Değerli Okuyucularım.
Sizlerle bu haftaki tarihi yazı dizimizde; bugünlerde şenlik havasında kurtuluşunu kutlayacağımız Söğüt'ümüz hakkında bildiklerimi paylaşacağım.
Söğüt, Marmara Bölgesi’nin doğusunda Bilecik’imizin şirin bir ilçesidir. Kuzeyinde Bilecik merkez, doğusunda Gölpazarı, batısında Bozüyük, güneydoğusunda İnhisar ilçesi ve güneyinde Eskişehir ili ile çevrilidir. Söğüt, Sündiken Dağları’nın güney eteklerinde, güneyden kuzeye doğru eğimli bir arazi üzerinde kurulmuş ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ev sahipliği yapmış bir yerleşmedir.
Söğüt’ün bilinen ilk ismi İtea’ dır. Bizans dönemindeki ismi ise Thebasion veya Sebasion’dur. Söğüt, Emevi Halifesi Harun Reşid döneminde 796 veya 797 yıllarında bir süre Müslümanların hakimiyetine de geçmiştir.
Osmanlı döneminde, Sultanönü sancağının merkeziyken, sonra merkezin Eskişehir'e taşınmasıyla bu sancağa bağlı bucağa dönüşmüştür. 1648 yılında Anadolu vilayeti Bursa sancağının Lefke (Osmaneli) kazasına bağlı bucaktı. Daha sonra Anadolu eyaletine bağlı merkezi Bilecik olan Ertuğrul sancağının sınırlarına katıldı. En son Hüdavengidar vilayetine bağlı Ertuğrul sancağına bağlı kazaydı.
Söğüt, Ertuğrul Gazi’nin medfun bulunduğu, Osman Gazi’nin dünyaya geldiği, altı asır boyunca üç kıtaya hak, adalet dağıtmış cihan imparatorluğunun temelerinin atıldığı kutsal topraklardır. 1231 yılında Thebasion adını taşırken Anadolu Selçukluları zamanında, Ertuğrul Gazi tarafından İznik Rum Beyliği’nden alınan Söğüt, daha sonra dönemin sultanı 1.Alâeddin Keykubat tarafından Domaniç’le birlikte kendisine yurt olarak verilir. 1299’da, Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi’nin Bilecik’i de alarak bağımsızlığını ilan etmesiyle kurulan Osmanlı Beyliği’nin merkezi olur ve bu beyliğin hızla büyümesiyle büyük bir imparatorluğa giden sürecin ilk 36 yılında başkent olarak kalır.
Söğüt, kuruluş toprakları olmasının yanı sıra, bünyesinde değerli şahsiyetleri de bulunduran Osmanlı’nın atası Ertuğrul Gazi’nin türbesinin bulunduğu, Cihan İmparatorluğu Osmanlı’nın asil kurucusu Osman Gazi’nin doğduğu topraklar ve Osmanlı’nın ilk başkentidir. Şeyh Edebali ve beyliği hakkında oğlu Osman Bey'e meşhur öğüdüyle de hatırlayacağımız Ertuğrul Gazi, belki de Söğüt'ü, Söğüt yapan değerlerin en önemlilerindendir. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi’nde; ''Bursa Sancağı'' sıfatıyla nitelendirdiği ve ''Lefke kazası nevahisinde hâkimli, bağlı bahçeli, arı havası, latif bir kasaba olarak da bilinen ve 700 kadar kiremitle örtülü Türk hanelerini havi, müteaddit camili, han ve hamamlı, çarşı ve pazarlı bir yerdedir'' ifadeleriyle Seyahatnamesinde kaleme aldığı şirin bir ilçedir.
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE SÖĞÜT
Milli Mücadele yıllarında Ertuğrul Sancağı’na ( Bilecik ) bağlı bir kaza merkezi olan Söğüt ve çevresi halkı, Anadolu’da Yunan işgalinin başladığı ilk günden itibaren maddi ve manevi bütün gücünü vatanın kurtarılması için seferber etmiştir. 8 -11 Ocak 1921 tarihleri arası 3 gün, 24 Mart - 21 Nisan 1921 tarihleri arasında 13 ay, 25 gün olmak üzere Yunan işgaline maruz kalmıştır.
Bu işgaller sırasında İşgalci kuvvetler tarafından çoluk çocuk, kadın demeden çok sayıda insan katledilmiş, birçok ev yakılmış ve yıkılmıştır. Yunan Başbakanı Venizelos ‘un yedek subayı Sofokles tarafından Ertuğrul Gazi’nin sandukası kaldırılarak ‘’Kalk Koca Türk zelil neslin gelsinde seni kurtarsın’’ nidalarını attığı, kabrinin üzerinde bulunan avizeye hac işareti yaparak Kuran-ı Kerimleri yırtarak ayaklar altına alıp çiğnedikleri ve kurşunladıkları bir yerdir. Bugün türbenin kepenklerindeki delikler bu mezalimin kalıntılarıdır.
Bölge bu yıl 734.’sü gerçekleştirilecek olan Geleneksel Ertuğrul Gazi’yi anma ve Yörük Şenlikleri ile Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerinden gelen on binlerce insana ev sahipliğinin yanında devletin en üst protokolünün bir araya geldiği şölen yeridir.