“Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir.” diyen Nurettin Topçu ne güzel anlatmış çağımızın problemini. Dürtüleriyle değil de aklıyla hareket eden insan için en büyük nimet, irade kabiliyetinin olmasıdır. İnsanın en güçlü yönü bir şeyi arzu ettiği hâlde yapmama iradesi göstermesidir. Dürtülerini yönetmek, kâmil insan için paha biçilmez bir kazanımdır. Malumdur ki bütün başarısızlıkların, aldanışların ve günaha sürüklenmenin temelinde irade zayıflığı yatar. Kendimi tutamadım, şeytana uydum gibi serzenişler problemin bilgi kaynaklı değil irade kaynaklı olduğunu gösterir. Bu yüzden irade eğitimi ihmal edilmemesi gereken bir meseledir. Çağımız toplumları üretmekten çok tüketen, haz peşinde koşan, özgürlük adına sınır tanımayan, dinî ve ahlaki değerleri hiçe sayan insan modelinin yoğunlaştığı toplumlar hâline gelmiştir. Popüler kültür ve sosyal medyanın insan hayatına hâkim olmasıyla birlikte sağlam ve güçlü iradeye sahip nesiller yetiştirmek her zamankinden daha zor ve daha önemli bir hâl almıştır. Öyleyse söze ilk önce ‘iradeyi’ tanımlayarak başlamak gerekir. Sözlükte; istemek, dilemek manalarına gelen irade terim olarak “nefsin (insanın), yapılması gerektiğine hükmettiği bir işi, bir amacı gerçekleştirmeyi istemesi, ona yönelmesi” veya “bir fayda elde etme inancının ardından doğan eğilim” gibi değişik şekillerde tanımlanmıştır (Ragıb el-İsfahânî el-Müfredât, “rvd” maddesi; et-Ta’rifât, “irade” maddesi).
İrade, sadece psikolojik bir fonksiyon yahut meleke olmayıp aynı zamanda bilinçli bir seçme gücü, bundan dolayı da kişiyi davranışlarının sonuçlarından sorumlu hâle getiren ahlaki bir ilkedir. Bu seçme gücüne diniliteratürde ihtiyar denilmektedir. “Hayr” kökünden gelen ihtiyar; birden çok davranış şekilleri arasından en hayırlısını, en faydalısını seçme, ayırt etme iradesi ve kararıdır. Maddi dünyamızda fizik kanunları olduğu gibi iç dünyamızın da psikoloji kuralları vardır. Ancak o yasalara uyarak akıl, duygu ve irademizi eğitebiliriz. Hantal ve fonksiyonsuz kalmış kaslar belirli antrenmanlarla dinç hâle getirilebiliyorsa zayıf kalmış irade de belirli psikolojik idmanlarla güçlü hâle getirilebilir. Eğitimde ilkelere riayet bizi ilkellikten uzaklaştıracak ve maksudumuza ulaştıracaktır. Allah Teâlâ mahlukat içerisinde sadece insanoğluna akıl ve irade kabiliyeti vermiş, bu nimetler karşılığında ondan akıl ve iradesini doğru yönde kullanmasını ve sorumluluklarına sahip çıkmasını istemiştir. Kur’an-ı Kerim’de: “…Gerçek, Rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen de inkâr etsin.” (Kehf, 18/29), “Kim doğru ve yararlı bir iş yaparsa kendi iyiliği için yapmış olur, kim de kötülük işlerse kendi aleyhine işlemiş olur.” (Fussilet, 41/46), “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi.” (Ahzab, 33/72) buyrularak insanın özgür iradesiyle tercihte bulunma ve tercihlerinin sonuçlarına katlanma, emaneti yüklenme yani sorumluluk alma yönüne dikkat çekilmiş, aynı zamanda yeryüzünün mimarı ve halifesi olma özelliğine vurgu yapılmıştır. İrade; faydalı veya zararlı birçok alternatif arasından birini seçme ve tercih etme yeteneğidir. Bu, potansiyel olarak her insanda mevcuttur. Ancak insan, iradesini iyilik ve hayır yolunda kullanabileceği gibi kötülük yolunda da kullanabilir. Şayet insan, akıl ve iradesini kendisine ve insanlığa faydalı olacak şekilde kullanırsa kazananlardan, kötülük ve şer yolunda kullanırsa kaybedenlerden olur (Zilzâl, 99/7-8). Öyleyse akıl ve irade arasındaki ilişki çok önemlidir. Akıl, vahiy ve tecrübe yoluyla bir şeyin iyi veya kötü olduğuna hükmeder, irade akılla birlikte karar verir ve böylece eylem meydana gelir. İradeyi güçlendiren ve zayıflatan bazı unsurlar vardır. Tembellik, kötü arkadaş ve kötü örnekler, his ve heveslerin peşinden koşma, sigara, alkol, kumar, uyuşturucu, internet gibi bağımlılıklar iradeyi zayıflatan ve gitgide ortadan kaldıran faktörlerdir. Bunun aksine yaratılış amaç ve gayesine uygun hareket etme, Allah’a, insanlara ve kâinata ait sorumlulukları yerine getirme, sabretme, çalışma ve üretme insan iradesini güçlendiren unsurlardır.
