Müminlerin; büyük bir manevi haz ve heyecanla icra ettikleri Berat Kandili’ni bu gece bir kere daha idrak edeceğiz.
İşledikleri hata, kusur ve günahlarını i’tiraf edip, Cenab-ı Hakka tevbe ve istiğfarda bulunan müslümanların ilahi rahmet ve mağfirete nail olup, af edilecekleri umulduğu için bu geceye “BERAT KANDİLİ” (Kurtuluş Gecesi) deniliyor.
Bu müstesna gece; çözmekte zorluk çektiğimiz problemlerimizi Yüce Mevlamıza dua ve niyazla arz edeceğimiz mubarek bir gecedir. Bu gece insanın kendi aczini hissedeceği, günahkarların çıkış kapısı, ümidi ve Rabbimize daha çok yaklaşmamızın en uygun zaman dilimidir. Bu gece; her türlü kötülüğü, çirkinliği, ahlak ve edep dışı davranışları terk edip, iyiye, doğruya, güzele, kardeşliğe, hakka, sevgiye, saygıya ve hoşgörüye yöneleceğimiz bir gecedir.
Bu gece; insanlığı karanlıklara sürükleyen cehalet ve atalet zincirlerinin kırılmasına; fert ve cemiyeti sarsan fitne, fesat, ve ayrılıkların ortadan kaldırılmasına vesile ve başlangıç olarak kabul edilmesi gereken bir gece olmalıdır.
Şüphesiz beşer için ideal olan hatasız bir hayat yaşamaktır. Ama bu asla mümkün olmayacak bir durumdur. Nitekim Yüce Dinimiz İslam; her ferdin yanılabileceğini ve günah işleyebileceğini kabul eder. İnsan fıtratı buna müsaittir. Bundan sadece ilahi murakabe altında tutulan peygamberler müstesna tutulmuştur. İslam insanda var olan bu fıtrı yapı sebebiyle onu zulmet içinde ve günah bataklığında kalmaya mahkum etmemiş, çıkış yolu da göstermiş, pişmanlık duyan herkese “tevbe” kapısını ardına kadar açık bırakmıştır. Nitekim hatasını müdrik olan bir kul, günahlarını i’tiraf eden her insan tevbe kapısından içeri girip; günahkar iken bir anda tertemiz bir mü’min olabilir. Tevbe konusunda Allahla kul arasında hiçbir engel ve vasıta da yoktur.
Esasen günahın nev’i ve sayısı, ümitsizlik sebebi olamayacağı gibi, tevbe etmeye de engel değildir. Yüce Mevlamız af konusunda sınır koymadığı gibi; Hz. Peygamber de hadislerinde böyle bir kayıt koymuş değildir. İdrakiyle müşerref olduğumuz bu gece Yüce rabbimize yöneliş ve günahlarımızdan arınmak için eşsiz bir fırsat gecesidir. Bu gece Rabbmizin; “ Ey Mü’minler! Nasuh bir tevbe ile ( bir daha günaha dönmeyecek şekilde) Allaha tevbe ediniz. Umulurki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetine koyar…..” (Tahrim-8) mesajına kulak vererek nasuh bir tevbe ile O’na yönelmek, af ve mağfiretimiz için yalvarıp dua ve niyazda bulunmak, kurtuluşumuza vesile olacaktır.
Bu sebeple; bu geceyi günahlarından arınmak, manen temize çıkmak ve mü’min için ulaşılması gereken yegane hedef olan ilahi rızaya nail olmak için önemli bir fırsat kabul etmeli, geçmişin muhasebesini ve tertemiz bir geleceğin başlangıcı olarak değerlendirmeliyiz.
Bu vesileyle şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz: Yüce Dinimize göre Allaha karşı işlemiş olduğumuz hata, günah ve kusurlar samimi bir tevbe ile affedilmektedir. Ancak insanların ve topyekün cemiyetin hak ve hukukuna terettüp eden cürümlerin, olumsuz söz ve davranışların affı için Allaha tevbe etmek yeterli değildir. Aynı zamanda hak sahiplerinin haklarını ödemek ve helalleşmek de gerekir.
“Hatasız Kul Olmaz” deyişi çerçevesinde ahlaki tavır olarak; başkalarının hatalarını aramak yerine, kendi hatalarımızı görüp onları gidermenin yollarını aramak, diğerlerinin hatalarını bağışlamak ve hoşgörmek, onlara yardımcı olmak temel anlayışımız olmalıdır. Cenab-ı Hakk Sevgili Peygamberimiz (s.a)’in şahsında bizlere şöyle ferman buyuruyor:
“Af yolunu tut. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir.” ( A’raf -199)
-2-
İnsanlık aleminin huzur ve sükuna ermesi; insanların hak ve fazilet ölçülerine içtenlikle riayet etmelerine, iyilik ve güzellikler konusunda birbirlerine karşı yardımlaşma halinde olmalarına bağlıdır. Başkalarının felaketinde kendi saadetlerini arayanlar, farkında olmadan kendi felaketlerini hazırlamış olmaktadırlar. Nitekim Yüce Allah: “İyiliklerde ve takvada birbirinizle yardımlaşın. Günah işlerde ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” (Maide-2) buyurarak bu hakikate dikkatlerimizi çekmektedir.
Ramazan Ayı’nın müjdecisi, Yüce Allahın engin af, mağfiret ve rahmetiyle bezeli, hadiste geçtiği şekliyle duaların reddedilmediği bu müstesna geceyi eşsiz bir fırsat bilelim. Bu gece kendi affımız için yalvarırken, sıkıntı ve ızdırap içinde inleyen kardeşlerimizin de kurtuluşları için dua ve niyazda bulunalım.
Bu duygu ve düşüncelerle gecenin hayırların celbi, şerlerin def’ine ve tüm insanlığın hidayet, kurtuluş ve saadetine, birlik ve beraberliğimizin ikamesine, ümmet-i Muhammed’in de sıhhat-ü selametine vesile olmasını diliyorum.
Geceniz mubarek olsun… Ne mutlu bu gecenin sabahında af ve mağfirete ulaşıp, kurtuluşa erenlere….
Necati Tayyar TAŞ - Bilecik Müftüsü