İklim politikaları bir boşluk içinde işlemez; bu konudaki uluslararası ve ulusal süreçler
terörist saldırılardan ve 2001’in sonunda ortaya çıkan ekonomik durgunluk işaretlerinden bir şekilde etkilenecektir. Terörizmle mücadele konusuna ağırlık verilmesi, iklim değişikliğine yönelik küresel çabaları zayıflatabilir. Ekonomik durgunluk ya da enerji güvenliği ile ilgili endişeler, ekonomik sonuçları belirsiz olan bir anlaşmanın uygulanmasını bir kenara bırakalım, imzalanması çabalarını bile engelleyebilir.
Aynı zamanda geleneksel dış politika çevrelere bile iklim değişikliğinin terörizmle ortak bazı yönleri olduğunu anlamaya başlıyorlar: her ikisi de dünya güvenliğine ve insanlığa yönelen yeni ve büyüyen birer tehdit.
Uzmanlar on yıldan uzun bir süredir iklim değişikliği konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bu sorunun çözümü, kısa vadede nispeten düşük sayılabilecek bir maliyetle başarılabilir. İklim değişikliği sınır tanımıyor ve uluslar arası düzeyde daha fazla işbirliği gerektiriyor. Gerçekten de Bonn’da kaydedilen ilerleme tek taraflı yaklaşımların yerini çok taraflı yaklaşımlara bıraktığını gösteriyor, tıpkı terörizme karşı yürütülen küresel mücadelede olduğu gibi. İşbirliği gereksinimi Columbia Üniversitesi’nden Nobel ödüllü Joseph Stiglitz tarafından da vurgulanmakta. Stiglitz Ekim 2001’de ekonomi Nobelini aldığının ertesi günü tüm hükümetlere düşük maliyetli iklim politikaları benimsemeleri ve toplu küresel eyleme geçmeleri için çağrıda bulundu.
Johannesburg Zirvesi iklim değişikliğini gündemin ön sıralarına yerleştirmek için eşi bulunmaz bir fırsat. Kyoto Protokolü’nün Zirve’den önce yürürlüğe girmesi sembolik bir önem taşıyacak, hükümetlere, şirketlere ve sivil topluma dünyanın en acil çevre sorunlarından
birini çözümlemeye yönelik başlatılan uluslararası sürecin ivme kaybetmediğini, aksine kazandığını kanıtlayacak. Birçok gözlemci, protokolün Zirve’den önce yürürlüğe gireceği konusunda şüpheli. Öte yandan birçok gözlemci Kyoto’da müzakerelerin anlaşmayla sonuçlanacağı, ya da 2001 Bonn toplantısının sürece yeni bir soluk katacağı konusunda da şüpheliydi. Gelecekte bilimde olduğu gibi iklim değişikliği politikasında da sürprizlerle
karşılaşabiliriz.
DÜNYA ZİRVESİNİN İKLİMDEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDAKİ ÖNCELİKLERİ
Ø Kyoto Protokolü’nü Dünya Zirvesi’nden önce yürürlüğe sokmak.
Ø Atmosfer, enerji, finans, sanayi ve teknoloji alanlarında Gündem 21 uygulamalarını gözden geçirerek iklim değişikliği konusundaki gelişmeleri kaydetmek.
Ø Kyoto Protokolü’nü uygulamayı amaçlayan politika yapıcıları için bir başlangıç noktası olarak IPCC Üçüncü Değerlendirme Raporu’nun önemini yeniden vurgulamak.
Ø Johannesburg sonrası iklim müzakereleri için bir yol haritası oluşturarak A.B.D.’yi sürece geri çekme gereği üzerinde durmak, ikinci bir emisyon indirimi dönemi oluşturmak ve emisyon hedefi olan ülkeler grubunu genişletmek.
Ø Birleşmiş Milletler ve özel sektör arasında 2000’de kurulan Global Compact’tan yola çıkarak gönüllü bir Global Climate Compact oluşturmak ve iş dünyasının liderlerinden enerji-etkin ürünler, yenilenebilir enerji, hidrojen ve hücre yakıt teknolojilerini daha hızlı uygulamaya koyma yolunda taahhüt almak.
BAŞ SAĞLIĞI
Uzun yıllar Tavşanlı Belediye Başkanlığı yapan Toprak Sevdalısı Fevzi Amcamızı toprağa verdik, kendisini rahmetle anıyor, başta ailesi olmak üzere, yakınları, dostları, öğrencileri ve TEMA Ailesine başsağlığı diliyoruz.
Vakfımızın kurucularından olan Merhum Sabri Ülker’e Allah’tan Rahmet, başta Ailesi olmak üzere yakınları, sevenleri, iş dünyası, Ülker ve TEMA Ailelerine sabır ve başsağlığı dileriz.