilik havası meydana getiriyorsanız basının bunda suçu ne?
Yaşadığımız topluma menfaat gözetmeden doğru haber verme, bilgilendirme gücüne ulaşabilmişsek görevimizi yerine getirmeliyiz. Bilgilendirmem anlayışında olanlar varsa demokratik toplumda yaşadıklarını hatırlatıyorum.
Eyleminizin başarıya ulaşması dileğiyle..