HÖRGÜÇ DÜZELECEK Mİ!

HİKMET ÖZTÜRK

Nutuk atmaya çok meraklı bir milletiz. Önüne mikrofon uzatılandan, kürsüde söz hakkı tanınana kadar, konuşmak için yaratılmışız. Bilip bilmeden, yerli yersiz. Netice alıp almayacağımızı düşünmeden ahkâm kesmek bizim işimiz. Çünkü hepimiz her şeyi biliyoruz. Karşımızda da kimseyi konuşturmayız. Atmaya geldiğimizde de mangal ne kelime ocakta kül bırakmayız.

Her hafta bir bahane ile bir şeyleri kutluyoruz, bu günlerde kutladığımız özürlüler haftası gibi. Geçtiğimiz haftalarda da Öğretmenler gününü kutladık, başarılı öğretmenlerimize plâketler vererek, nutuklar atarak, her yıl olduğu gibi bol vaadlerle. Esasen kimsenin bir şey yaptığı yok. “Eli öpülesi Öğretmenlerimiz” diye söze başlıyor, bizim baş tacımızsınız diye bitiriyoruz. Gerçekten öğretmenlerimizin ve eğitim sistemimizin sorunlarını ciddi anlamda araştırıyor muyuz. Çözümler üretiyor muyuz? Bunları hiç düşündük mü?

Eğitim camiası çok büyük bir kitle, elbette sorunları da bir o kadar fazla. Milli eğitim diyoruz ama belirlenmiş milli bir eğitim politikamız yok. Bakanlara göre politika üretiyoruz. Gerçek sorunların ya üzerine gitmiyor veya görmezden geliyoruz. Öğretmenlerimiz her yıl maaşlarının yetmediğinden, ikinci iş yapmaya mecbur olduklarından, çarşıda pazarda limon sattıklarından bahsettiklerinde onları ciddiye alıyormuyuz? Her dönem başında sayın bakanlarımız “velilerden kayıt parası alınmayacak, alan olursa bize bildirin, asarım, keserim” demelerine rağmen bunun önüne geçilebiliyor mu? Okulların ihtiyaçları tamamen devlet tarafından karşılanmadıkça, idarelerin para istemesi bitmez. Veli toplantılarına ilgi gösterilmemesinin altında da bu gerçek yatmaktadır. Veli her defasında para istenmesi sebebiyle ve yine para istenecek düşüncesiyle toplantılara gitmek istememektedir. Dolaylı olarak da, velinin okul idaresi veya sınıf öğretmeni ile görüşmesi engellenmektedir. İlköğretimde sınıfta kalmayı aileye bırakmışsınız, hangi aile çocuğunun sınıfta kalmasını ister! Öğretmen de öğrencinin sınıfını geçmesine mecbur ediliyor. Böylece eğitimin kalitesi düşmektedir.

Öğretmen, okul böyle de öğrencinin durumu nasıl? Öğrenci davranışlarını değerlendirme kurulları oluşturmuşsun ama öğrenci üzerinde hiç etkileri yok. Kılık kıyafet yönetmeliği çıkarmışsın ne kadarı uygulanabiliyor. Erkek öğrencilerin hiç biri adam gibi kravat takmıyor. Bir zamanlar mecliste kravat tartışması olmuştu da milletvekilinin biri “ben istersem kravatı kemerime takarım, çünkü şekil konusunda bir zorlama yok” demişti. Televizyon dizilerinden etkilenen öğrencilerin de laf olsun diye kravatlarını göğüslerine inecek derecede bağladıklarına şahit oluyoruz.

Konuyu bütünü ile ele aldığımızda, sorunların artarak devam ettiğini görmekteyiz. Bir çok hususta radikal kararlar alan Hükümetin, eğitimin millileştirilmesinde de artık ciddi adımlar atmasının zamanı çoktan gelmiştir. Meşhur bir sözümüz vardır, deveye sormuşlar boynun niye eğri, o da cevap vermiş “nerem doğru ki”.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.