Takvimin müslümanı olmaz, insanın müslümanı olur. Ancak İslâm Tarihi hicrî takvim ile anlatıldığı için hicrî takvim kullanımı İslâmî bir şiar haline gelmiştir.
25 Ekim Cumartesi yeni hicrî yılın ilk günüydü. O gün itibari ile 1436. Hicrî yıla girmiş olduk. Allah, geçen yılın şikâyetinden bizleri emin eylesin, yeni seneyi de bizim için kolay olacak hayırlara vesile kılsın inşallah…
Hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem ayı müslümanlar için önemli bir ay, önemini bu ayda meydana gelen olaylardan alıyor. Bu olaylardan elbette en önemlisi Efendimiz’in torunu Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının Kerbelâ’da şehit edilmesi… Muharrem ayında gündeme gelen diğer konular ise Efendimiz’in hicretleri ve aşure… Bu yazıda hicret ve bu konuda yapılan önemli bir hata üzerinde durmak istiyorum.
Muharrem ayı geldiğinde cami vaazlarında, hutbelerde, gazete yazılarında hicretten bahsetmek adet olmuş, olması da normal… Çünkü hicrî takvimin hicretle bir ilgisi var, ki adını da bu hadiseden alıyor. Ancak burada yapılan çok büyük bir hata var: Hicret hadisesi Muharrem ayında olmamıştır.
Yıllardan beri cuma hutbelerinde, gazete yazılarında, adı önünde profesör titri olan kişilerin televizyon sohbetlerinde bu detaya hiç dikkat edilmedi, hattâ hicretin Muharrem ayında olduğu bile söylendi. Son örnek, Cine 5’te yayınlanan bir tarih programında yaşandı. Programın devamlı konuğu olan profesör hicretin Muharrem ayında olduğunu söyleyince duyarlı izleyiciler tepkilerini gösterdiler.
Geçtiğimiz yıllarda Diyanet’in resmî sitesinde benzer bir durumu görünce bendeniz Diyanet İşleri Reis’ine eposta atmıştım, sağolsunlar özel kalemi cevap yazdı ve hatanın yapıldığı makale düzeltildi.
Halbuki Diyanet’in hazırladığı ve çok önemli bir kaynak eser olan İslâm Ansiklopedisi’nde hicretin ne zaman gerçekleştiği şu şekilde anlatılmış: “Kaynaklarda verilen tarihler oldukça farklıdır. Bunların incelenmesi sonucunda Mekkeliler’in 26 Safer (9 Eylül 622) Perşembe günü suikast kararı aldıkları durumu öğrenen Resûl-i Ekrem’in o gece şehri terkederek Sevr mağarasına gittiği…” Görüldüğü gibi Efendimiz’in Mekke’den çıkışı yani hicretin başlangıcı Safer ayının sonundadır, Muharrem ayı ile ilgisi yoktur.
Her sene yapılan bu hataya Diyanet’in genel bir düzeltme yapmaması veya tepki vermemesi garip bir durum. Bu tarihler bu kadar önemli mi diyenler olabilir ancak unutmamak gerekir ki “kemâl teferruattadır”. 26 Safer ayı çok önemlidir, bu tarihin seçilmesi boşuna değildir, Kamerî ayların son günlerinde ay kaybolur, bu sayede gökyüzünde gece ışık olmaz. Takip edilen kimseler için bu elbette çok önemlidir. Ayrıca 26 Safer’de başlayan hicret 12 Rebiülevvel’de hitama ermiştir ki, Efendimiz’in hayatında 12 Rebiülevvel ve Pazartesi günlerinin önemi malûmunuzdur.
Bu takvime hicrî takvim denmesinin nedeni hicretin Muharrem ayında olması değil, hicretin olduğu yılın başlangıç yılı olarak kabul edilmesidir.
Mustafa Kınıkoğlu
twitter.com/mkinikoglu