Frank, özgürlüğüne kavuşmuş köle demektir. Bu milletin ülkesi ise Fransa’dır. Burası bir dönem hürriyetin beşiği olarak nitelenirdi fakat şu sıralar trajikomik bir şekilde adeta cehaletin beşiği olmuştur. Daha önce “Ermeni soykırımını” tanıyan Fransa, şimdide soykırım iddialarının inkarına ilişkin yasayı kabul etti. Böylelikle Fransa Meclisi ve Cumhurbaşkanı Sarkozy kendilerini hüküm verici bir mevkiye oturttu. Peki bir şahıs ve bir meclis bilmediği bir konuda hüküm verebilir mi? Verirse bu hakkı nereden almış olur?. Bu ahlaki midir? İnsani midir? Vicdani midir?
Sarkozy'e göre Türkiye 1915 yılında ermenileri soykırıma tabi tutmuştur. Oysa ki bu konuda şimdilik bir mutakabattan bahsedilmesi mümkün değildir. Tarihçiler meseleyi tetkik etmeye devam ediyorlar. Ve ekseriyet itibariyle bir soykırımdan bahsedilemeyeceği yönünde çok miktarda bulgu var. Yani Fransa’nın iddiası ispatlanabilmiş değildir. Aldığı kararlara bakıldığında Fransa’nın şüpheleri bir kanıt olarak kabul ettiği görülmektedir. Kendisi de bir hukuçu olan Sarkozy galiba yüz şüphenin bir kanıt etmeyeceği gerçeğini unutmaktadır. Ortada şüphe götürmeyecek bir hakikat varsa oda Fransa’nın kanlı mazisidir. Bize yönelttikleri suçu işleyenler bizatihi kendileridir. Soykırım suçunu irtikap eden Fransa kıvrak bir hamleyle cezayı bize mi ödetmek istemektedir? Ama suçlu (Fransa) eninde sonunda cezasını ödeyecektir.(Umarım cezaları suçlarının cinsinden olur).
Esasında Sarkozy ve Fransız meclisi ciddi bir devlete yakışmaycak türden hareketlere tevessül ederek kendilerini ve devletlerini çok aşağılamışlardır. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere cehalete boyun eğmişlerdir. Nitekim bilmeden ahkam kemek en büyük cahillik ve ahmaklıktır. Ve ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır. (Ama ahmakların çoğaldığı bir dünyada susmak olmuyor).
Fransa çıkarttığı kanunla, güya Türkiye'yi gerçeklerle yüzleşmeye davet ederek, muzaffer ve mağrur bir devlet edasıyla kendini övmektedir. Ama akıllıların eğlencesi olmamak için cahilin övdüğü işten sakınmak gerekmektedir. Lafını bilmeden konuşan kişi açık ve anlaşılır konuşan papağana benzemez mi?
Buraya kadar anlattıklarımız meselenin tarih bilimine müteallik kısmıydı. Kanunun politik yönüne gelince; hemen belirtelim ki her şeyi seçime endeksleyen ve kendisini başarıya ulaştıracak her yolu mübah gören bir Sarkozy var karşımızda. Yani aklı tutkuya tutsak birisinden bahsediyoruz. Bu psikolojiye sahip birisinden makul, reel ve rasyonel bir davranış beklemek beyhudedir.
Sarkozy bu yasayla neyi hedeflemektedir? Kamuoyu Fransa’da ki bu gelişmeleri Sarkozy'nin seçim hamlesi olarak mütalaa etmektedir. Yani yaklaşık 200-300 bin ermenin oyunu almayı hesap eden Sarkozy diaspora ermenilerinin soykırım düşüncesinin uşaklığını yapmaktan son derece memnun görünmektedir. Ama esasında ermeniler falan umurunda değildir. Çünkü çıkan bu yasa en başta Türkiye’de ki ermeni vatandaşlarımızı sıkıntıya sokmuştur.
Öte yandan Sarkozy'nin Türkiye ile de bir hesabı bulunmaktadır. Son dönemde muazzam bir şekilde büyüyen, gelişen, yıldızı parlayan, kendi coğrafyasında ve dünyada çok muteber bir devlet olma yolunda emin adımlara ilerleyen Türkiye onu ürkütmektedir. Yani bu yasayla Türkiye’nin imajını kötülemek ve yükselen Türkiye’yi itibarsızlaştırmak istemektedir. (Şu biline ki! Ne yüksek topuklu ayakkabı giyen aşağılık kompleksli Sarkozy ne de bir başkası, Türkiye’nin yükselişine mani olamayacaktır. Zira zaman dolmuş ok yaydan çıkmıştır).
Diğer bir amacı ise, yasanın çıkış sürecinde Türkiye’den gelecek olan tepkileri oya tahvil edebilmektir. Çünkü Sarkozy Türkiye’de bir öfke patlaması yaşanacağını ve çok ağır eleştirilere hatta hakaretlere maruz kalacağını çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla Türkiye’den sadır olacak tepkiler Sarkozy’nin şahsında Fransızların gururuna ve onuruna dokunacaktır. Böylelikle de Sarkozy kendisine küs olan seçmenlerin oyunu elde etmiş olacaktır. Öte yandan Sarkozy bu kanunla, büyüyen Türkiye’nin ahengini bozmak, enerjisini azaltmak, yeni fitne ve fesat tohumları ekmek düşüncesindedir.
Sarkozy bu yaptıklarıyla kendini çok akıllı bir Napolyon sanmaktadır. Ama yaptığı sadece kurnazlıktır. Kurnazlık akıllılık değildir. Akıllı olsaydı istikbale yönelik bir projeksiyon geliştirirdi. Ama Sarkozy’nin siyaseti sadece şimdiye ve şahsına dönüktür. Neticede kurnaz Sarkozy ateşböceği misali ışığa uçmaktadır! İyi yolculuklar!...