Hz. Ali, bundan 1359 yıl önce, miladi 28.01.661 günü şehit edilmişti. Yani 28 Ocak 2020 günü O’nun şehit edilişinin 1348. yıl dönümü idi.
Hz Ali Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in amcasının oğlu ve damadıdır. Önemli bir özellik de vefatından sonra dünyada kalan tek evladı olan Hz. Fatıma’nın kocasıdır. Küçük yaştan itibaren Hz. Peygamber Efendimizin terbiyesinde yetişti. 10 yaşında Müslüman oldu. Bütün sahabe gibi O da Peygamber Efendimizin etrafında bir pervane gibi oldu. Hem ilim meclisinin daimi takipçisi hem de ona cansiperane bağlı kaldı. Peygamber (SAV) tarafından “İlmin Kapısı” olarak tarif edildiği gibi, Medine’ye hicrette de evinin etrafı eşkıya ile çevrilmiş olduğunu bile bile Efendimizin yatağına O’nun yerine yatmaktan hiç tereddüt etmemiştir.
Hz. Ali’nin hayatı, İbn Mülcem hakkındaki muamelesinden, savaşta yere yıktığı düşmanını affetmesine kadar, sahabeden kendisi ile savaşmış bir kişinin öldürülmesi karşısında duyduğu üzüntüden, kendileri aç oldukları halde ellerindeki son yiyecekleri kapılarına gelen fakir, miskin ve yetime vermelerine kadar, af, merhamet ve inceliklerle doludur. "Dilesem, ben de yağlar ballar bulurum; buğday ekmeğinin halisini yerim; ipek elbise giyinirim; fakat nefsimin dileğinin bana üstün olması, beni lezzetli yemekler yemeye çekmesi mümkün mü hiç? Ben nasıl doya doya yemek yiyebilirim ki Hicaz’da, yahut Yemame’de belki yoksullar vardır; günler geçmemiştir ki belki tokluk nedir, görmemişlerdir" diyen Hz. Ali, yemeyip yedirmenin, giymeyip giydirmenin ve her türlü suçu affetmenin adı olan "fütüvvet" mesleğinin piridir.
Fütüvvet mesleği İslam dünyasında gelişen bir meslektir. Özellikle tasavvuf ehli arasında gelişmiş, daha yaygın olarak da Horasan bölgesinde görülmüştür. Tasavvuf erbabı arasında: “Bize göre fütüvvet ele geçen bir şeyi tercihen başkalarının istifadesine sunmak, ele geçmeyen bir şey için de şükretmektir”, ya da “Dostun kusurunu görmemektir” şeklinde tarif edilmiştir. Daha sonra Anadolu’da yaygınlaşarak geilşen, tasavvufî olmakla birlikte ticarette bir esnaf teşkilatı olarak özellikle kültürümüze yerleşen Ahilik teşkilatının doğmasına ve gelişmesine etkisi olduğu da bilinir. (Geniş bilgi için bakınız: Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, Fütüvvet Maddesi)
Kalbi, emri altındakilere sevgi ve merhametle dolu olan Hz. Ali, emir ve sultanların başucu kitabı olan "Emirname"sinde Malik bin Eşter’e şu tavsiyelerde bulunur: "Kalbinde tebaan için geniş merhamet ve muhabbet duyguları besle; onları lutuf ile karşıla. Kat’iyyen fırsat bilip de o zavallıları yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme. Zira onlar iki sınıftan ibarettir: 1. Ya dinde kardeşin, 2. Ya yaratılışta bir eşin. Kendilerinden hata sadır olabilir; bazı arızalar zuhur edebilir. Gerek hata ile gerek kasden işledikleri suçlardan dolayı ellerinden tutarak doğru yola getirmek mümkündür. Nasıl sen, Allah’ın senin günahını effetmesini istersen, sen de onları affet!" "Hiddetine, gadabına, eline, diline hakim ol!"
Görüldüğü üzere Hz. Ali, Müslim gayr-i müslim herkesi, şefkat kanatlarının altına almayı, insanlığın ve müslümanlığın bir gereği saymaktadır. Her ırkın, her milletin ve her insanın kendisini huzur ve güvende hissetmesi için gerekli olan duygu; sevgi, davranış ise adalet ve hoşgörüdür. Allah’ın Hz. Peygamber’in amcasının oğlu damadı Hz. Ali’nin duygu dünyasına sevgi ve şefkat, davranışlarına ise adalet ve merhamet hakimdir.