7 Haziran'da genel seçimler yapılacak. Ülkemiz başbakanını seçecek, Bilecik'te kendisini TBMM'de 4 yıl temsil edecek vekilini.
Seçimlere daha çok vakit olduğunu bildiğimiz halde vatandaşın nabzını gazete olarak tutalım dedik. Vatandaşa, çalışma arkadaşım Ahmet'le beraber mikrofon uzattık. Uzattığımız mikrofona vatandaşlar, kendilerini Ankara'da temsil edecek kişilerin kimler olması gerektiğini söylediler. CHP'den Çağatay Karaahmet, Yaşar Tüzün, Ak Parti'den Selim Yağcı, Ramazan Kurtulmuş isimleri an itibariyle daha ağır bastı. Dediğim gibi belki nabız yoklamak için daha erken ama vatandaşın hafızasında şimdilik bu isimler daha ön planda.
Kısaca vatandaşın aklındakileri anlattıktan sonra gelelim yavaş yavaş konumuza. Tabi mikrofon uzattığımız her vatandaş başta kamerayı görünce ister istemez çekiniyor, konuşmak istemiyor. Belki 100 kişiye mikrofon uzattık, 15-20 tanesi sorumuzu cevapladı. O cevap vermeyenler içinde memur olduğunu söyleyenler, siyasi bir partide üyeliği olduğunu söyleyenler, yakınının milletvekili aday adaylığı düşündüğünü, farklı bir isim söylemesi halinde kendisine gönül koyacağı için konuşmak istemeyenler vardı. Fakat benim dikkatimi fazlasıyla çeken, mikrofon uzatıp da görüşlerini alamadıklarımız arasında çok fazla mültecinin olmasıydı.
Bilecik sokaklarına çıkıyoruz, röportaj yapalım halkla diyoruz, bırakın Bilecikliyi, Türkçe bilen birilerini bulmanın bile zorlaştığını fark ettim. Vatandaşın görüşünü alalım diye çıktığımız zaman abartmıyorum 10 kişiden 6 tanesi mülteci. Mültecilerle ilgili bir sıkıntım olduğundan bunları yazmıyorum, yalnış anlaşımlasın. Onlarda kendi vatanlarını bırakıp buralara gelmek istemezlerdi herhalde.
Şimdi gelelim konumuza. Neden bu kadar çok mültecinin sokaklarda gezdiğini düşündüğümde, bir mültecinin çat-pat Türkçesiyle bize anlatmaya çalıştıkları aklıma geldi.
O sokak röportajı yaptığımız sırada bir mülteci abimiz şunları söylemişti bize: "Bize iş versinler çalışma izni versinler. Paramız yok, çalışmak istiyoruz alnımız teriyle para kazanmak istiyoruz"
Evet, aslında mültecilerin neden sokaklarda gezdiğinin bir işaretiydi bu. Aslında mikrofon uzattığımız 10 kişiden 6 tanesinin neden mülteci olmasının cevabıydı. İşleri yok, yapacak birşeyleri de yok. Haliyle ceplerin de paraları da yok. Eeee ne yapacak bu insanlar? Çıkacak sokaklara, vakit geçirecekler. Tabi ne zamana kadar bu şekilde gidecek orası bilinmiyor.
Hükümetin mültecilerle ilgili politikasına çok fazla girmek istemiyorum ama eğer bu mülteci kardeşlerimiz başka bir ülkeye taşınmayacaksa, çalışma izinleriyle ilgili hükümetin acilen bir adım atması gerekiyor. Çünkü konuştuğumuz mülteciler, paralarının tükendiğini, çevrelerindeki sağ duyulu insanların yiyecek-içecek yardımıyla ayakta durduklarını, çalışma izinlerinin de olmadığından zor durumda olduklarını anlatıyorlar. Bu mülteci kardeşlerimize eğer ki çalışma izni verilirse onlar kadar inanıyorum ki bizim vatandaşımız da memnun olacaktır. Hoşçakalın....