Üniversitenin kurulmasıyla birlikte Bilecik’te önemli gelişmeler yaşanmaya başladı. Birçok yeni fakülte ve bölüm açıldı. Bu sürecin doğal sonucu olarak değerli akademisyenler ve farklı kültürlerden binlerce öğrenci şehre akın etti. Kent şenlendi. İhtiyaca binaen mebzul miktarda yeni yapı inşa edildi. Birkaç sene içinde şehrin manzarası bambaşka bir hal aldı.
Üniversitenin tertiplediği kongreler, sempozyumlar, paneller şehrin ufkunu açtı, entelektüel çizgisini yükseltti. Her hafta düzenlenen Tarih-Kültür sohbetleriyle ülkemizin en önemli mütefekkirleri ve bilim adamları Bilecik’e gelerek birikimlerini bizimle paylaştılar. Bu münevverler hem şehrimizi tanıdılar hem de tanıttılar ve adeta Bilecik’in gönüllü kültür elçiliğini yaptılar. (Her hafta, dur durak bilmeden, bitmez tükenmez enerjileri ve büyük özverileriyle Tarih-Kültür sohbetlerinin gerçekleşmesini temin eden gizli kahramanlar; Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Refik Arıkan Bey’e ve Müdür Yardımcısı olan Öğretim Görevlisi Ali Rıza Gün Bey’e üniversitemiz ve Bilecik adına sonsuz şükranlarımızı sunarız. Eminim ki tarih ve Bilecik onları hayırla yâd edecektir).
Evet, her şey iyiye doğru gidiyor. Bilecik, üniversite öncülüğünde makûs talihini mağlup etmeye başladı.
Birde son günlerde gündeme düşen üniversitenin adı meselesi kamuoyunun iradesi çerçevesinde halledilebilirse her şey daha güzel olacak. Çünkü isim meselesi dünya kuruldu kurulalı çok mühim. İsim demek kimlik demek, şahsiyet demektir.
Bu süreçte üniversitenin adı konusunda bir kaç seçenek ön plana çıkmakla beraber mecliste “Şeyh Edebalı” ismi önerge olarak sunuldu ve kabul edilmedi.
Üniversitenin adının değişmek üzere olduğunu bir üniversite mensubu olarak ben basından öğrendim. Bir değişiklik yapılacaksa bu işe Bilecik halkını, üniversite personelini ve öğrencileri dahil etmek gerekirdi.
Demokrasi kültürü çerçevesinde isim belirlenmeliydi. Mesela bir web sitesi açılabilir bir hafta on günlük bir zaman diliminde belirlenen isimler oylamaya sunulur ve en çok oyu alan isim için mecliste önerge verilebilirdi. Doğru, şık ve etik olan buydu ama olmadı.
Bununla birlikte benim şahsi kanaatim üniversitenin adının “Osmanlı” olması yönündedir. Bunun nedeni “Şeyh Edebalı” adını beğenmeyişimden değildir. “Edebalı” şehrin en önemli değeridir. Fakat “Osmanlı” adı mazideki bütün değerlerimizi ifade ve ihtiva eden bir isimdir. Yani üst kimliktir.
Osmanlı, tarihte kurduğumuz en önemli devlettir. Kurulduğu yer ise Bilecik’tir. O zaman Bilecik’teki üniversiteye “ Osmanlı” adı çok yakışır.
Hem ülkemizde hem dışarıda “Osmanlı” adının üniversiteye ve şehre muazzam katkısı olur. Çok kısa zamanda tanınır. Bu isim üniversitemizi muteber, mutemet bir hale getirir.
Mevcut üniversiteler içinde Osmanlı adını taşıyan bir üniversite yokken, Osmanlı’nın kuruluş mekânı tartışmalarıyla ortaya çıkan rakiplerinize veya başka bir üniversiteye bu ismi kaptırmadan “Osmanlı” adını üniversitemize tescillemek gerekir.
İsimden menfaat devşirmeyi falan bir kenara bırakın, tarihin en haşmetli devletinin adını, kadirşinasça bu üniversiteye vermek boynumuzun borcu değil midir?
Âlicenap vefamızı gösterme zamanı gelmedi mi hala?