Bilecik’teki ilân panolarında iri ve büyük harflerle bir cümle… Cümlenin altında söyleyenin adı ve soyadı… Bununla yetinilmemiş, resmi de konmuş… Hattâ mevkisi de yazılmış: “Bilecik Belediye Başkanı”
Cümle uzaktan bile okunuyor:
“81 İLİN EN İYİ SUYU ÇEŞMELERİNİZDEN AKIYOR” Her halde “MUSLUKLARINIZDAN” denmek isteniyor…
Hava sıcak… Son yılların en yüksek sıcakları imiş… Öğle vakti… Az sonra eve varacaksınız, “81 ilin en iyi suyu”nu afiyetle içeceksiniz… Banyonuzu da yaparsınız… Oh, dünya varmış… Gel keyfim gel… Su gibi aziz nimet mi var!.. Şükürler olsun.
Eve varıyorsunuz, musluğa uzanıyorsunuz… Şırıl şırıl akan “en iyi suyun” sesini duyacaksınız; ne mutlu size… Su sesi, bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmış eskiden... O da ne? Musluktan su sesi yerine yılan tıslaması gibi bir ses geliyor… Arkasından lakır lukur… Sonra lakur lukur da kesiliyor, tıs da…
Hay Allah!.. Afişin cazibesine kapılıp hayallere dalmışım… Sular bizim mahallede gündüzleri kesik… Yaz geldi ya… Bilecik belediye başkanının kim olduğunu hatırlatan “günaydın sevgili hemşehrilerim” anonsundan, yarım veya bir saat sonra kesiliyor; yatsıya kadar… Geç saatlere kadar gelmediği de oluyor…
İki aydır Hürriyet Mahallesi’nde gündüzleri su yok… Bazen, med cezir gibi geliyor, gidiyor… Suyla ilgili, uzun süreli hiçbir işe kalkışamıyorsunuz gündüzleri… “Su arıza servisi”ne telefon edip “ne olacak bu mahallenin hali?” diye soranlar sebebini öğreniyor: Yaz gelmiş ya… Tabiî ki sular azalıyormuş ya… Haliyle yüksekteki evlere deponun basıncı yetmiyormuş… Geçen sene de yaz boyu, “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasın(n)lar” türküsünü dinlemiştik… Sebebi anladık; çözüm? Bu soru üzerine görevliler şunlar şunlar yapılabilir diye size sayıp döküyorlar… Sanki biz yapacağız… Onlara vazife değil…
Her sabah saat sekizde “sevgili hemşehrilerine” belediye başkanının “günaydın” mesajı okunur… Arkasından başkanın adı ve soyadı söylenir ve onun “Bilecik Belediye Başkanı” olduğu belirtilir. Yani her gün belediye başkanının kim olduğunu bütün Bilecik yeniden öğrenir… Her sabah mesai başlarken ilk iş budur. Hattâ kendisi makamına geç de gelse, hattâ yerine biri vekâlet de etse…
Sabah günaydın anonsu aksatılmaz… Afişler ve broşürler akıl edilir… Resimler unutulmaz… Ama koskoca mahallenin iki ay gündüzleri susuz kaldığını kimse fark etmez… Hem de iki yıldır… Geçen sene yazın yine böyleydi. Ne başkanın, ne meclis üyelerinin, ne görevlilerin umurunda… Söylersiniz, telefon edersiniz duyan olmaz... ‘Geçen sene de kesilmişti; bu sene yaz gelmeden çaresine bakalım’ denmedi… Üstelik geçen sene basın da gündeme getirdiği halde…
Mahallelinin üzüntüsü, suyunun kesilmesinden çok, bu vurdumduymazlıktan… Su gelmezse gelmesin; geceleri geldiğine şükür… İktidar partisi ilgilenmiyor, muhalefet partileri susuyor; hiç olmazsa bir belediye meclisi üyesi, belediye meclisinde bunu sorsun, gündeme getirsin yeter: “Hürriyet Mahallesi’nin suları gündüz niye akmıyor ve bu ne zaman düzeltilecek!..” Bu kadarcık… Öyle haklı olmanın gücüyle bangır bangır değil; şöyle çekingen, mahcup, kekeme bir mırıltıyla sorsun… Sular gelmezse gelmesin, yeter ki bir hak, millet kürsüsünden, seçimle görevlendirdiği biri tarafından aransın…
Böyle düşünerek, geceden plastik kaplara depolanmış su ile elinizi yüzünüzü olsun yıkarken kapının zili çalıyor… Bakıyorsunuz, elinde küçük bir cihazla bir genç… Su saatini okumak için gelmiş… Yeri neresi imiş…
Ne hikmetse her seferinde bir başka görevli gelir… Gösteriyorsunuz saatin yerini… Hemen elinize, gündüzleri mahrum kaldığınız suyun faturasını tutuşturuyor…
Yazılarımı neşretmeden önce, danıştığım dostlarımdan birinden öğrendiğime göre, sular kesilmiş olsa bile musluğu açtınız mı, geçen hava sebebiyle sayaç size su parası yazıyormuş. Demek ki elimize tutuşturulan bu faturanın içinde kullanmadığımız halde ödeyeceğimiz miktar da var. Hava parası… Hem sudan mahrum ol, hem harcamış gibi para öde…
Ne kadar tutmuş ve son ödeme ne zaman; hemen faturaya bakmak istiyorsunuz. Zira ödemeyi geciktirmeye gelmez, suyun kesildiğini görmeyen ve duymayanlar, gecikmeyi hemen tespit ederler. İhmalin cezasını ödetirler adama! Bu düşünceyle faturaya bakmak isterken, fırsat bulamadan, görevli elinize bir kâğıt daha tutuşturuyor… Bu da ne?.. Ceza makbuzu mu yoksa!.. Halbuki faturaları hep zamanında ödersiniz… Hemen bakıyorsunuz… Şükür, ceza makbuzu değilmiş! “Bilecik Belediyesi basın bülteni” imiş… Gürül gürül su akan bir musluk resmi ve yanında büyük harflerle, dikkati hemen çeken bir cümle… Derhal okuyorsunuz:
“81 İLİN EN İYİ SUYU ÇEŞMELERİNİZDEN AKIYOR”