Mehmet ERDAL
1974 Kıbrıs Barış Harekatını yaşım gereği hatırlamıyorum. Fakat "Ayşe tatile çıksın" şifresi yıllarca dilimize dolanmıştır. Zamanın Dış İşleri Bakanı Turan Güneş'in Cenevre Konferansında verdiği bu şifre ile Kıbrıs Barış Harekatı başlamış, Kıbrıs Yunanlılara teslim edilmemişti. Başbakan Ecevit’in Kıbrıs görüşmeleri için gittiği İngiltere ziyareti sırasında, Başbakanlığa vekalet eden merhum Necmettin Erbakan hareket emrini vermiş. Kıbrıs’ın tamamı alınmak istenmiş, fakat harekat yarıda kestirilmiş. Türk liderlerinin vermiş olduğu kararla doğru hamle başlamış, lakin yarıda bırakılmış veya bıraktırılmış.
Turgut Özal bizim çocukluktan gençliğe adım attığımız yıllarda iktidardaydı ve sonrasında Cumhurbaşkanı olmuştu. Bazı icraatlarını ayrıntılı olarak hatırlayamasakta, zihnimize kazınan cümleleri olmuştu. Cumhurbaşkanı Özal; “Kars’ta bir tatbikat yapsak yanlışlıkla üç beş tane bomba Ermenistan’a düşse ne olur” demişti. Aba altından Ermenistan'a sopa gösteren Özal’ın Irak konusunda ki politikası, yakınları tarafından daha sonra anlatıldı. Irak’ın Kuveyt’e germesinden sonra başlayan Körfez Krizi’nde Özal, Misak-ı Milli sınırlarımız içinde ki, Musul ve Kerkük’e girmeyi teklif ve bu öneriyi beğenmeyen dönemin Genel Kurmay Başkanını değiştirmişti. Doğru düşüncesini, hayata geçirememiş, fakat Türkiye'nin kendi politik manevraları ile dış siyasetimiz kontrol edilir hale gelmişti.
Yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2009 yılında ki Davos Zirvesi'nde ağır abi rolüyle, mahallenin şımarık çocuğana "One Minute" demiş, Türk Milletinin kendi iradesini ortay koymuştu. Zirve sonrası ülkemizde Başbakan Erdoğan'a siyasi görüşü ne olursa olsun, Türkiye'nin onuru için yaptığı dik duruş, tüm kesimler tarafından takdir edilmişti. Bir Türk lideri kendi kararını vermiş, ülkesi adına tavır koymuştu. Bu çıkışı, Erdoğan'a bölgede söz sahibi olma hakkını verdi.
Kısa örnekler verdiğim bu politikaları Türk liderleri belirlemiş ve dış güçlerin esiri olmadan verilmiş kararlardı. Türkiye’nin menfaatleri doğrusunda hamleler atılmaya çalışılmıştı.
Türk liderlerimizin vermiş olduğu doğru kararlara, yine dış mihrakların engellemeleri yüzünden, 1974 harekatı yarım bırakıldı. Kıbrıs'ın tamamı alınmış olsa, Körfez Krizi'nde Misak-i Sınırlarımızdaki Mısır ve Kerkük sınırlarımız içinde olsa, Türkiye’nin kaderi değişirdi. Büyük bir fırsatı kaçıran Türkiye, zaman içinde o bölgeleri kontrol edemeyişinin sıkıntısını çekiyor.
Güney Doğu’daki bir çok yaşanan sıkıntı, Kuzey Irak’ın kontrol edilemeyişinden kaynaklandı. İktidarsız bir iktidarın hüküm sürdüğü Irak topraklarından gelen teröristler Türkiye’yi 30 yıldır uğraştırıyor. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Musul, Kerkük ve Erbil’le bağlantımız bir türlü istenilen seviyeye gelmedi veya getirilmek istenmedi.
Orta Asya’da ki Türk Cumhuriyetleri, Irak ve Suriye’de ki Türkmenlerle ortak hareket etmemiz engellendi. Türk İslâm Birliği’nin kurulamayışı ortak hareket alanımızı daralttı. Adriyatik Denizi’nden Çin’e kadar uzanan Türkler’in bir olup kuracağı Türk Birliği, hem İslâm dünyasındaki, hem de Türk Müslüman Devletleri’nin problemlerini kendiliğinden çözümünü sağlayacaktı.
Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, dış mihraklar boş durmuyor. Türkiye sokaklarını savaş alanına döndüren provokatörler, Diyarbakır – Bingöl karayolunu kontrol etmeye çalışıyor, karakolumuzdan bayrağımızı indirme cüretini gösteriyor (bu konudaki görüşümü Çarşamba günkü yazımda belirtmiştim). Şimdi durmak bilmeyen dış güçler, Türkiye’nin kaderini belirleyecek Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülkemizi yeniden karıştırma eylemlerine girmiş bulunuyor. Musul’u ele geçiren IŞİD güçleri Türk Konsolosluğunu basarak, oradaki güvenlik güçlerimizi ve konsolosluk çalışanlarını rehin aldılar. (Dün öğle saatlerinde salıverildi bilgisini aldık)
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin Suriye ile savaşmaya zorlayan güçler, şimdi Türkiye’nin Irak’a girmesi için ellerinden gelen çabayı göstermekte. Irak'a girmek Mehmetçik için kolay bir lokma olabilir. Ya geçtiğimiz yıl dış mihrakların istediği gibi Suriye’ye girseydik. Türkiye'nin siyasi ve ekonomik konjonktürü ne olurdu.
Girmek gerekiyorsa, dış mihrakların kışkırtması ile değil, Türk Devleti'nin al-i menfaatleri doğrultusunda girilir veya girilmez. Bu tahlili iyi yapmak gerekir.
Zamanlamanın doğruluğu veya yanlışlığı istihbarat teşkilatımız ve güvenlik güçlerimiz tarafından iyi irdelenecektir. Fakat Türkiye başkalarının istemiyle hareket etmeyip, kendi çıkarları doğrultusunda hamle yapmalı veya yapmamalı.
Kumarı oynayan değil, oynatan kazanır.
Türk İslâm birlikteliğinin olmasını arzulayan tüm dostlara, selam ve dua ile.
Hoşçakalın.