MUALLİM’ E SAYGI

MUZAFFER TEKELİOĞLU

Öncelikle muallimin hangi anlama geldiğini açıklayarak yazıma başlamak istiyorum. Muallim mesleği bilgi öğretmek olan kimse, resmi ya da özel bir eğitim kurumunda, çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimsedir. Bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse olarak açıklanabilir.

2017-2018 eğitim öğretim yılı bazı öğrencilerimiz için bugün başladı. Anasınıfları, anaokulları, birinci sınıfa giden öğrencilerimiz ve beşinci sınıfta okuyacak öğrencilerimiz okullarına ve sınıflarına, öğretmenlerine uyum sağlayabilmeleri için bugünden okula başlıyor. Diğer öğrencilerimiz ise 18 Eylülde okula başlayacaklar. Öğrencilerimiz kadar, öğretmenlerimiz ve velilerimiz de tatlı bir heyecan içindeler… 

Öğretmenin eski adıyla muallimin eğitim öğretim faaliyetlerinde yeri çok önemlidir. Genç dimağlara iyiyi, doğruyu, güzeli öğretmek gibi yüce bir görevi yerine getiriyorlar. Yazımın başlığını muallim koydum. Aslında öğretmen yerine muallim daha hoş geliyor kulağa… Bilgiyi öğreten, güzel şeyleri kavratan ve herkesin gıpta ile baktığı bir meslek…Peygamber Efendimiz bile muallim olarak gönderildiğini ifade ediyor. “Allah beni, muallim (öğretici, bildirici) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.” 

Asr-ı saadet döneminde geçen bir olayı nakletmek istiyorum. Medineli yeni Müslümanlar, bir mektup yazarak İslâm’ı öğrenmek için Rasûlullâh -Sallâllâhu aleyhi ve Sellem-’den kendilerine Kur’ân-ı Kerîm okuyacak, İslâm’ı anlatacak ve namaz kıldıracak bir muallim göndermesini talep ettiler. Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- da Mus’ab -radıyallâhu anh-’ı gönderdi.Peygamber Efendimizinden sonra ikinci muallim görevi Mus’ab (r.a) verilmiştir. Bizler ise Peygamber Efendimizin öğreticilik ve eğiticilik vazifesini günümüzde devam ettiriyoruz. Bizlere çok büyük görevler düşmektedir. Çocuklarımızı değerlerle bezenmiş, kardeşlik ve barışı pekiştirecek, saygı ve sevgiyi güçlendirecek, adalet ve yardımseverliği ön planda tutacak şekilde yetiştirmemiz gerekiyor. Vatan sevgisi, bayrak aşkı ile yoğrulmuş gençleri yetiştirmek vazgeçilmez tutkumuz olmalıdır.

Pazar günü Söğüt’te anma törenlerinde yâd ettiğimiz Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi’ye nasihati ile yazımı tamamlamak istiyorum. Kendisinden önce hocası Şeyh Edebalı’ya değer verdiğini açıklıyor.

Bak oğul!

Beni kır, Şeyh Edebalı’yı kırma.

O, bizim boynumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gel ona gelme... Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim; ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz. Baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil, şenceğiz içindir. Bu dediklerimi vasiyetim say!

Bizler de Peygamber Efendimize hakiki anlamda ümmet, Şeyh Edebalı’ya evlat olmak istiyorsak muallimlik vazifemizi en güzel şekilde yerine getirmeliyiz.

2017-2018 Eğitim- Öğretim yılında tüm eğitim camiasına başarılar diliyorum. Allah yardımcımız olsun.