MİLLİ RUH VE VATAN

Ertuğrul Torunu
Yakın bir tarihte ilkokul öğretmeni olarak görev yapan bir arkadaşım sınıfında yaşadığı bir olayı aktardı. Sınıfta, vatan sevgisini anlatmak için Çanakkale Savaşı, orada yaşanan kahramanlıkları anlattığında Türk öğrencilerin tamamının duygulandığını, gözlerinin yaşardığını buna karşın ülkemizde sığınmacı olarak bulunan öğrencilerin bundan hiç etkilenmediklerini, duygularında herhangi bir olumlu değişiklik olmadığını belirtti. Zaten bunu bilmek için dahi olmaya gerek yok. Eğer onların valilerinde vatan sevgisi olması gereken şekilde olsaydı topraklarının, devletlerinin bir operasyon sahası haline gelmesine müsaade etmezlerdi. O nedenle Türk Milleti tarihinde hiçbir zaman sığınmacı olmamıştır. Vatan sevgisi ve milli ruh hakkında 20 yüzyıl liderlerinin fikri temelini oluşturan Fransız sosyal bilimcinin eserinden birkaç sayfayı özetle aktarmakta fayda mütalaa etmekteyiz. Gustave Le Bon’un “Dün ve Yarın” isimli kitabının 43-47 sayfalarında yer alan Milli Ruh ve Vatan Fikri: 
Bir ulusun ruhu, kaderinin yöneticisi ve hakimidir. Bu ruhu yaratmak için yüzyıllar gereklidir; kaybetmek içinse bazen birkaç yıl yeterlidir. 
Bir kitlenin kolektif ruhu, bir ulusun kolektif ruhundan çok farklıdır. Birincisi geçici, ikincisi süreklidir. 
Günümüzün büyük milletleri, ortak bir hayatın, çıkarların, inançların ve duyguların uzun bir geçmişinin ruhlarını birleştirdiği çeşitli ırkların karışımıdır. 
Uygarı ilkelden ayıran, medeninin atalarından gelen ruhsal üstünlüğüdür. 
Irk üzerine ulusların dengesinin kurulduğu temel taşıdır. O, milletin hayatında en fazla sağlam (istikrarlı) olan şeyini oluşturur. Devamlı karışmalar ırkı bozabileceğinden yabancıların etkisi pek tehlikelidir. Bu tür karışmalar, Roma’nın büyüklüğünü yıktı. Roma ruhunu kaybederek gücünü yitirdi. 
Ulusal gelenekler (ananeler) ulusların ruhunun başlıca bağlayıcı (sabitleştirici) unsurlarını oluşturur. Onlar olmasaydı her nesil, gidişatına yön vermek için her defasında yeniden rehberler aramaya mecbur olurdu. 
Büyük bir ulusal tehlikenin etkisi altında ölümlü kişisel ruhun, ölümsüz olan ulus ruhunda erimesi bir milletin zihinsel birliğini büyük ölçüde takviye eder. 
Bir ulusta ırkın çıkarları bireysel korunma içgüdüsünün yerini aldığı zaman kendine saldıranlara karşı bir ulusun direncini sonsuz kılar. Bu ulus yok edilebilir fakat boyun eğdirilimez. 
Vatanseverlik bir ulusun ruhunun en güçlü belirtisidir. O, kolektif bir korunma içgüdüsünü temsil eder ki, milli tehlike durumunda derhal bireysel korunma içgüdüsünün yerine geçer.
Barış zamanında vatan, belli belirsiz soyut bir kavram olarak kalır. Onun gücü ancak tehdit altında belirir. O zaman kendisini çevreleyen mistik perde kalkar ve milletin gidişatını değiştirecek derecede kuvvetli bir gerçek, hakiki bir varlık olur. 
Vatan yalnız üzerinde yaşadığımız topraktan ibaret olmayıp, bizlerde yaşamaya devam ve kaderimizi tayin etmeye yardım eden atalarımızın ruhlarından da oluşmuştur. 
Vatanı savunmak, bir ulus için aynı zamanda geçmişini, bu günün ve geleceğini savunmaktır.
Vatan sevgisi, bütün kıymetini mistik nitelik kazanarak elde eder. Akılla vatansever olan kimse çok az vatansever olur.
Kendisinde mistik vatan fikri zayıflayan bir ulus, yıkılma çizgisinin bütün aşamalarından geçmeye vakit bulamadan dünya üzerinden silinir. 
Savaşlar bir milli ruhu güçlendirmenin en sağlam araçları, en emin etkenleridir.
ABD endüstriyel ve ticari gücün en uç noktasına varmıştı. Fakat milli ruhları henüz pek sağlam değildi. Savaş onu kesin şekilde perçinleyecektir. 
Amerika’daki Almanların gizli komploları bir ulus için yabancı ulusları birleştirip eritmekteki güçlüğü ispat etti. Yaşayanlar dillerini, geleneklerini ve çıkarlarını eritip kaynaştırsalar bile, canlılara rehberlik eden ölüler bu kaynaşmaya, bu uyuşmaya asi ve karşıt kalırlar. İklim (enlem) değiştirmekle ırk değiştirilemez. 
Irkların ruhunun geçilemeyen sınırları vardır.
Vatan ancak atasal niteliklerle ile iyi savunulur. İngiltere’ye çok iyi silahlanmış bir orduyu iki yılda oluşturmak için ustalıklı bir organizasyon yeterliydi. Fakat kararsız gönüllüleri korkusuz kıdemli askerlere çevirebilen dayanıklılık ve yiğitlik niteliklerini bu orduya aşılamak için ırkın etkileri gerekliydi. Birlikler ve toplar birkaç ayda bulunabilir. Ama bunları kullanan adamların yüreklerini yapmak için asırlar gereklidir. 
Savaş bir ulusun zayıflıklarını da erdemlerini de ortaya çıkarır. 
Savaş sırasında gösterilen niteliklerin bir kısmını barış esnasında da koruyabilselerdi savaş, bazı ulusları tarihlerinin gelecekteki gelişmesini değiştirecek kadar değişmeye uğratırdı. 
Ulusların arasındaki kinlerin yol açtığı savaşlar ertelenebilir, fakat bunlardan tamamen kaçınmak olası değildir. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Sakarya Gazetesi Haberleri