Bir haftalık aranın ardından tekrardan merhabalar.
Bu haftaki köşe yazımda Bilecik ve çevresinde söylene gelen Mani örnekleri üzerinde duracağım.
Eminim ki sizlerde bu örnekleri gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.
Elbette ki amacım son derece zengin bir kültürel mirasa sahip olan Bilecik’imizin bu değerlerine sahip çıkılmasına ön ayak olmaktır.
Bildiğiniz üzere bir milletin, millî kimliğini belirleyen kültürel unsurlar bir gelenek dâhilinde yüzyıllardır nesilden nesile taşınmaktadır. Bu gelenek, ‘sözlü’ ve ‘yazılı’ ifade gelenekleridir. Farklı yapı ve özellikte bulunan bu iki gelenekten yazılı gelenek, sözlü geleneğin birikimlerinden faydalanmaktadır. Halk hafızasındaki birçok ürün de bu şifahî anane sayesinde devamlılığını korumuş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Balkanlardan Orta Doğu’ya uzanan Osmanlı coğrafyasında ve Orta Asya’da icra edilen mâniler; biçim ve icra yönünden sağlam bir yapı sergilemeleri, insanların ortak duygularına tercüman olmaları ve bu duyguların tek birimden oluşan yapılarından ötürü halkın hafızasında kolayca yer etmiştir.
Bilecik halkı da dertlerini, özlemlerini, sevgilerini, kimi zaman kıskançlıklarını, söze dökerek dillendirmiş ve ortaya renkli bir kültür çıkmıştır.
Şimdi aslında maninin bir söyleme şekli vardır. Bilecik ve yöresinde Mâni söylemeye “Mâni Atma (=Mâni Yakma)” denmektedir. Bu söyleme âdetinde çok eğlenilir. Karşılıklı maniler yakılır. Yakılan mânilerin çoğu düğün ve kına gecelerinde, Hıdırellez günlerinde, soğuk kış gecelerinde bir araya gelindiğinde, tarla ve bahçe işlerinde, imece usulü çalışmalarda ve köy odalarında karşılıklı atışmalar şeklinde söylenir. Mânilerin konularını sevda, doğa, ayrılık, askerlik, evlilik gibi temalar içerir. Bilecik mânilerini Anadolu’da söylenen diğer mânilerden ayıran en önemli özellik mânilerin kızlı-erkekli karşılıklı atışmalar şeklinde yapılmış olmasıdır.
Hadi Şimdi Güzel şehrimiz Bilecik’te söylenen Manileri tanıyalım. Bakalım bunları daha önce hiç duydunuz mu?
Genellikle gelin alma esnasında söylenen maniler
Masa üstünde bardak
Bu bardak bizim bardak
Şu Bilecik’in kızları
Hem dondurma hem kaymak.
Bizim evin önünde
Uyur uyanamazsın
Atma beni ellere
Götür dayanamazsın.
Ayazmanın selleri
Gülümbe’nin keşirleri
Nede olsa bellidir
Pelitözü’nün kızları.
Altın yüzük var benim
Parmağıma dar benim
Güzellerin içinde
Bozüyüklü yar benim.
Bilecik iki çatal
Ortasından çay akar
Bileciğin kızları
Baygın bakıp, can yakar.
Bahçelerde erikler
Uyanmıyor şerifler (Lakap)
Uyansalar şerifler
Kızı verecek Eğiller (Lakap).
Bilecik mekânımız
Zemzem akar suyumuz
Sevip, sevip ayrılmak
Yoktur bizim huyumuz
Bileciğin dağları
Üzüm yapmaz bağlar
Üzüm yapsa bağları
Evlenir Oğlanları
Bilecik yolunda
Sepeti kolunda
Ben yârimi kaybettim
Bilecik yolunda.
Cevizin dalı kısa
Yârimin adı Musa
Ben bura da duramam
Ya Bilecik ya Bursa!
Çaydanlıkta çayım var
Utanacak neyim var
Gölpazarı içinde
Orta boylu yârim var.
Bozüyük, dedikleri
Şekerdir yedikleri
Hiç aklımdan çıkmıyor
Yârimin dedikleri.
Balı kızı bucak da
Kahve döver ocakta
Getir kahveyi içeyim
Kendirliye gideyim
Bilecik taşı ünlüdür
Güzelleri sürüdür
Benim bir sevdiğim var
Acep Bilecikli midir?
Bilecik’te tuz bitmez
İstasyonda kız bitmez
Bileciğin kızları
Olur, olmaza gitmez.
Bileciğe giderken
Aldım şeker tablası
Sanki varacam gibi
Beğenmiyor ablası.
Bileciğe giderken
İki tane hastane
Yârimin mektubunu
Eylendirme postane
Bilecik demiryolu
Ne yağmur var ne dolu
Sen bakmazsan sevdiğim
Bilecik oğlan dolu.