İradesi güçlü çocuklar yetiştirmek için neler yapmalıyız?
1.Çocuklarımıza rol model olmak: Genel eğitim yasalarında olduğu gibi bu konuda yapılacak ilk iş, güzel örnek olmaktır. Yani anne babalar ve yetişkinler olarak bizler ne kadar irademize hâkimiz? Hayatımızın öznesi mi yoksa nesnesi miyiz? Dinî ve ahlaki değerlerimizi yaşıyor ve yaşatıyor muyuz? İşte tüm bu saydıklarımız iradeli insan yetiştirmenin ilk adımı olsa gerek. Kendi eksiklerimizin farkında ve bunları telafi için ne kadar gayret harcıyoruz?
2.Bireyi hayatın içine dâhil etmek: Gerek çocukla gerek aileyle ilgili alınan kararlarda ailenin bütün üyeleriyle konuşmak, fikirlerini sormak ve böylece onlara değer verdiğimizi ve bu ailenin bir üyesi olduğunuhissettirmek önemlidir. Karar neticesinde de ortaya her ne şekilde sonuç çıkarsa çıksın beraberce göğüs germe eylemi çıkacak. Yani aile ve toplum içinde dayanışma ve kaynaşma da sağlanmış olacak.
3.İstekleri ve haz veren şeyleri ertelemeyi öğretmek: Dinimizde emredilen ibadetler, Allah’ın emir ve yasakları birtakım sınırlar koyma ve bunları muhafaza etme bakımından irade eğitimine katkı sağlarlar.
1960’larda Stanford Üniversitesi’nde WalterMischel tarafından yürütülen bir araştırmada dört yaşındaki çocuklara şekerleme verilir. Çocuklara iki seçenek sunulur: Önlerine konulan şekerlemeyi hemen yemek veya 15 dakika yemeden bekleyip ikinci bir şekerleme daha alarak ikisini birden yemek. Tabii deneyde bazı çocuklar sabırla beklerken bazıları şekerlemeyi hemen yemeyi tercih eder. Araştırmacılar bu çocukları ergenlik sonrasına kadar takip eder ve kendilerine sunulan ikramı hemen yemeyip hazzı ertelemeyi başaran çocukların hayatta daha uyumlu ve daha güvenilir kişiler hâline geldiklerini görürler. Bu çocukların diğerlerine göre öz güvenlerinin daha yüksek, stresle baş etme becerilerinin daha gelişmiş olduğunu, kendilerini daha iyi motive edebildiklerini, zorluklar karşısında daha azimli davrandıklarını, sosyal çevrelerinde daha az sorunla karşılaştıklarını ve akademik başarılarının daha yüksek olduğunu gözlemlerler.
4.Tutarlı olmak: İnsan yetiştirmek bir sabır ve sanat işidir. Anne babaların sakin, tutarlı ve istikrarlı olmaları, karakter sahibi nesiller yetiştirmeleri açısından çok mühimdir. Bazen çocuklar ve gençler şartları zorlayabilir, inat edebilir, ısrarcı davranabilirler. Böyle zamanlarda sakin kalmak, yapmak istediği şeyin fayda ve zararları hakkında çocuğu bilgilendirmek son derece önemlidir. Tabi ki söyleyiş şeklimize, hal, tavır ve tepkilerimizde makul olmanın çok önemli bir yaklaşım olduğunu unutmamak gerekir.
