Mis kokulu Ramazan iftariyesi... Özenle ve ihtimamla pişirilen, sabır taşı kesilircesine fırınların önünde aksakallı dedeleri, beli bükülmüş nineleri, iftar sofrasına masumluğunu servis etmek isteyen bebeleri itiş-kakış insan kuyruklarında bekleten iftariyelik... Somunun mayasındandır ama Ramazanda aranan, sorulan, rayihası uzaklardan alınan, uğruna her türlü fedakârlığın seza edildiği iftariyelik... Oruçla hemdem, çatlayan dudaklara merhem olmanın ötesinde, vücuda gıda, organizmaya şifa olur da, madde ve manadan mürekkep şâhaser bedenin manasının, kudret ocağında pişirilerek peygamber diliyle gönüllere ve dimağlara ikram ve ihsan edilen, adına da ‘Hadis’ denilen bir iftariyeliğe ihtiyacı olmaz mı? Olmaz ne kelime, Elbet, olur!.. İşte aynı fırından, üstleri birbirinden güzel susamlarla bezenmiş, aç ruhlarımıza ilaç beş çeşit iftariyelik:
Sohbet Adabı: Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, gizlilikleri araştırmayın, haber koklamayın, birbirinize sırt çevirmeyin, Ey Allah’ın kulları! Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi konuşmasınlar, bu, öbürünü üzer. Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak halkayı genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin. Bir kimse ihtiyacı için dışarı çıkar da sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya herkesten ziyade hak sahibidir. Bir kimsenin, izni alınmadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz. Yollarda oturmayın. Mutlaka oturacaksanız, bâri yola hakkını verin. Yolun hakkı; harama bakmamak, gelip-geçeni rahatsız etmemek, selama karşılık vermektir.
Yemin: Kim yalan yere yemin ederse cehennemdeki yerini hazırlasın. Kim bir şey hususunda yemin eder, sonra da hilafını daha hayırlı görürse, vakit kaybetmeden keffâretini / maddî cezasını vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yapsın. Kim başkasının hakkını, yemin ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacip olmuştur. Yemin, malın sürümünü artırır, kazancın bereketini giderir.
Alışveriş: Satarken, alırken ve borcunu öderken kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet eder. Kimi kıyamet gününün dehşetinden, sıkıntısından Allah’ın kurtarması, hiçbir gölgenin bulunmadığı o günde, Allah’ın arşının gölgesi altında gölgelenmek sevindirecekse, alacağını sonraya bırakarak borçluya nefes aldırsın yahut borcundan bir kısmını indirsin, imkânı varsa bağışlasın. Almak istemediğiniz bir malın fiyatını artırmayınız.
Yardımlaşma: Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu zalimin eline bırakmaz. Her kim kardeşinin bir ihtiyacını görürse Allah da onun bir ihtiyacını yerine getirir. Her kim, bir Müslüman’dan, dünya darlığını giderirse Allah da buna mukabil ondan, kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntı giderir. Her kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter. Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, kıyamet günü Allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir. Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et! Zalime yardım; onu zulümden alıkoymaktır. Küçüklere merhamet, büyüklere saygı göstermeyen bizden değildir.
Sevgi: Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz ve birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Size birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın. Allah yolunda birbirlerini sevenler, arşın gölgesinden başka gölge olmayan o günde, arşın gölgesindedirler. Sevdiklerinizi ölçülü sevin! Çünkü onlar bir gün nefret ettiğiniz kişiler olabilirler Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur. Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah da size karşı cömert olsun. Kişi, sevdiği ile beraberdir.