Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, yetkililer ve her türüyle basın, “PKK terör ÖRGÜTÜ” diyor.
(PKK) nedir, ne mânâya gelir, onu kullanmak veya onun yerine başka bir sıfat söylemek ne kazandırır ne kaybettirir; dış güçlerin maşasını kırmada, bunların tesiri nedir diye düşünen yok.
PKK, Kürtçe, Partiya Karkerên Kurdistan (Kürdistan İşçi Partisi) ifadesinin kısaltması. 27 Kasım 1978’de Diyarbakır Lice ilçesi Fis köyündeki bir toplantıda bu isim ilân edilmiş.
(İhanet Çetesi) kendisine; verdiği ismin baş harfleri ile (PKK) diyor. Sen de PKK diyorsun. Yani (Kürdistan İşçi Partisi) ifadesinin Kürtçe kısaltmasını kullanmakta beis görmüyorsun. Onun verdiği ismi ve kısaltmasını kullanmakla onu; zulümlere, yanlışlıklara, hatalara, suçlara, haksızlıklara karşı kurulmuş, silâha sarılmaktan başka çaresi kalmamış bir “örgüt” olarak kabul etmiş oluyorsun. İstemediğin ve kastetmediğin halde… Onunla beraber, sen de “Kürdistan” diyorsun… Sen de onunla beraber çeteyi, Sosyalist, komünist literatüre göre, “ezenlere karşı ezilen sınıfın örgütü İşçi Partisi” olarak vasıflandırıyorsun. Onu resmen tanıdığının farkında değilsin. Bu gafletinle onlara, “Biz gücümüzü PKK’den alıyoruz” deme zeminini açıyorsun.
Meşru kuruluş kendi ifadesi ile anılır, gayrimeşru olanı, vasfına ve verdiği zarara göre sen isimlendirirsin… Âsi, hain, eşkıya, şaki, haramî, haydut, kanunsuz, mafya, hırsız, düzenbaz vs…
Hale bakın… “Adalet ve Kalkınma Partisi”nin kısaltılmışı olarak (Ak Parti) ve (AKP) demek arasındaki fark idrak ediliyor da, (PKK) demenin mahzuru idrak edilmiyor ve yerine başka bir şey demek gerektiği akıl edilmiyor.
Askeri, polisi, çoluk çocuk kadın, erkek kim olursa olsun halkı öldürüyor. Güya adına hak aradığını iddia ettiği halkı bile öldürüyor, onlara hayatı zindan ediyor. Köprüleri yıkıyor, ormanları yakıyor, sokaklarını tarumar ediyor… Çocuklarını kaçırıyor… Devletçilik oynamaya özeniyor… Dinle alay ediyor… Yandaşları bile “silâh bırak!” çağrısına kulak vermiyorlar ama hinlik edip, “silâhlar sussun” diyorlar. Devletle aşık atıyorlar… Barış çağrısı yaparken bile bölücülük yapıyorlar ve “masaya oturulsun” diyorlar. “Savaş” yaptıklarını söylüyorlar. “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyerek ukalâlık yapıyorlar. Evet bütün bunlara rağmen, adı ile beraber “terör örgütü” diye anılıyor. Yaptıkları terörü aştı denmiyor.
Örgüt, meşru bir teşkilatlanmadır. Gayrimeşru olan çetedir… Meşru olan ordu; gayri meşru olan cunta… Meşru devlete karşı kurulmuş teşkilâtta görev alan casustur. Devlete, millete, vatana, bayrağa; bütün mukaddes değerlere “savaş açanlar”sa haindir.
Terörist, yakalanır, adalete teslim edilir; cezasını çekince cemiyete döner. Hain görüldüğü yerde itlâf edilir.
Yarım asra yakın zamanlık “mücadele”den sonra, nihayet sabırtaşı bile çatladı. Nihayet, evet nihayet… İhanet Çetesi’ni topyekûn imha etmek gerektiği idrakine gelinebildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ifadesiyle “Son terörist etkisiz hale getirilene kadar” diyor devlet… Bu kararlılığı takdir etmek lâzım ama artık “PKK terör örgütü” dememek, “İHANET ÇETESİ” demek ve kararlılığı “son hain öldürülene kadar” şeklinde ifade etmek gerekir. (29.09.15)