Zirai ilaç satışı ve gübre bayiliği yapan İsa Öztürk ile gerçekleştirdiğim röportaj sonrası kaleme aldığım “Gübreye yağmur gibi zam yağıyor” haberi okuyucularımızdan büyük ilgi gördü.
İsa bey ile gübre zamlarını konuşurken tedarikte yaşanan sıkıntıları dinleyince çok tedirgin oldum. Gübreye yüzde 150’ye varan zamlar geldi. Çiftçinin mazottan sonraki en önemli girdisinde yaşanan bu artış maalesef üretimin azalmasına sebep oluyor ve olmaya devam edecek.
Geçtiğimiz yıl 600 küsur dönüm arazi işleyen bir arkadaşımın bu yıl 100 dönüm ektiğini duyunca tedirginliğim bir kat daha arttı. Gübre zamlarından geri dönüş çok mümkün görünmüyor. Ya tedarik zinciri de bozulursa ne olacak?
Yukarıda bahsettiğim gibi köyüne dönüp üretim yapmak isteyen bir arkadaşım önce mazota ardından gübreye gelen zamlardan sonra üretimini azaltma kararı aldı. Özel sektörde yönetici olan bu arkadaşımız işi bırakıp köyde üretim yapmayı planlıyordu ki maalesef bu kararını gözden geçirmek durumuna geldi.
Böyle devam ederse köyüne dönüp üretmeyi düşünenler bu düşüncesinden vazgeçecek. Çok eken az ekmeye, az eken ise hiç ekmemeye başlayacak. Üretim her geçen gün azalacak. Tarlada ürün olmayınca pazar tezgahları da boş kalacak. Pazarda ürün olmazsa ocakta ne kaynayacak, sofraya ne konulacak?
Bu işin sonu kıtlığa kadar gidebilir demek istemiyorum ama durum çok ciddi. Yetkililerin bir an evvel bir acil eylem planı hazırlayıp devreye sokması gerekiyor. Aksi takdirde kendi kendimize yetemez duruma geldiğimizde hasar çok daha büyük olacak.
Bugünlerde bile Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde un ve şeker satışları 1’er adet ile sınırlandırılmış, yağ ise dönem dönem bulunamaz hale gelmiş durumda. Geride bıraktığımız hasad döneminin ürünleri işlenip markete düştüğünde hal böyle iken üretim azalırsa önümüzdeki yıllarda ne olacak? Yetkililerin bununla ilgili kafa yorduklarını ümit ediyorum.
Belki çok çabuk unutuyoruz ama pandemide gıdanın ve gıdaya erişilebilirliğin ne kadar önemli olduğu gözler önüne serildi.
Covid-19 pandemisi ilk değildi ve son da olmayacak…