Osmanlı tarihi konusunda tartışmasız otorite olan 6 ciltlik Osmanlı Tarihi Kronolojisi isimli eserin sahibi İsmail Hami Danişmend'in önemli eserlerinden biri de Garp Menbalarına Göre Eski Türk Seciye ve Ahlâkı isimli kitabıdır. Bu eserde, günümüzü ilgilendiren, yapılacaklara ışık tutan bilgiler ve belgeler de vardır. Bunlardan biri de bugünün konusu köpeklerle ilgili...
Danişmend, adından da anlaşılacağı üzere bu eserinde, Türk ahlâk ve seciyesini; Osmanlı devletini gezmiş ve hatıralarını yazmış Batılıların eserlerinden alıntılar yaparak ortaya koyuyor. Aldığı kaynakları da tafsilâtıyla belirtiliyor.
Batılı seyyahlardan biri şöyle yazıyor: Bir Türk beldesinde hangi mahallede Türkler, hangi mahallede azınlıklar yaşıyor, köpeklerden anlayabilirsiniz. Köpekler semiz, uysal ve sessiz ise orası Türk mahallesidir. Eğer köpekler, zayıf, çelimsiz, gürültücü ve saldıgan ise orası gayr-i müslimlerin mahallesidir. Türk mahallesindeki munis köpekler saldırmamakla kalmıyor, lüzumsuz yere havlamıyorlar bile... Mahallelerini bekliyorlar. Ama gayr-i müslimlerin mahallesindeki köpeklerden korkmalısınız...
Çocukluğumdan hatırlıyorum, bizzat şahidim... Köyde hayvanlar su için çeşmeye getirilirdi. Bugün de mevcut çeşmenin büyük oluğunda 10-15, küçük oluğunda 2 hayvan yan yana su içebilir. İtiş kakış için hiç bir sebep yok. Yumuşak huylu ailelerin hayvanları uslu uslu sularını içer ve giderdi. Kavgacı ailelerin hayvanları, sayıları az bile olsa mutlaka birbirleriyle ve başkalarıyla didişirlerdi. Onları ayırmak zor olurdu. Vuruşan hayvanlardan bazıları yaralanırdı. Suya çıkarılmaları, su içmelerinin sağlanması ve geri götürülmeleri her biri ayrı meşakkat...
Şimdi sokak köpeklerini hizaya getirmeye, onları kontrol altına almaya, sayılarını azaltmaya, zararlarından korunmaya matuf kanun çıkarılıyor. Ama asıl iyi insan yetiştirmeye matuf faaliyetler gerektiği, işin püf noktasının bu olduğu anlaşılamıyor, akıl edilemiyor. Geçmişimizde bu mesele nasıl halledilmişti diyen yok.