Hiç bir şey ilânihâye gizlenemiyor, gizli tutulamıyor. Hakikatin üzeri, ilânihâye örtülemiyor. Günü geliyor, Allah´ın, –vaadi üzere– zalime verdiği mühlet doluyor; hakikat yanardağı, üzerine yığılan pislikleri püskürtüyor. Ve güneş gibi meydan yerine hâkim oluyor.
Çocukluğumuzda “Kızıl Sultan”, “müstebit/diktatör”, “pinti”, “hafiye” ve benzeri hep kötü sıfatlarla öğretilmişti bize II. Abdülhamid Han... Bu telkinler yüzünden ona düşmanlıkta, arkadaşlarım arasında “militan” olanlar vardı. Beğenmediklerine, hor gördüklerine, kızdıklarına “Abdülhamid kafalı” derlerdi. Ben Allah´a şükür, “hemşehrim” Ulu Hakan Sultan Abdülhamid´e yapılan bu iftiraları, memleketimdeki ona sempati sayesinde hiç tasvip etmedim. Bugün, bir asır sonra, Allah´a şükür, onun düşmanları fikir meydanından silindi. Onun “Kızıl Sultan” değil, “Ulu Hakan” olduğu anlaşıldı. İftiralar ve müfteriler yüzüstü sürünüyor…
İngiliz casusu (Lavrens)in oyunlarını bir zamanlar ancak ilgilenen pek az kişi bilirdi... Şimdi onun Araplar´la bizi birbirimize düşüren İngiliz casusu olduğunu bilmeyen yok.
Zamanımızda kirli çamaşırlar çok daha çabuk ortaya çıkıyor… Elkaide´yi, ipliği pazara çıktığı için ortadan kaldırdılar. “İkiz Kuleler” oyununu, yutmadı dünya... DAEŞ´in ne mal olduğu da belirmeye başlıyor… Bugün, –nerede– olursa olsun, bir anket yapılsın… Bu melanet çetesi için, ‘İslâm dünyasının potansiyel bir ürünü müdür, Batı´nın ikiyüzlü bir organizasyonu mudur?´ diye sorulsun… Hiç şüphesiz ikincisini söyleyenler çoğunlukta olacaktır. Demek ki benim bu hususta yazdıklarım, bilinmeyeni bildirmek değil; bilineni ifade etmekmiş:
“(Frankeştayn)ın yeni canavarı: IŞİD (DAEŞ)” (14.12.2015)
“Önce canavarı Ortadoğu´ya belâ ettiler. Sonra onunla mücadele bahanesiyle bütün Batı devletleri Akdeniz´e yığıldı. Bu ne menem kurşun işlemez bir canavar ki, dünyanın iki süper gücü, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, NATO, tek tek Avrupa devletleri, uzaktan Çin ve Japon ve Ortadoğu´dan bazı devletler onunla mücadele ediyor; ama başa çıkamıyorlar. Demek ki, ortada bir danışıklı dövüş var. Sadece ABD´nin attığı bombalar onu yok ederdi. Böyle bütün dünyanın baş edemediği bir güç gerçek olsa, dünyaya hâkim olurdu. (…) DAEŞ bir şamar oğlanı. Doğrudan İslâm´a çatamayanlar, bu yolla hem İslâm dünyasına gözdağı veriyorlar ve İslâm dünyasını suçluyorlar, hem Müslümanları birbirine kırdırıyorlar ve vatanlarından ediyorlar, hem de menfaat devşirirken, İslâm âlemi de suçlu duruma düşürülüyor.” (22.12.2015)
Batı´da bile artık, gerçekler söylenebiliyor:
“Terör örgütleri kurarak, eğiterek, silahlandırarak petrol, doğalgaz ve enerji bölgelerini istikrarsızlaştırarak ve ülkelerin dengesini bozarak kendi kurmuş oldukları terör örgütlerine karşı sözde savaşan milyonlarca sivil insanın ölümüne ve mülteci konumuna düşmesine sebep olan NATO ve Batılı ülkelerin öncelikle kendi ruh sağlıklarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.” (Sahra Wagenknecht; Alman Sol Parti Milletvekili)
Güneş balçıkla sıvanmıyor.
“İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, onlar için hayırlıdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki, günahlarını artırsınlar ve onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Ali İmran Sûresi. 178)