1983 yılından bu yana, siyasetin içindeyim. Onlarca seçim, onlarca propaganda dönemi gördüm. Her seçimin kendine has özellikleri olduğunu, her seçimin kendine has propaganda tekniklerinin olduğuna şaitlik ettim.
Şimdi; Yeni bir seçimin arefesindeyiz. Hem Cumhurbaşkanı, hem de Milletvekillerini seçeceğiz. Dedim ya, birçok seçim yaşadım, seçim gördüm, belki de ilk kez böylesine bir seçim dönemi yaşayacağım. Geçtiğimiz birkaç gün Bilecik’te dolaştım. Hemen her partili arkadaşımın yanına uğradım, sohbet ettik. Elbette ki sohbetin konusu dönüp dolaşıp seçimlere, dolayısyla Partilerin adaylarına geliyor. Seçimlerin başat partilerin üyelerinin önemli bir kısmının kendi partilerinin adaylarından memnun olmadıklarını tespit ettim. Parti üyelerine; Ya adaylarından bıkkınlık gelmiş, ya geçmişe yaptıkları görevlerde önemli başarıları yakalayamamışlar, ya da parti içerisinde sürtüşmeler yaşamışlar. Öyle ki bazı partililer bana bile nereye oy vermeleri gerektiğini sordular. Cumhurbaşkanlığında Cumhur İttifakı partilerinin mensupları Sayın R. Tayyip Erdoğan’a, Millet İttifakı Partilerinin mensupları da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerini ifade ediyorlar. Fakat sıra milletvekilliğine gelince orada duraksıyorlar.
14 Mayıs tarihinde yapılacak olan seçimlerde, Partilerin Milletvekili adaylarının öncelikle kendi partililerini ikna etmeleri gerekecek gibi. Millet artık yenilik istiyor, değişim istiyor, gençlerin önünün açılmasını istiyor. Kendileri yaşlı olsalar bile, oy verecekleri adayların genç olmasını temenni ediyorlar. Hani haksızda değiller!
Sevgili okurlarım!
14 Mayıs seçimlerinin tarihe, özellikle Bilecik’te “MEMNUNİYETSİZLER SEÇİMİ” olarak geçeceğini düşünüyorum. Elbette ki herkesi, her seçmeni memnun etmek kolay değildir. Fakat Siyasi Partilerin de seçmenin sesine biraz kulak vermeleri, seçmenleri, özellikle aday belirlemede parti üyelerinin sesine kulak vermeleri gerektiğine inanıyorum. Ben adayı belirledim, tıpış tıpış gelip oy vereceksinin dönemleri kapanıyor artık. Kendi partisinin adayı da olsa, bazı seçmenler başka yönlere, başka partilere yön çevirebiliyorlar. Bu seçimlerde biraz olsun baş göstermeye başlayan bu durum, bundan sonraki seçimlerde daha çok yaşanacaktır. Çünkü “Z” kuşağı dediğimiz kitle, kendileri gibi genç, vizyon sahibi, kendilerine hitap edebilecek adayları görmek istiyorlar. 20 yıldır, 30 yıldır her seçimde karşılarına “ADAY” olarak çıkanları hem tanımıyorlar, hem de bu adayların gençlerin önlerini tıkadığına inandıkları için onlara oy vermek istemiyorlar.
14 Mayıs seçimlerinde “MEMNUNİYETSİZ SEÇMENLER” yüzünden Bağımsız Milletvekili adayları, kendilerinin bir tahmin ettiklerinden daha çok oy alma ihtimalleri var. Kendi partisinin adayından memnun olmayanlar, bir başka partiye oy vermektense, Bağımsız adaylara oy vermeyi tercih edebilirler.
Yukarıda da belirtiğim gibi, Siyasi Partilerin Milletvekili adayları, 14 Mayıs seçimlerinde öncelikle kendi parti üyelerini ikna etmeleri, onların gönlünü yapmaları gerekeceğini bilirlerse, kendileri açısından iyi olur. Ben söyliyeyim de, gerisi adaylara kalsın artık.
Hoşça ve Dostça Kalınız.