Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Dr. Hüseyin Altay, kamu düzeninin temelinde liyakat olması gerektiğine vurgu yaparak, “Adaletli, tarafsız ve sorumluluk sahibi tüm yönetici ve siyasileri göreve davet ediyorum” dedi.
Geçtiğimiz günlerde AFAD İl Müdürü hakkında ortaya attıkları mobbing iddiasıyla gündemi sarsan Türkiye Kamu-Sen, bu kez Memur-Sen’i hedef alan eleştirilerle liyakat çağrısında bulundu.
Hüseyin Altay, yaptığı yazılı açıklamada, ilimizde liyakatsiz kurum amirlerinin olduğunu ve bu kişilerin sendikal ayrımcılık yaparak Memur-Sen’i ayakta tutmak için çalıştıklarını öne sürdü. Altay, bahse konu kurum amirlerinin Memur-Sen yöneticileri ile işbirliği yaparak taraflı davrandıkları iddiasında bulundu.
Kamu çalışanlarının haklarını korumak adına gerekirse her kurumun önünde basın açıklaması yapmaya hazır olduklarını ifade eden Hüseyin Altay, “Suç duyurusunda bulunup yüce Türk yargısı önünde hesap vermelerini sağlayacağımızı bir kez daha beyan ediyor, adaletli, tarafsız ve sorumluluk sahibi tüm yönetici ve siyasileri göreve davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Dr. Hüseyin Altay, konuya ilişkin açıklamasında, şunları kaydetti:
“Liyakatsiz idareciler tarafından kamu çalışanlarının yaşadığı tehdit, baskı ve şantajlar nedeniyle, Türkiye Kamu-Sen olarak üyelerimizden ve yasalardan aldığımız güçle dimdik ayakta ve çalışanların yanında olduğumuzu tüm kamuoyuna duyurmak zaruri hale gelmiştir.
Sağlıklı bir kamu düzeninde ilerleme ve görevde yükselme için Liyakat tek kriter olmalıdır. Ancak liyakatli idareciler sayesinde çalışanlar arasında çalışma barışının devamı, kaliteli bir kamu hizmetinin sunumu ve devlete güven duygusunun oluşması sağlanabilir. Fakat Liyakatin yerini başka kriterlerin aldığı bir kamu düzeninde ise çalışma huzuru bozulmakla kalmaz, devlet içinde art niyetleri olan gruplaşma ve kadrolaşmalar oluşur. Yüce Milletimiz bunu 15 Temmuzda acı bir şekilde tecrübe etmiştir.
Maalesef üzülerek izliyoruz ki liyakat yerine birilerine yakınlık, siyasi görüş, sendikal üyelik gibi kriterler öne geçmiş, birilerine diyet borcu olan, işinin ehli olmayan, liyakatsiz kurum amirleri görevlere getirilmiştir. Bu kurum amirlerinin beraber çalıştığı memurlarına eşit, tarafsız ve hakkaniyetli davranması beklenemez. Birçok kurumda görüyoruz ki çalışanların yıllık izin, ilerleme, adil iş dağılımı, sendikal tercih hakkı gibi anayasal hakları bile çeşitli bahanelerle zorlaştırılmakta ve çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmaktadır. Bunun sonucunda da kamu çalışanlarının çalışma huzuru bozulmakta, iş performansları düşmektedir.
Yüce milletimize en iyi hizmetin sunulmasının önündeki bu sorunla ilgili kamuoyunu bildirmeyi tarihi bir görev olarak görüyoruz.
Liyakatin yerine başka kriterlere öne çıktığı bu ortamda meydanı boş bulan Malum-Sen kamu kurumlarında kendisini güçlü ve etkin kılmaya çalışmaktadır. Yükselme ve ilerlemede Malum-Sen’e üyeliğin tek kriter olduğu bir sistem oluşturup, adeta devlet içinde devlet olma çabasına girmiştir. Malum-Sen’in geçtiğimiz kısa süre zarfında kendisine diyet borcu olan idarecilerle kol kola girerek suni büyümesini ibretle izledik. Fakat hesaba katmadıkları ise doğrunun er veya geç kazanacağıydı.
Son olarak memur maaş zammı toplu görüşmesinde maskesi düşen Malum-Sen’in kamu çalışanlarına yaşattığı hayal kırıklığı dağılma sürecinde olan Memur-Sen için bir kırılma noktası olmuştur. Tüm Türkiye’de ve işkollarında hızla artan üyelerinin istifaları nedeniyle Malum-Sen Genel merkez yöneticileri çözülmeyi engelleme çabası içine girmişlerdir. İlimizde de istifaları engellemek için bazı kamu kurumlarında o kurumun amirleri ile birlikte tek tek dolaşarak istifa ettikleri için kendi üyelerine bile tehdit ve hakaret ederek gözdağı vermeye çalışmışlardır. Kurum amirleri de idareciliği bırakıp Malum-Sen in durdurulamaz çöküşünü engelleme derdine düşmüşler, yanlarında çalışanların tümünün amiri olduklarını unutup, taraflı davranıp, sendikal ayrımcılık yapmışlardır.
Bir kurumun amiri olduğunu unutup, Malum-Sen yöneticileriyle kol kola girerek çalışanlarına sendikal ayrımcılık, baskı ve tehdit uygulayan kurum amirlerine TCK 118. Maddesini hatırlatırken, çalışanların her türlü baskı, şantaj ve tehditte yanlarında olup haklarını korumak için gerekirse her kurumun önünde basın açıklaması yaparak, suç duyurusunda bulunup yüce Türk yargısı önünde hesap vermelerini sağlayacağımızı bir kez daha beyan ediyor, Adaletli, Tarafsız ve sorumluluk sahibi tüm yönetici ve siyasileri göreve davet ediyorum.”