5.Sabır, emek ve çabanın değerini öğretmek: Emek vererek bir şeye sahip olmak, iradeli bir nesil yetiştirme konusunda önemli bir yoldur. Mesela çocuğumuz bir oyuncağı veya kıyafeti almak istediğinde kimi zaman bu sürece çocuk da dâhil edilebilir. Harçlıklarını biriktirmesi ve sabırlı davranması istenebilir. Aynı şekilde gençlerin, emek vererek, çaba göstererek hedeflerine ulaşmasının önü açılmalı, istekleri onlara hazır olarak sunulmamalıdır. Böylece bizzat emek vererek ve hak ederek bir şeye ulaşmanın mutluluğunu bireye hissettirmiş, amaç ve hedefler doğrultusunda da karakterini güçlendirmiş oluruz. Aynı zamanda isteklerimizin sınırsız ama olanaklarımızın sınırlı olduğunu da tecrübe etmiş olurlar.
6.Sorumluluk almalarını sağlamak: Yatağını ve odasını toplamak, sofranın kurulması ve kaldırılması esnasında yardımda bulunmak, biraz daha büyüdüğünde çöpü atmak ve alışverişe yardımcı olmak gibi görevler bunlardan bazılarıdır. Tüm bunlar çocuğu hayata hazırlarken bir taraftan da ona sorumluluk almayı ve sorumluluklarına sahip çıkmayı öğretir. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir hayat için de herkesin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği farkındalığını kazanacaktır.
7.Zamanı yönetme becerisi kazandırmak: İç disiplin sağlama, nefsi kontrol altına alabilmede önemli konulardan biri de zaman bilinci ve yönetimidir. Günümüzde insanların birçoğu zamanı iyi yönetememekte, iç ve dış uyaranların etkisiyle hayatını ve enerjisini heba etmekte, arzu ve heveslerinin peşinden koşmaktadır. Oysa insanın mutlu olması ve başarıya ulaşmasında zamanın bilinçli kullanılması ne kadar da önemli bir yere sahiptir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak, 1) buyurarak zamanı bilinçli kullanma konusuna dikkatimizi çekmekte ve bizleri uyarmaktadır. Uykusunu. beslenmesini, ders çalışma ve dinlenmesini belli bir disiplin içinde yapan birey zaten vaktini bir ötesi iradesini kontrolü altına almış olacak.
8.Rutin oluşturmak: İrade eğitiminde önemli bir basamak da belli başlı rutinleri tekrarlamak, iyi ve faydalı hususlarda çocukların ve gençlerin alışkanlık kazanmasını sağlamaktır. Bunlar; başta ibadetler olmak üzere ahlak ve görgü kurallarıdır. Her ailenin kendine özgü ev içi kuralları da olabilir. Mesela çocuklarımıza namaz alışkanlığı kazandırmak, onları hem ezan vakitlerini kollayarak hayatlarını tanzim etmeye, manevi açıdan güçlü olmaya hem de hayatın akışı içerisinde bir an durup kendilerini muhasebe etmeye sevk eder. Gençlerimizle birlikte düzenli kitap okumaları yapmak da örnek olarak verilebilir. Peygamber Efendimiz: “Amellerin en faziletlisi az da olsa devamlı olanıdır.” buyurmuştur (Müslim, Müsafirîn, 216). Dolayısıyla asıl olan bir şeyi çok yapmak değil, belli aralıklarla ve istikrarlı bir şekilde yapmaktır. Bu da nefse ağır gelen hususlarda kişiyi yavaş yavaş ibadetlere, iyi ve güzel davranışlara alıştırır, disipline eder. Yine günlük hayattaki birçok davranışı buna örnek verebiliriz.
Takdir etmek ve uyarmak: Bireyi yaptığı güzel davranışlar neticesinde takdir etmek, kötü davranışlar neticesinde uyarmak ve yapmış olduğu hatanın bedelini ödemesine fırsat vermek sorumluluk ve irade gelişimi açısından önemlidir. Yaptıkları iyi veya kötü davranışlara kayıtsız kalmak, çocuklarda ve gençlerde hem kendini değersiz hissetmesine yol açması, hem de gayret etmesinin bir önemi olmadığını hissettirmesi bakımından ümit kırıcıdır. Sonuç olarak insan haysiyetine yaraşır bir şekilde yaşama ve dünya/ahiret saadetini elde etmede iradenin payı büyüktür. Ancak tek başına irade yeterli değildir. Azmimizin ve gayretimizin devamlı olabilmesi için azim, sabır ve duaya ihtiyaç vardır.