KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA KERVANSARAYI

UMUT ÖZDEMİR

Değerli okuyucularım. Sizlere bu hafta güzel ilimiz şirin beldelerinden biri olan Vezirhan'daki 4 asırlık ömrüyle hala ayakta kalabilmiş, Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı hakkında   bilgiler aktaracağım. 

Osmanlı hakimiyetinden evvel Antik çağda da yerleşim yeri olduğu, yapılan kazı çalışmalarından ve çıkarılan tarihi eserlerden de bilinen Vezirhan'ın, ilk kurulduğu tarih ve kimler tarafından kurulduğu hakkında elimizde kesin yazılı belge bulunmamaktadır. 

Mekan olarak Osmanlı İmparatorluğu kuruluş sınırları içerisinde kaldığından, ''Osmanlı Köyü'' sıfatıyla anılabilecek Vezirhan'ın; Osmanlı zamanında   ''Vezirhan'' ismiyle anılmadığını Sultan 4. Mehmet tarafından Veziriazam Köprülü Mehmet Paşa’ya verdiği Mülkname’den ve Vakıfname’de belirttiği gibi köyün isminin Vezirhan değil ‘’Karaoğlanbeli’’ olduğunu öğrenmekteyiz. Daha sonra Veziriazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan hana izafeten köyün isminin Vezirhan olarak kaldığı bilinmektedir. 

KERVANLARIN MOLA YERİ VEZİRHAN

Vezirhan,  Osmanlı döneminde Lefke (Osmaneli) – Bilecik arasında Karasu vadisinde İstanbul – Şam (Bağdat yolu) yolu üzerinde ticaret ve posta kervanlarının konakladığı bir yerdir. Kervanların dinlenmesi, ibadetlerini gerçekleştirmeleri ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaları için 17. Yüzyılda Veziriazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından bir adet kervansaray, bir adet cami, bir adet hamam, su kuyusu ve kemerli köprüden oluşan bir Külliye yaptırmıştır.  Bilecik’e 16 km uzaklıkta Vezirhan beldesinde bulunan kervansarayın yapılışına ait bir kitabesi bulunmadığından tam tarihi bilinmemektedir. Ancak Köprülü Mehmet Paşa’nın diğer yaptırmış olduğu kervansaraylar ile mukayese edildiğinde eser 16. ve 17. Yüzyıl kervansaraylarının tipik, fakat büyük ölçüde yapılmış bir örneğidir.

KERVANSARAYIN MİMARİ ÖZELLİKLERİ 

Kervansarayın bütünü 101.52 x 27.21 metre ebatlarında dikdörtgen planlı, doğu-batı doğrultusundaki ana yola paralel şekilde yerleştirilmiştir. Üç bölümden meydana gelmektedir. Orta bölüm yan bölümlere göre daha küçük olup dikine dikdörtgen bir alan halindedir. Burada iki yanda yer alan kesme taştan basık kemerli kapılarla yan bölümlere geçilmektedir. Bu kısımda kesme taş ve tuğla birlikte kullanılmıştır.

Kervansarayın barınma birimlerini oluşturan bu kısımlar büyük dikdörtgen planlıdır. Duvarlarda eşit aralıklarda ocaklar ve nişlerle üst kısımlarda mazgallar bulunmaktadır. Ocakların önünde insanların barınması için sekilerin yer aldığı anlaşılmaktadır. 

Dışa kapalı, payandalarla destelenen, kale görünümündeki kervansarayın üzeri iki yana meyilli kırma çatı ile örtülmüştür.  Yapının yol tarafındaki uzun cephesi eşit aralıklarla sıralanan duvar payandaları ile hareketli bir görünüm kazanmıştır.  

Yapı, her birinde ocağı, baca ve depolama nişleri olan ve her iki uzun kenarı boyunca sıralanmış odacıkların kalıntılarıyla ikiye bölünür. Kervansarayın iç kısmında her iki yanda da duvarlara sıralanmış olan ocaklar yer almaktadır. Duvarda bulunan her ocak arasında içte geniş, dışa doğru daralan mazgal pencereler yer almaktadır ki; bu da kervansarayların karakteristik özellikleridir.

Hicri 1331’de (1912-1913) çatısı yıkılmış ve bir yangınla büyük bir yıkıma uğramıştır. Bu yıkımdan ve yangından sonra büyük çapta zarar gören ve sadece 4 duvarı kalan kervansarayın son yapılan restorasyon çalışmasından sonra, tekrardan ayağa kaldırılmıştır. Yakın zamanda otel yapılmak için onarılan yapı özgünlüğünü büyük ölçüde kaybetmiştir.

Hoşça kalın...

Kaynakça:

-Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler,  Vakıflar Genel MüdürlüğüYayınları,1977

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.