İnsan Nasıl Yaşamalı? Sordum işte sorumu!... kendime ve size.
İnsan; yolunu, hedefini kendine sorular sorarak bulandır. Ne kadar az sorar, düşünmez isen zarar göreceksindir.
Daha önce de "Gaye-i Hayal" konusuna biraz değinmiştik ya! Konuya anlamlı bir hayat hikayesini paylaşarak devam etmek istiyorum. Ama öncesinde biraz konuşalım. Konu üzerinden en çokta hanımefendiler, genç kız arkadaşlarımızın, daha doğrusu KİŞİNİN hayat görüşünün şekillenmesinde rol model oluşturmayı nasıl belirlemek gerekir ve insan nasıl yaşar? Soruları hakim.
Ben başımıza gelen yanlışların, hataların, hep bilmemekten geçtiğini düşünmüşümdür. Öğrenmek içinde çabalamak gerekiyor. Şartları uygun olması halinde, kimse bilerek hata yapmak istemez.
Yazılarıma geçmişten konular seçiyorum ki, güzel olanları tarihten çıkarıp yeniden ele almak, yeniden dillendirme ihtiyacını önemsiyorum. Köşelerimi yazmadan önce ya çevremden duyduğum konu üzerine ya da karşıma çıkan meselelerden etkilenerek konu başlıklarımı seçmeye çalışıyorum. Seçilen konuda bir araştırma sürecinden geçiyorum! Hem kendim araştırırken kazanıyorum hem de öğrendiğim bilgileri bir başkasıyla paylaşabilmenin memnuniyetini yaşatıyor bana, İKİ TARAFLI KAZANÇ!
Bunları size açıklıyorum ki, yazılarım okuyucularımın bakış açılarında biraz şekil alsın. Böylece kendi düşüncemizden, size karşı etkilerini olumlu yönde yansıtabilelim. Konularımın YANSIMASI sizde de olumlu etki uyandırsın ve hayallerinizin tasavvurunu gerçeğe yansıtırken daha iyi yönde şekillensin istemektir, arzumuz...
Rol model kısmından devam edelim. Saymakla bitiremeyeceğimiz örnek alabileceğimiz kahramanlarımız var elbet!
Geçmişten de örnek alarak, bugünü örnek hale getirmeyi hedeflemek. Bu yüzdende kadın sahabeleri ele alarak bu sorulara yanıt bulmaya çalışalım ve beni etkileyen bir hikaye ile devam edelim
***
Hz. Hacer: Hz. İbrahim peygamber ile Hz. Hacer’in hikayesini herkes biliyordur ama yeniden bizim bakış açımızla, etrafa yansımasını dillendirmemiz gereken konulardan...Hikayenin orta noktasından başlıyorum, merak edenler öncesini de okumalılar.
"...Hz. İbrahim, Hacer anamızı Mescid-i Harâm’ın bugün bulunduğu yerin yakınına bırakmış. Yanlarında sadece hurma ve suyun olduğu biliniyor. Sonra İbrahim gitmek üzere Hâcer’i arkasında götürerek bir çöl’e bırakır. Hz. Hacer, "Ey İbrahim, bizi bu vadide bırakıp da nereye gidiyorsun? Burada ne bir insan ne de bir hayat eseri var" diye sorar. İbrahim ona dönüp bakmadı ve Hâcer: "Bizi burada bırakmanı Allah mı sana emretti?" diye sorar. İbrahim’in içi yanar ama cevap verir "Evet, Allah emretti!"der. Bunun üzerine Hâcer :" Öyle ise Allah bize yeter, O bizi bırakmaz!" dedi.
Cevaptaki hassasiyet, şuur, işte Hâcer’i Hâcer yapan bu teslimiyetiydi. En ufak bir tereddüt yok. "Madem Allah’ın emridir başım gözüm üstüne" demek, İslam’ın ve imanın özü olan tam bir teslimiyet ifadesinden başka bir şey değil. Hz. İbrahim oradan ayrılmadan önce onları Allah’a ısmarladı ve onlar için dua etti sonra dönüp gitti. "Artık Hâcer, oğlu ile baş başa kalmıştı. Bir müddet sonra yiyecek ve içecekleri tükendi. İşte o andan sonra yer ve gök o annenin oğlu için çırpınışına, Safa ve Merve tepeleri arasındaki çaresiz koşuşturmasına şahit olmaktadır. Bu çaresizlik içerisinde son defa Merve tepesi üzerine çıktığında çocuğun ağlayışının kesildiğini fark etti. Hacer korktu, oğluna bir şey oldu sandı. Onun tarafına baktığında zemzem kuyusunun yerinde bir melek (Cebrail) gördü. O Melek ayağının topuğuyla yahut kanadıyla yeri kazıyordu. Nihayet su göründü." ve sabrın, teslimiyetin mükafatını alacaklardı. Suyun çıktığı bölgede yeni bir yaşam oluşmaya başladı. Hacer, oğlu İsmail için çöl vadisini adeta geliştiriyordu. Daha sonra Cürhümiler kabilesi suyun olduğunu fark edince oraya gelip konaklamak istediler.
"Cürhümiler oraya gelip, suyun başında İsmail`in annesini buldular. "Senin yanında konaklamamıza izin verir misin?" dediler. Kadın: "Evet!" dedi. Çöl zamanla şehir haline gelecek, genişleyecekti. Beni burada etkileyen Allah’a teslimiyeti sayesinde yeni bir şehrin kurulmasına sebep olan bir kadının izlerinin bulunmasıydı. Evet, Cidde şehrinin oluşmasında Hz. Hacer bir kadının varlığı bulunuyordu. Onun teslimiyeti yeni bir şehrin, oluşmasına sebep olmuştu.
Ardından gelen mucize.. Hz. İsmail kurban edilmekten kurtulur...Son olarak şunları söylemek isterim, dünya görüşüne bu denli malik kadının, bugün nesilden nesile bile hiçbir kontak kuramamasını üzüntü ile karşılıyor, şehir kuranların yansımasının vakti geldi diyorum.
...ve İNSAN; doğruyu arayarak, inanarak hayat görüşünü belirler, doğruyu bulduğu memnuniyetiyle yaşar! Şehir kuranlar gibi mükafatını alır.