Uzun bir aradan sonra bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim konu bağcılığın 2014 yılındaki farklı iklim olaylarından nasıl etkilendiği. Bildiğiniz gibi İlimiz ve bölgemizde 2014 yılı iklimsel açıdan oldukça ilginç, ilginç olduğu kadar da tarımsal açıdan genel olarak olumsuz bir iklim süreci getirdi. Örneğin; kış ayları oldukça ılıman geçti, devamında kış sonu ve ilkbahar başında don olayları yaşandı. Kış ayları ve ilkbahar oldukça kurak geçti.
Bu durum tabiî ki diğer tüm tarımsal üretimde olduğu gibi bağcılık açısından da oldukça olumsuz sonuçlara yol açtı. Asmalar ilkbahar geç donlarından az da olsa zarar gördüler. Ancak bu zarar öyle çok önemsenecek bir düzeyde olmamıştı.
Devamında Mayıs sonu- Haziran başında , yani tam asmaların çiçeklenme dönemine denk gelecek şekilde yağmurlu ve hava oransal nemi yüksek bir dönem yaşadık. Asmada çiçeklenme dönemindeki yağmurlu havalar ve yüksek rutubet ürün açısından büyük bir sorun demektir. Asmanın ürünü olan üzümün olabilmesi için tozlanma mutlaka gereklidir. Asmada tozlanma çiçektozlarının rüzgar ve hava hareketleri ile taşınması sonucu gerçekleşir. Eğer bu dönemde yağmur varsa veya havanın kapalı gitmesi nedeniyle rutubet yüksek olursa çiçek tozları bu nemle birlikte su alarak şişer ve havada hareket edemediğinden tozlanma gerçekleşemez. Nitekim bu yıl ilimizde birçok bağda bu sorun yaşandı. Yeterli tozlanma olmadığından boş salkımlar oluştu, bu salkımlardaki tanelerde tozlanma ve döllenmede yaşanan sorunlar nedeniyle irili ufaklı oldu.
Rutubet ve yağış sadece meyve tutumu açısından olumsuz bir etkiye sahip değildir. Aynı zamanda bitki koruma yani hastalık ve zararlılar açısından da önemli bir sorun oluşturur. Rutubetle birlikte mildiyö (Pronos) ve külleme gibi mantari hastalıklar yoğun bir şekilde zarara neden olmaktadır.
Tüm bu olumsuz nedenlerden dolayı üreticimizin morali bozulduğu için bir çoğu gerekli bakım işlemlerini de zamanında yapmadı. Sonuç olarak gerek meyve tutumunun zayıf olması ve gerekse yaz aylarının yağışlı geçmesi nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar sonucu bu senenin iklimi diğer yerlerde olduğu gibi Bilecik bağcısını da vurdu.
Şimdi ilimizde üretilen üzümler yavaş yavaş pazara çıkmaya başladı. Hatta erkenci çeşit üreten üreticilerimizin bir kısmı üzümünü sattı bile. Bir iki yerde rastladığım kadarıyla özellikle Küre'de yetiştirilen üzümler başta olmak üzere bu seferde salkım güvesi zararı görülmeye başladı .Pazarda satılan erkenci çeşitlerde de yoğun salkım güvesi zararı görülüyor. Salkım güvesi, üzüm tanesi üzerine yumurtasını bırakan bir kelebek, bu yumurtadan çıkan larvalar (kurtçuk) üzüm tanesinin içine girerek besleniyor. Zamanla zararın düzeyine bağlı olarak taneler çürüyor. Aynı zamanda bu kurtçukların açtığı yaralar diğer zararlı ve hastalıkların girişine de bir kapı açmış oluyor. Sonuçta salkımlar satılamaz hale geliyor.
Tarımda zirai mücadeleye hastalık ve zararlılar ürüne gelmeden işe başlamak gerekiyor. Tarımsal ürünlerde meydana gelen zararlanmaların geriye dönüşü olmadığından hastalık ve zararlıların üretim alanına girişine izin vermemek ve zamanında mücadele etmek gerekiyor. Bu nedenle de salkım güvesi ile mücadele etmeye devam etmeliyiz. Bir çok çeşidin olgunlaşmasına daha epey var. Zirai mücadeleye devam etmek zorundayız. Fakat bu dönemde dikkat etmemiz gereken bir şey var. Hasada yakın dönemde kullanacağımız kimyasalların kısa süreli olmasına dikkat etmeliyiz.
Özellikle kullanacağınız ilacın üzerinde yazan hasada kadar geçmesi gereken minimum süreye aman dikkat! Lütfen ne kendinizi ne de başkasını zehirlemeyelim.
Hasada kadar geçecek sürede yapılacak yanlışlar bir yılın emeğinin gidişi demek olacağından lütfen gerekli önlemleri alalım.
Ürününüz bol ve bereketli olsun. Hoşçakalın.