Osmanlı yıkıldıktan sonra Arabistan’da sınırları cetvelle çizilen yirminin üzerinde devlet kuruldu. Osmanlı’dan sonra İngiliz hakimiyetine geçen Katar 1971 yılından sonra devlet oldu.
Katar’da her ne kadar 1939 yılında petrol bulunduysa da daha sonraki yıllarda petrol rezervinin yüksek olduğu ve doğalgazın da çok olduğu anlaşıldı ve ihraç edilmeye başlandı. Ülke zenginledi. Eşkiyadan hükümdar olmaz dense de batıda iktidarlara eşkıyalar hakim. Nüfusu üç milyonu bile bulmayan küçük bir ülkeye bu zenginliği münasip görürler mi? Eşkiyaya kanun nizam ne desin. Bir bahane bulur el koyar, bir anda zenginliğe sahip olurlar.
Amerika 11 Eylül hadiselerini bahane ederek bankalarında yatan Suudi Arabistan’ın 700 milyon dolar parasına el koydu. Yine İran’ın da parasını gasp etmişlerdi. Kurdun kuzuya “ Suyumu kirletiyorsun.” Dediğinde kuzunun “ Ama ben alt tarafındayım nasıl kirletirim?” demesine rağmen kurda yem olmaktan kurtulamadığı gibi Katar’ı yem görenler “ Teröre destek oluyorsun.” Diyerek zengin ülkeye sahip olmak istiyorlar. Yani Katar’a “ Sana devlet olma hakkı bu kadar.” Dediler. Eşkiyadan hükümdar olursa sonuç böyle olur.
İsrail “ Osmanlı’dan bir onbaşı ile idare ettiği toprakları biz onca generalle yönetemiyoruz.” Diyor. Yönetemezler çünkü adalet yok. Nerede zenginlik varsa o toprakların sahiplerini öldürüyorlar veya sürgüne mecbur ediyorlar, zenginliğin üstüne oturuyorlar.
Amerika ve batı ile beraber hareket eden Müslüman ülkelerin idarecileri koltuklarından olmamak için entrikalara alet oluyorlar.
Türkiye, Katar’ın yanında olmakla sadece Katar’a yardım etmiş olmuyor. İleride kendisine aynı şekilde kurulması düşünülen kumpaslara da mani olmuş oluyor.
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.” Görüşüne sahip olalım.