Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sistemi anayasa değişikliği oylamasında işlerin hızlandırılacağı düşüncesiyle “evet” oyu verdik ve destek sağladık. Bugüne kadar henüz değişiklikten ülke yeterince faydalanamadı. Bunda seçimlerin etkisi olsa da bürokrasi de uyum sağlamış değil.
Bürokrasinin halen eski zihniyetinde devam ettiğinin son örneğini anlatayım. Merkeze bağlı Kurtköy’ün Karasu Mahallesinde hayvancılık yapan ailelerin su ihtiyacını karşılamak üzere proje hazırlığına müteakip iş ihaleye çıkartılır. İhaleyi alan firma işi tamamlar suyu akıtır. Mahalle sakinleri sevinçle çok istedikleri suları evlerinde akmaya başlar. Ne var ki 2 – 3 ay sonra su hattında ilk arıza başlar. Köyün muhtarı İl Özel İdaresinin ilgili şube müdürüne arızayı bildirir. Ne gelen olur, ne giden ne de soran. Muhtar kendi imkânlarıyla arızayı giderir. Aradan çok zaman geçmez bir başka yerden yine patlak olur. Muhtar yine ilgili şubeye durumu anlatır. Aynen birincide olduğu gibi kimse tınmaz. Muhtar yine muhtarlık bütçesinden arızayı giderir. Kısa zaman sonra 3. arıza, daha sonra 4. devam eder. Her seferinde Özel İdare yetkililerine bildirilmesine rağmen kıllarını kıpırdatmamaya devam ederler. Nihayet bundan 10 gün evvel beşinci defa hem de 20 metre civarında arıza baş gösterir. Muhtar yine İl Özel İdarenin ilgili şube müdürüne durumu aksettirir. Yine tınmazlık, aymazlık, umursamazlıkla gelip gitmezler. Muhtar yine kendi imkânlarıyla işçi bulur tamire başlar. Bu su hattının yapıldığı 11 ay olmuş 5 arıza, bir ömür boyu kullanılacak ne olacak bu mahallenin ve muhtarın hali.
Benimde köyüm, gezmeye gittiğimde arızayı gördüm. 11 ay içinde su hattında geçen macerayı öğrendim gazetemde ve sitemizde haberleştirdik. Haberimiz yayınlandığı gün İl Özel İdare yetkilileri ve müteahhit olay yerine geliyorlar, iki gün süren çalışmalar sonunda tamirat yapılıp su akıtıldı.
Şimdi ben soruyorum.
1- Hani Başkanlık sisteminde işler hızlanacaktı.
2- Her arızada ilgisiz davranan ilgili şubeden hesap sorulacak mı? Bütün işlerinde aynı sorumsuz davranıyor da hesabı sorulmaya sorulmaya bundan cesaret mi alıyor?
3- Müteahhitten iş sonu kontrolü yaparak teslim alan teknik elemanlar normal memurlardan alanlarında uzman oldukları için daha fazla maaş alıyorlar. 11 ayda 5 defa arızalanan bir işin kontrolü sağlam yapılmış kabul edilir mi? Hesabı sorulacak mı yoksa “olur böyle şeyler” denilip bir sonraki işlerinde aynı sorumsuzlukla devamına zemin mi hazırlanacak.
4- Müteahhit de getirtilip yaptırıldığına göre iş henüz garanti kapsamından çıkmamış, neden arızalar baş gösterdiğinde yapılan bildirimlere rağmen yaptırılmadı?
Ben size şimdi uzun yıllar evvel yaşanan bir olayı anlatayım. Pazaryeri ilçemiz 1953 yılına kadar Bozüyük’ün beldesi. Yaşanan olay 66 yıl evvelinden. Yani Pazaryeri halkı bütün devlet işlemleri için Bozüyük’e taşınıyor. Araba yok, sadece atların çektiği bir yaylı 5 – 6 kişinin binebildiği araba ile gidiliyor. Bulgaristan’dan muhacir olarak gelen bir vatandaş, gelirken getirdiği herkesin dikkatini çektiği paltosunu giyer. Bozüyük’te nüfus müdürlüğünde işi var ama yaylı araba ile gidip gelecek parası yok. Yürüyerek Bozüyük’ün yolunu tutar. Nüfus müdürlüğünde memura ulaşır. Memur “dışarıda bekle ben çağırınca gel” der. Adam akşama kadar bekler ne çağıran var ne de halini soran. Adam akşam olunca yaya Pazaryeri’ne döner. İkinci gün Bozüyük’e gelen vatandaş aynı memurun “bekle” sözüne uyarak akşamı yapar. Üçüncü günü yine Pazaryeri’nden yürüyerek gelen vatandaş aynı memurun “dışarıda bekle” sözüyle karşılaşır. Adam salonda beklemeye başlar. Cebinde parası yok ama sırtındaki Bulgaristan’dan getirdiği gocuğu ile üç gündür aynı salonda oturduğundan birinin dikkatini çeker. “Amca sen üç gündür burada oturuyorsun, derdin ne?” diye sorar. Adam yaşadıklarını anlatır. “Amca şu karşıki kapı kaymakamın giriş kapısı gir derdini anlat” der.
Adam içeri girer kaymakama anlatır. Kaymakam hışımla vatandaşı yanına alarak nüfus memurunun yanına girer. Memuru bir güzel haşlar, çok kısa zamanda adamın işini bitirir. İşi yaparken de “beni şikâyet ettin kaymakam benim işime son verirse ben çoluk çocuğuma nasıl bakarım” diye sızlanır.
70 – 80 sene evvel yaşananlardan halen ders çıkarmamışız. Her işi yaptırmak için illa bir yetkiliye mi bildirmek gerekir. İl Genel Meclis Üyeleri meclis önünde böyle vurdumduymazlardan hesap sormalı.
Şimdi ben başkanlık sistemine “evet” diyenlerden biri olarak hani işler bürokrasi takıntılarından kurtulacaktı demeye hakkım yok mu?