Onbir ayın Sultanı olan Ramazan; oruç, Kur’an ve mağfiret ayıdır. Bu müstesna aya anlam veren oruç ibadeti ve Kur’an-ı kerimin bu ayda nazil olmaya başlamış olmasıdır. Oruç, Yüce Mevlamızın: “Benim içindir, ecrini ancak Ben veririm.” (Buharî-Savm 2) buyurarak yücelttiği bir ibadettir.
Cenab-ı Hakk; “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız-bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır."(Bakara: 2/183-184) fermanıyla da orucun müslümanlar üzerine farz bir ibadet olduğunu beyan etmiştir.
Âyette geçen "sakınmanız için, sakınasınız diye" ifadesi oruç ibadetinin hikmetine ışık tutmaktadır. Dinde sakınmak (takvâ, ittika) günahlarla ilgili bir sakınmadır, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Oruç ibadetinin ferdin iradesini güçlendirmesi ve onu günahlardan uzaklaştırması yanında, maddî imkânları yerinde olanları yoksulların, mahrumların halleriyle hallendirmek gibi bir fonksiyonu da vardır. Yeme, içme ve sâir arzularını istedikleri gibi tatmin edebilenler, bundan mahrum olanların durumlarını ancak, aynı şartları yaşayarak anlayabilirler ve ancak bu yoldan onlara yardımcı olma konusunda daha duyarlı ve aktif hale gelebilirler.
Orucun diğer ibadetler arasında çok özel bir yeri vardır. Çünkü bütün ibadetler dışardan bakanların görebileceği vücut âzalarına ait bir takım davranışlardan ibaret iken; oruç görünen organların hareketi olmaksızın gerçekleşir. Oruç ihsan duygusuna, yani Allah’ı görüyormuşçasına O’na ibadet etmeye en yakın olan ibadettir.
Cenab-ı Hakk salih amel işleyenlere birden ona, ondan yedi yüze kadar karşılık vereceğini ferman buyurmaktadır. Ancak sabredenler için bu mükafat hesapsız olacaktır. “Oruç sabrın yarısıdır” hadisine göre, oruç aynı zamanda bir sabır eylemi olduğundan mükâfâtı da sınırsız olacaktır.
Oruç sadece yeme içmeyi ve orucu bozacak fiil ve davranışları terk etmekten ibaret değildir. Şüphesiz orucun insan iradesini eğiten, nefsi frenleyen, düşünceyi terbiye eden ve nihayet Rabbimizin hadisi kudsisindeki müjdeye mazhar bir oruç olabilmesi ve kişiyi “Nefs-i Mutmainne” ye eriştirerek cennetle taltif edilebilmesi için göz, kulak, dil, el ve ayak ta oruç tutmalı, haram ve yasaklardan kaçınmalıdır.
Hz. Peygamber (S.A.V.); “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: 'Ben oruçluyum' desin.
“Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.”
“Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam 163) buyurmak suretiyle orucun nefsin gayri meşru arzu ve isteklerine karşı bir kalkan olduğunu dile getirmiş ve oruçlunun elde edeceği mükafatı ifade etmiştir Oruç, bilenler için gerçekten bir kalkandır Şuurlu ve ruhuna uygun olarak tutulan oruç, kişiyi kötülüklere karşı muhafaza eder.
Çünkü oruçlu olan mümin asla kavgalara ve kötü sözlere açık değildir Onun sadece midesi değil aynı zamanda dili, eli, gönlü bütün uzuvları dünyada bu tür çirkinliklere karşı iftarı olmayan bir oruçtadır Evet kısa vadede onun dilinin, iftarı güzel sözdür, gönlünün iftarı güzel duygulardır, elinin iftarı, hayır işlerde kullanmaktır, gözünün iftarı güzelliklere bakarak Yüce Rabbi’nin kudret ve kuvvetini anlamaktır.
Şüphesiz bütün ibadetlerde olduğu gibi oruçta da aslolan niyetteki sadâkat ve takvâdır. İhlasla yapılan az amel, riya, kibir ve kendini beğenme duygusuyla yapılan dağlar kadar amelden daha faziletli sayılmıştır. Feraset sahibi müminler amellerini boşa çıkaracak riyadan uzak durmaya ve amellerini ihlasla yapmaya özen gösterirler.
Oruç tutan kişi Allah Resulü’nün şu müjdesini unutmamalıdır: "Bir kimse inanarak ve mükâfatını umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır"
Ne mutlu orucu hakkıyla tutanlara ve günahları bağışlananlara…