Karasu deresinde arazisi olan tarım üreticilerinin sulama kanalları kullanılamaz hale geldiğinden meyve, sebze bahçelerini, Yonca, mısırlarını sulayamıyorlar. Bilhassa Aşağı köylü üç bayan aylardır ilgililere şikayetlerini dile getiriyorlar, basında yer alıyor ama bir türlü sıkıntılarına çare bulunamıyor.
Hükümet işsizliği önlemek, vatandaşını ekonomik sıkıntıdan kurtarmak için önemli tedbirler alıyor. Yatırımlara teşvik getiriyor, sigorta primlerini ödemede kolaylık sağlıyor. İŞ-KUR kanalıyla bir sürü imkanlar veriyor, vatandaşa iş sağlıyor. Yine KOSGEB verdiği desteklerle iş sahiplerinin önünü açıyor, istihdam getiriyor.
Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar'ın açıklamalarından öğreniyoruz. En fazla istihdam tarım sahasında oluyor. Tarım sahasına destek veriliyor ama sanayi kısmına verilen desteğin yanında devede kulak kalıyor.
Herhangi bir Organize Sanayi bölgesine bir yatırımcı gelse ilgililer sevinçten şaha kalkıyor. Bedava arsadan tutunda elektriğine, suyuna, yoluna varıncaya kadar bütün imkanlar sağlanıyor.
Günde 3 öğün acıktığınızda yiyeceğimiz besini üreten tarım kesimine gelince akan sular bile kesiliyor. En son örneğini Deresakarı köyünde gördük. Aynı sıkıntının bir başka versiyonunu Aşağıköyde üreticilerimiz yaşıyor. Her yıl sulama sıkıntısı yaşayan Karasu mevkiinde 800 dönüm arazi sahibi üretimden vazgeçiyor. Üç bayan kardeşimiz üretmeye devam etmek istiyor. Kazançlarıyla hem kendileri geçinecek hem de günde önlerine üç övün sofra konacak insanlarımıza yiyecek yetiştirecek.
Bütün bu işleri yaparken de kimseden destek istemiyor, bütün istekleri '' köstek olunmasın yeter'' diyorlar.
Ne yazık ki kansere çare bulunuyor ama Aşağı köyün su kanalına çare bulunamıyor.
Evvelce Toprak su teşkilatı vardı birçok bölgeye arazi sulanması için kanallar yaptı. Daha sonra bu teşkilat Köy Hizmetleri teşkilatıyla birleşti. Köy Hizmetlerinin kapanmasıyla İl Özel İdare Genel Sekreterliği kuruldu ve Toprak su Genel Sekreterlik bünyesinde faaliyetlerini sürdürüyor. 35-40 yıl evvel Aşağı köylülerin arazisine yapılan su kanalları günün şartlarına göre yapılmıyor. 3-5 senedir bu su kanalları temizleme işi İl Özel İdaresine ve üreticilere sıkıntılar yaşatıyor. 35-40 yıl evvel yapılan bu kanallar zaten miadını doldurmuş. Birde karayolları plansızca bu kanalları kullanılamaz hale getirmiş.
İl Özel İdaresi biz bu kanalları köy muhtarlığına devrettik diyebilir. Ama kanallar zaten miadını doldurmuş. İl Özel İdaresinin Toprak su şubesi bu hatta kapalı sistem sulama projesi yapmakta bugüne kadar geç kalmış bari şu şikayetler karşısında uyansa da bir proje hazırlasa.
Şimdi bu karasu havzasında yeri olup da susuzluktan verim alamayan bu kardeşlerimiz bize iş bulun diyerek devletin kapısına dayansın mı istiyorsunuz? Hazır istihdamı sağlamışlar çalışıyorlar bari yardımcı olalım.
Her ay Ulaştırma Bakanı ilimize geliyor. Karayolları çalışmaları sırasında bu kanalları çalışmaz hale getirenler neden Bakana bildirilmez. Görevini yapmayanlar vatandaşa uğradığı zararı tazmin için mahkeme kapısını gösteriyorlar.
Bir basın mensubu tarafından vatandaşın sıkıntıları bakana sorulunca Sayın Bakan '' Bizim burada Milletvekilimiz, Valimiz var. Bir sıkıntı varsa onlar bize bildirir... '' demişti. Su kanallarını bozanların Karayolları olduğu bizzat İl Özel İdaresi ve il makamı söylüyor. Bu konu bakana söylemeye değmiyor mu? Kimse yok mu?