Mücahid ERDAL
Bugün yazmayı düşündüğüm birkaç tane önemli konu vardı. Bunlardan bir tanesi 112 Acil istasyonlarında yaşanan skandalların ardından, Valilik tarafından kurulan komisyon ve neticesi ile “Bu görüntüler Söğüt'e yakışmıyor” başlığı ile haberini yaptığımız Söğüt'te Sağlık lojmanları olarak kullanılan ve şu an kaderine terk edilmiş binalardaki nahoş görüntüler.
Diğer konu da Söğüt Ertuğrulgazi türbesi önünde yapılan yemek yarışması. İlki gerçekleştirilen yemek yarışması 2 gün sürdü. Bilecik ilindeki yerel gazeteler olarak iki gün boyunca sadece biz takip ettik. Sn. Valimiz Ahmet Hamdi Nayir ile röportaj yaptık. Sn. Vali röportajımızın sonunda bize de teşekkür etti. Sn. Vali bize teşekkür etti de, diğer gazeteler de Sn. Vali'ye teşekkür etsin.
Neyse asıl ön plana çekmek istediğim konu Bilecik Özel Sevgi Çiçeği'nin gazetemizin yaptığı haberle ilgili basın açıklaması. Herkesin okuduğu gibi “Bilecik Özel Sevgi Çiçeği'nde heykel skandalı” başlığı ile verdiğimiz haber üzerine ilgili kurum basın açıklaması yaptı.
Gazetemiz muhabirinin de katıldığı basın açıklamasında kısaca “en değerli varlıkları olan evlatlarını okulumuza emanet ettikleri gerçeği ortada ayan beyan dururken okulumuz hakkında kendilerinin de inanmadığı bu maksatlı yorumları ne ile izah edeceğimizi anlamakta güçlük çekiyoruz” diyor.
En değerli varlıklarımız olan çocukları bu okula gönderdiğimiz doğru ancak bu haberlere kendimizin de inanmadığı kısmı yanlış.
Herkesçe bilinen Fetullah Gülen Cemaatine mensup bu okullara zamanın kurucu müdürü Mehmet Karataş'ın ısrarları üzerine yazdırdım. Seneler sonra ortanca oğlum ve kardeşimin kızı da bu okula ilkokuldan başladı. Ancak cemaatin “dinler arası diyalog” söylemleri ile DSP'ye olan yakınlığı bizi oldukça rahatsız etti. Bunları de kendi yüzlerine söyledim.
Ayrıca kutsal değerlerimize hizmet eden ve bu çaba içersinde olan kişilere, hizmet ettikleri ölçüde yakınlık göstermek yerine, makamlarına ve varlıklarına göre yakınlık göstermeleri, diğer cemaatleri küçük görmeleri de her zaman beni rahatsız etti.
Sayısız okulda cemaat okullarının varlık göstermesi, bayrağımızın dalgalanması, inançlı nesillerin yetişmesi, türkçe öğrenmeleri fevkalade gurur verici çalışmalar olarak görürken, kendi ülkemizde bile işyeri açarken binbir zorlukla karşılaştığımız günümüzde bir cemaatin Uluslar arası bir gücün müsaadesi olmadan böyle bir faaliyeti yürütmesi ve cemaat liderinin Amerika'da ikamet ediyor olması da hep şüphe uyandırmıştı.
Bilecik'te olduğu gibi Anadolu'nun ücra noktalarında yukarıda bahsettiğim milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak hizmet etmeye çalışan yine bizim insanlarımızı vananın başındaki kişilerin yanlış yönlendirip yine bu milletin aleyhine çalıştığı şüphem hep olmuştu.
Bilecik'teki Özel Sevgi Çiçeği'ni de bu kapsamda değerlendirip, öğretmenlerinin ve idarecilerinin de böyle düşündüğünü zannetmiyorum. Ancak 17 Aralık depreminden sonra bu cemaat kendi durumunu su yüzüne çıkarmış oldu. Şüphelerimin maalesef gerçeğe dönüştüğüne inandım. Böyle olduğunu baştan bilseydim, çocuklarımın hiçbirini bu okullara göndermezdim. Ancak okulların bitmesine kısa bir zaman kaldığı için mezun olmalarını bekledim, çocuklarımın mutluluğunu da paylaşmak için mezuniyet törenlerine de katıldım. Bu katılmam çocuklarım için. Okulu tasvip ettiğim anlamına gelmez. Eğitime devam eden çocuğumuzu da yaz tatili içinde okuldan alıyoruz.
Bilecik'teki daire müdürlerini çağırıp “Maaş devletten, emir kimden” manşeti ile verdiğimiz haberde olduğu gibi faaliyetlerde bulunan, cemaat liderlerinin bulunduğu Amerika'nın sembolü olan özgürlük anıtının fotoğrafını kapılarına asan, bu milletin manevi değerlerine hiçe sayan kişilerle beraber olan cemaatin okullarına çocuğumuzu göndermek bu saatten sonra mümkün değil.
Bu milletin hayır duasıyla, maddi manevi destekleri ile belirgin bir konuma gelip, yine bu milletin manevi değerleri ile alay eden, yok etmeye çalışan iç ve dış düşmanlarla hareket etmesinden dolayı önce bu milletten özür dilemeli, sonra da Allah'tan af dilemeli.
Şu konuyu da yazıp yazmamakta tereddüt ettim ama içimde kalmasın. Gazetemizde Bilecik Özel Sevgi Çiçeği kurumu ve cemaatle ilgili konuları yazdık. Bu konuları da kişiselleştirmedik. Ancak Bilecik Özel Sevgi Çiçeği Müdürü yaptığı basın açıklamasında bir dönem kendi öğrencileri olan çocuklarımı kişiselleştirerek konu edinmesi nasıl bir kelime ile ifade edilebilir bilemiyorum. Can hiraç aynı kulvarda yarıştığım rakip meslektaşlarım bile böyle bir durumu gazetelerine taşımadılar, Taşıyanlar da kendi tıynetini göstermiş oldu. Hoşçakalın!..