Cumhuriyet Halk Partisi, Saadet Partisi, Vatan Partisi, Demokrat Parti ve Demokratik Sol Parti’nin İl başkanları ortak bir basın açıklaması düzenleyerek 16 Nisan'da yapılacak referandumda "Hayır" oyu vereceklerini deklare ettiler.
Demokrat Parti İl Başkanlığı binasında düzenlenen basın açıklamasına CHP İl Başkanı Metin Yaşar, DP İl Başkanı Sezai Balta, Vatan Partisi İl Başkanı Niyazi Güner, DSP İl Başkanı Rıfat Yılmaz ve Saadet Partisi İl Başkanı Seyfettin Tıkız katıldı.
Katılımcı partiler adına ortak basın açıklamasını Demokrat Parti İl Başkanı Sezai Balta okudu. İl Başkanı Balta, şunları dile getirdi: “16 Nisan 2017 Pazar günü, 18 maddelik anayasa değişiklik paketinin oylaması için referanduma gidiyoruz. Her şeyden önce bu sürecin, alınacak sonucun milletimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
"ANAYASA TOPLUMSAL UZLAŞMA METNİDİR"
Anayasa kanun değil, toplumsal uzlaşma metnidir. Çıkarılacak kanunlar bu metinler esas alınarak çıkarılır. Dolayısı ile toplumun tüm kesimlerinin ortak kanaati ile belirlenmelidir. Önümüze konulan değişiklik paketi ne yazık ki toplumsal uzlaşmadan uzak, iki partinin yetkililerinin bir araya gelerek oluşturdukları bir metindir. Daha da acı olanı ise yapılması düşünülen değişiklik için, teklifi hazırlayan partiler kendi tabanlarının fikrini bile sorma gereği duymadılar.
Hepimizin malumu olduğu üzere, ülkemiz sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Cennet vatanımızın üzerinde kirli emelleri olanlar, iç ve dış unsurları kullanarak bizi adeta boğmaya çalışmaktadır. İçeride bölücü terör örgütleri, dışarıda ABD ve yandaşlarının desteklediği terör örgütleri ile kıskaca alınmış durumdayız. Toplumuzda yaşanan manevi çöküntü korkutucu boyutlara ulaşmıştır. Ekonomimiz iflasın eşiğindedir. Şubat ayı sonu itibarı ile hazine tarafından açıklanan rapora göre kamunun toplam borç stoku 800 milyar TL (eski parayla 800 katrilyon) civarındadır. Ve ülkemiz hali hazırda Olağan Üstü Hal dönemindedir.
"KOL KOLA GİRME ZAMANIDIR"
Bütün bu sıkıntıların üstesinden gelmek, iç huzuru sağlamak, insanımızın iş ve aş derdine çözüm aramak için seferberlik ilan etmemiz gereken bir ortamda, bu referandum gerçekten gereklimiydi? Görüyorsunuz olağan üstü hal ortamında, devletin her türlü imkânları pervasızca kullanılarak kampanya yürütülüyor. Yetmezmiş gibi, "Hayır" oyu kullanacaklar neredeyse hain ilan ediliyor. Teknik olarak devlet idarecilerinin kendi vatandaşını hain pozisyonuna düşürecek bir tercihi önümüze koymaları mümkün olamaz. Biz diyoruz ki; Yaşadığımız süreç, siyasi görüşü, inancı ne olursa olsun tüm milletimizin kol kola girme zamanıdır. İnsanımızı kamplaştırmaya yönelik kampanyaları asla kabul etmiyoruz.
Yapılması düşünülen değişiklikleri özet olarak bilgilerinize sunuyor ve diyoruz ki:
1- Tamamen tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir partinin genel başkanı olmasını doğru buluyor musunuz? (Madde 101)
2- Partili bir cumhurbaşkanına tüm akrabalarını, ya da istediği herhangi binlerini sayı sınırlaması olmadan yardımcı olarak atayabilmesini doğru buluyor musunuz? Bu yardımcıların gerektiğinde cumhurbaşkanına vekâlet etmek (hastalık, yurtdışı ziyaretleri v.b durumlarda) sureti ile tüm yetkileri kullanabilmesini doğru buluyor musunuz? (Madde 106)
3-Cumhurbaşkanını yargılama yetkisine sahip tek mahkeme olan Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'si direk Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Kalan 3 üye kendi partisinin de içinde bulunduğu meclis tarafından atanacaktır. Ayrıca hâkim ve savcılarıdirek cumhurbaşkanı tarafından, kalan 7 üyede yine kendi partisinin de içinde bulunduğu meclis tarafından atanacaktır. Size göre bu ortamda yargının gerçekten bağımsız olması mümkün müdür?(Madde 159)
4- Partili bir cumhurbaşkanının hem kendi il başkanını, hem valiyi hem kaymakamı, hem mahkeme heyetini atayabilmesini doğru buluyor musunuz? (Madde 101,104,159)
5- %51 ile seçilen partili bir cumhurbaşkanının, meclisin %100'nü seçime götürmesi (fesih yetkisi) sizce temsilde adalet ilkesine uygun mudur? (Madde 156)
6- Partili bir cumhurbaşkanına tek başına Olağan Üstü hal ilan etme yetkisi verilmesi (OHAL sürecinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelere her türlü yargı yolunun kapalı olduğunu düşünürsek) sizce normal midir? (Madde 119)
7- Partili bir cumhurbaşkanının, halktan toplanan vergiler ile oluşan bütçenin nereye, ne kadar ve nasıl harcanacağına karar verme yetkisine sahip olabilmesi gelir dağılımı adaleti ilkesine uygun mudur? (Madde 161)
Aslında tam bu noktada sorulacak soru şudur. Herkes için geçerli olan, yaratılış gereği zaafları bulunan, zaman zaman öfkesine yenik düşebilen ve adına insan dediğimiz bir varlığa bu kadar yetki verilmeli midir? Bize sorarsanız bir insana bu kadar yetki vermek, hem bu dünyası hem de ebedi dünyası için, o insana yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Biz Siyasi Partiler olarak, yukarıda özetini sunduğumuz anayasa paketinin oylamasında hayır oyu vereceğimizi deklare etmek üzere bu metni sayın kamuoyu ile paylaşma gereği duyduk. Elbette her türlü kararınıza saygılıyız. Evet diyen de, hayır diyende bizim milletimizdir. 17 Nisan sonrası yine beraber bu ülkede yaşayacağız. Birbirimizin yüzüne bakacağız. Ne olur kamplaşma siyasetine alet olmayalım.
Üzülerek görmekteyiz ki; kutsal mekânlara, kışlaya, adliyeye siyaset sokulmaya çalışılıyor. Endişemiz odur ki, bu anayasa değişikliği kabul edilirse bu kurumlarımız çok yıpratılacak. Kamplaşma ve ayrışma artacak. Keyfi uygulamalar çoğalacak. Tek adamlık ve parti devleti ortaya çıkacak. Bizler bu tablo karşısında suskun kalamazdık. Bütün bu tehlikeleri gördüğümüz için "Hayır" demekteyiz.”