Bir romanda okumuştum… Bir meselede fikri sorulan biri, “Hiçbir zaman benim bir fikrim olmaz. Fikirlerimi karşımdakinin fikirlerini düzeltirken bulurum” diyordu. Bu söz, bugünkü insanımızın en büyük eksiğini belirten bir ifade olarak dikkatimi çekti. İnsanımız fikir sahibi değildir, fikir sahibi olmayınca da REY SAHİBİ değildir.
Bir toplantı olur. Karar almak için kimseden fikir çıkmaz. Herkes ilk görüşü başkasından bekler. Her nasılsa bir fikir ortaya çıkarsa, mizaca göre itiraz edenlerin ve kabul edenlerin didişmesinden sonra iyi kötü bir karar ortaya çıkar. Bu zaaftan istifade derneklerde, hele partilerde, nasıl yönlendirmeler yapıldığını sanırım bilmeyen yoktur. Genel başkanlar, bu sayede yıllarca başta kalır. Çoğu toplantıların meşhur cümlesi “topluğun kararına iştirak ederim”dir. Alınan karara iştirak etmemek mümkün mü ki, “iştirak ederim” diye belirtme ihtiyacı duyuluyor? Karardan sonra tabiî ki kabul edeceksin, söylemeye lüzum var mı? Önceden söylemek abes… Herkes fikir söylemez, “karara katılırım” derse, karar verilebilir mi?
Fikirsizliğimiz o haldedir ki, lokanta da yemek seçiminde bile rey sahibi değilizdir. Yemeği ilk söyleyenden sonra, “bana da aynı” sözünü çok duymuşuzdur.
Eğer söylenenlerden sorumlu olunmayacaksa ve söylediklerini yapma imkânı elde değilse bakın o zaman iş değişir. Haydi bakalım, sen yap da görelim, denmeyecekse, mangalda kül bırakılmaz… Kahvede veya benzer yerlerdeki konuşmalar bunun en güzel örneğidir. O zaman herkes her konuda fikir beyan eder. Memleketi kurtarır… Memleketi kurtaracak tek kişidir her konuşan. “Ben olsam…” diye başlayan nutukları az mı dinledik… Demek ki, fikir beyan edilemeyişin temelinde kendimize güvensizlik ve yetersizliğimiz sebebiyle sorumluluktan kaçış varmış.
Yavuz Sultan Selim kaçan düşmanı Malazgirt´te yakaladığı zaman, kurmaylarını toplar ve ne yapalım diye sorar. Hepsi şimdi ordunun yorgun olduğunu, bu akşam dinlenip yarın saldırılmasının uygun olacağını söylerken yalnız bir paşa, “Düşmana beklemediği zamanda hücum etmek, harbi kazanma imkânı sağlar. Düşman da bizim dinleneceğimizi ve yarına hücumu bırakacağımızı düşünür. En müsait zaman şu andır. Hemen hücum edelim” der. Bunun üzerine Yavuz meşhur sözünü söyler: “İŞTE ARANIZDA YEGÂNE REY SAHİBİ ADAM!” O paşa vefat ettiği zaman Yavuz ağlar.
Eğitimimiz rey sahibi yerine sorumluluktan kaçan tipler yetiştiriyor. Böyle tipler yetiştirdiğinin farkında olmadan… Başta eğitim olmak üzere her sahayı düzeltecek “REY SAHİBİ” adam aranıyor…
Bir seçim var önümüzde… Vatandaş olarak bize düşen “İsabet buyurdunuz efendim” demekten başka elinden bir şey gelmeyen şahsiyetsiz kuklalara değil, “REY SAHİBİ” şahsiyetlere oy vermek… Eğer böylesi yok diyorsanız, hiç olmazsa ağlaya ağlaya, bu yolda istidatlı gördüğümüze oy vermek… Samimiysek, Allah ona basiret verir.