KIRILAN YUMURTAYI TAMİR ETMEK

FERRUH ERDOĞAN

Egzotik türlerden kaynaklanan tehditle baş edebilmek için ekolojik gerçekçilik gerekli. Günümüzün teknolojisi bir ekosisteme bir kere yerleşen yabancı bir türü söküp atmaya yeterli değil. Egzotik bir türü sistemden çıkarmak, adeta kırılmış bir yumurtayı tamir etmeye benzer. Ancak başlangıçta, yani yabancı tür yeni mekanına uyum yapma aşamasında iken, canlıyı ekosistemden silmek mümkün olabiliyor. Uzun vadede yerleşmiş türleri yok etmede başarılı olmuş, ve böylece kaideyi bozmuş, bazı istisnai durumlar da yok değil. En başarılı örneklerden birisi sıtma sivrisineğinin (Anopheles gambiae) 1930lu yıllarda Brezilya'da kökünün kurutulmasıdır. Bunun için çok yüksek miktarda arsenik kullanıldı ve sineğin yeni vatanına alışmada zorluk çekmesinden yararlanıldı.

Ama, bu konuda daha tipik bir örnek yüzyılın başından beri sarı humma sivrisineğini (aedes aegypti) batı yarı küresinden kovma çabalarının sonuçsuzluğudur. ABD 1960 yıllarında, bu sinekle savaşında 100 milyon dolarlık DDT kullandı ama türü, yine de, yerinden oynatamadı. Başarısızlığın önemli nedenlerinden biri canlının bütün yaşam noktalarını bulabilmenin çok güç olmasıdır. Her ağaç kovuğu, boş bir bira kutusu, parçalanmış bir araba lastiği bu sivrisineğin yuvası olabilir. Bir türü kovmak veya yok etmek istediğimizde karşılaştığımız bir başka sorun üreme hızıdır.

"Arsız" türler ne kadar çok kayıp verirlerse versinler, tekrar toparlanma kapasitesine sahiptirler. Onun için kökünü kurutma yöntemleri bazan yarardan çok zarar sağlar. ABD Tarım Bakanlığı ateş karıncaları ile savaşında 200 milyon dolar harcayıp tonlarca haşare öldürücüsü ile hücuma geçmişti. Sonuçta ilaçlar yerli karıncaları yok etti ve meydanı boş

bulan ateş karıncaları daha rahat yayıldılar.

Allahtan, çoğu kez tamamen yok etme yerine "kontrol" altına alma yeterli olabiliyor. Bu fiziki veya kimyasal önlemlerle yapılabilir. Mesela, ABD Tamarisk ağaçlarını devamlı keserek kontrolü sürdürüyor. Ancak, bu işlemler zamanında ve ihmal edilmeden yapılmalı. Kimyasal madde kullanımı da ciddi ekolojik sorunlara yol açabiliyor. Akdeniz meyva sineğini (Ceratitis capitata) yok etmek için Kaliforniya eyaleti yoğun ilaçlama yaptı

ve başarlı oldu. Ama kamuoyu uygulamalara karşı çıktı ve bir sürü kişi yönetime dava açtı. Şu ana kadar 3,7 milyon dolar tazminat ödenmiş bulunuyor.

Tekniğin sınırları yine de çok geniş değil. Geçerli biyolojik kontrolde kullanılan ajan

sadece hedeflenen organizmaya yönelir . Ne ajan ne de hedefin tamamen yok olması gerekmez. Ama hedefin nüfusu artarsa ajanın nüfusunda da artış olması gerekir. Biyolojik kontrol uygulamasına başlamadan önce yeterli sayıda test ve deney yapmak gereklidir.

Birçok böceğin diyeti çok çeşitlilik gösterdiğinden biyolojik kontrol ajanı olarak kullanılmaları mümkün olmamaktadır. Aynı durum omurgalılar için de söz konusudur .

Sivrisinekleri yiyip bitiren bir çeşit gambusia türü balık dünyanın birçok yerinde kullanılmış, fakat sivrileri tüketeceğine yerli balıkları, larvalarını yiyerek, yok etmiştir.

Biyolojik kontrol için her hedef canlının bir de yok edeni vardır diye düşünmek yanlış.

Araştırmacılar 35 yıldır, Kuzey Amerika köknarlarına musallat olan Avrupa kökenli bir böceğe (adelges piceae) biyolojik kontrol arıyorlar. Bu dönem içinde böcek, bir cins köknar ağacını (A.balsamea var.phanerolepsis) neredeyse yok etmiş, Fraser köknarını da (A.fraseri) yok etmek üzere.

Her derde deva değilse de, biyolojik kontrol bir çok vakada en iyi çare olarak görülüyor. Şu anda, geniş bir canlı yelpazesine karşı en geçerli yöntem hala biyolojik kontrol.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.