İç siyasetle ilgili seçim konularına girmedim. Yerel seçimlerde iktidar oy kaybederse, muhalefet oylarını yükseltirse erken Genel Seçim diye tutturur, bir iktidar değişikliğinde Türkiye’nin dış politikasında şöyle bir değişiklik olacağını “12.02.2019 tarihli “Milletimiz sandıkta cevabını verecektir” başlıklı yazımda yazmıştım. “Vatandaşımızın şöyle düşündüğü bir vakıa; CHP liderliğindeki muhalefet mahalli seçimlerde başarılı olur, genel seçimlere gidilmesini sağlar bu seçimlerde de başarılı olduğunu farz edelim, gelişmeler nasıl olur?
Olacağı şu; CHP emelinde muvaffak olduğunda bu muvaffakiyetinde ana amil HDP olmuş olur. İyi Parti’nin her dediğine dirsek çeviren HDP’nin her dediğine evet diyen CHP’yi görürüz. Bugün PKK’yı kökten kazıma harekâtına karşı HDP’nin her dediğini yerine getiren politikalar takip edildiği görülebilir. Suriye’de PYD, YPG’lileri terörist görmeyenler, Fırat Kalkanı Harekâtı’na, Afrin Harekâtı’na karşı çıkanlar, Türk askerlerinin onca şehit vererek gerçekleştirdiği, terörün ülkemize gelmesini önleyici bütün bu harekâtlar askerin Suriye’den geri çekilmesiyle sonuçlanacağını düşünebiliriz.
Türkiye’nin terör, silah üretim politikaları değişecek. AB ülkeleri ve ABD’nin Türkiye’yi istedikleri yere çekme siyasetleri hız kazanacak. Kendi iç siyasetini yürütemeyen CHP, başarısız siyasetiyle ülkeyi kaosa sürüklediğini görürüz.”
Türkiye Genel Seçimlerinde iktidarı İstanbul, Ankara gibi büyük şehirleri kaybetse de iktidar, ortalama yüzde 53 alarak muhalefetin erken seçim lafını ağzına alamayacağı başarıyı yakaladı.
CHP İl merkezini ve Bozüyük’te belediye başkanlıklarını kazanarak başarılı oldu. Ak Parti seçmenin sesine kulak tıkamakla kesilen faturayı umarım görmüştür.
Birçok defa Ak Parti’nin delegeye önem vermediğini yazmıştım. Delegeye delegeliğini unutturursan seçimlerde de partisine çalışmayı unutur.
“Düşünce yol gösteren çok olur” derler. Neden önceden gerçekleri yazmadınız diyenler olabilir. Biz söylesek de dinleyen yok. 30.10.2018 tarihli “Siyaset ve seçimler” başlıklı yazımda yazdıklarım “MHP ise ne iktidar isterim ne ana muhalefet mecliste olayım yeter politikasına devam ediyor. Son genel seçimde Ak Parti’ye gücenenlerin “Nasıl olsa ittifak var, partim yine iktidar olur, partimin de derse ihtiyacı var” diyenlerin oylarıyla meclise girdi.İktidarı kaybetmeyen Ak Parti son birkaç seçimdir oy kaybetmeye başladı, önümüzdeki seçimler ne gösterir göreceğiz. Başkan Erdoğan liderlik vasfıyla iktidarı kaybetmeyecek şekilde oy almaya devam ediyor. Ne yazık ki partinin idari kademesinde olanlar başkanın bütün ikazlarına rağmen hatalarıyla oy kaybına neden oluyorlar. İl, ilçe başkanlıkları, belediye başkanlığı aday seçimlerinde bugüne kadar takip edilen yol partilileri gücendirmeye devam ediyor. Belediye ve il genel meclis üyeleri adaylığında yanlışlık yapılırsa Anavatan Partisi’nin durumuna düşebilir. Böyle bir durum erken seçimi bile gündeme getirir, ülkeyi de kaosa sürükler. Ekonomik durum ve terörün bitmesi aşamasında Türkiye’yi zor günler bekliyor denebilir. Ak Parti’nin kuruluşundan bu yana parti kademelerinde ve hükümet içinde görev yapan Hayati Yazıcı’nın son açıklamasında “Melih Gökçek boşuna görevden alınmadı” açıklaması, Melih Gökçek’in cevabı, Başkan Erdoğan’ın ekibini devamlı ikazının yerinde olduğunun ispatıdır. İkazlara aldırış etmeyenler kaybettiklerinde bir daha o mevkilerin hayaliyle yaşarlar.”
Ak Parti 11’de 11 sloganıyla girdiği seçimi iki belde ve iki ilçe belediye başkanlığını kazandı. Tek başarısı iktidarları döneminde hiç belediye başkanlığı kazanamadıkları Gölpazarı’nı kazandılar. Onu da Bakan Fatih Dönmez’in son ziyaretlerine şükretsinler.
Seçimlerden sonra İl Başkanı ile Milletvekili’nin basın toplantısında yaptığı konuşmalar Ak Partilileri daha çok üzdü. Sanki hiç ağır mağlubiyet yaşanmamış gibi davranışa vurdumduymazlık denir.
Demokrasiye inandığımız için seçim yapıyoruz. Demokrasinin gereklerinden birisi de başarısızlıkta istifa diye bir anlayış vardır. Bu bile yerine getirilmedi.