Bileciğe giderken
Sağ tarafta sanayi
Ben onla dalga geçtim
Anlamadı enayi.
Bakkaldan yumak aldım
Dantel öreyim diye
Karaköy’den yar sevdim
Her gün göreyim diye.
Baka, baka yoruldum
Aka, aka yoruldum
Bilecik’li o kıza
Can evimden vuruldum.
Bilecik ve yöresinde söylenen Mânilerden bazıları ise yöre insanının doğaya ne kadar önem verdiğini anlatır. Doğaya duyulan bu sevdanın özünde genç köy delikanlısının yavuklusuna duyduğu özlem yatmaktadır. Tabiat konularında söylenmiş Bilecik Mânilerinin bazıları da şöyledir:
Siyah üzüm asması
Çetin olur kesmesi
Ne müşkül dert imiş
Esmer yârin küsmesi.
Su gelir aşmak ister
Al yanak yaşmak ister
Şu benim cahil gönlüm
Yâre kavuşmak ister.
Karanfilim saksıda
Bir yâr sevdim Aksu’da
Mevla’m bizi kavuştur
Akşam ile yatsıda.
Vişne yedim tabaktan
Lezzet aldım dudaktan
Ne hayırlı gün imiş
Yâri gördüm uzakta.
Adadan getirirler
Çuval, çuval tuzları
Yine yaşasın yine
Bileciğin kızları.
Kahve piştiği yerde
Pişip taştığı yerde
Güzel çirkin aranmaz
Gönül düştüğü yerde.
Kuyunun kapakları
Çınarın yaprakları
Askerdeki yârimin
Çınlasın kulakları.
Garpız kesdim gan gibi
Yayılır yorgan gibi
Yâri asge yazmışla
Gınalı gurban gibi.
Bununla birlikte hıdrellez de Bilecik ve yöresinde çok önem verilen törenlerden biridir. Yöremizde manav ve muhacirler arasında yapılan bu törenler farklılıklar gösterse de inanış eski Türk adetlerinin bir geleneği şeklinde sürmektedir. Geçmiş yıllarda Bilecik merkezde sabah erken saatlerde genç kızlar toplanıp yediler tepesine ve kırklar tepesine giderek adaklar yaparlarmış. Daha sonra hep birlikte Şeyh Edebali türbesine giderek orada yemekler yenirmiş. Bugün de bu geleneği köy ve mahallerimiz etkili bir şekilde sürdürmektedir.
Yemenimin yeşili
Sil gözümün yaşını
Bana müjdeler olsun
Şimdi buldum eşimi
Yemenim allı morlu
Elimden aldı zorlu
Ben yârimi bilirim
Az buçuk orta boylu.
Yemenimin altı turnalıdır
Kenarı boyalıdır
Dostlara haber verin
Sevdiğim buralıdır.
İstanbul çarşısına
Gün doğar karşısına
İnsan gönül verir mi?
Kapı bir komşusuna
Özellikle kış gecelerinde genç kızların bir araya gelerek bir tepsi veya herhangi bir şey üzerine yüzüklerini koyarak karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri Mâniler de vardır.
Gara, gara geyesin
Gara habarın gesin
Piriş pilav üsdüne
Yârim garabübesin.
Şu dağların kış üzümü
Görsem yârin yüzünü
Yüzü yüzüme değince
Söylerim gizli sözümü.
Şu karşı ki çeşmenin
Tası var kurnası yok
Kırma yârim kalbimi
Yapacak ustası yok.
Saşlara bak saşlara
Okka urganı gibi
Biz yârimle ikimiz
Baçe fidanı gibi.
Gapıdan bakan olan
Sümüü akan olan
İçere giremez
Farzdan gorkan olan
Gölbazarı yolumuz
Horhor akar suyumuz
Sevip, sevip ayrılmak
Yoktur böyle huyumuz.
Bizim tarla dut verir
Yaprağını gıt verir
Yârim şişman ben zayıf
Sarıldıkça dat verir.
Sevda Mânileri:
Evlerinin önünde selvi deilim
Selvinin dallana balı deilim
Düş ardıma götüren sevdim
Valla bekârın, evli deilim.
Denize dalayım mı?
Bir balık alayım mı?
Gelen geçen yolcuya
Ben yârimi sorayım mı?
Ak koyun meler gelir
Dağları deler gelir
Hakikatli yâr olsa
Uykuyu böler gelir.
Ak gülüm uyan da gel
Güllere boyan da gel
Annen izin vermezse
Allah’a dayan da gel.
Barmaımda yüsükle
Yâr senin dakdıkların
Ege annem vemesse
Yazıkdır bakdıkların.
Çemberimin ucuna
Sakız baladır mıyın?
Ellere yâr deyip de
Yâri aladır mıyın?
Kız Hamamı’nda Söylenen Mâniler:
Zinile çevriliyo
Mânile söyleniyo
Benim esger yârim
Kiminle evleniyo.
Zini dolu şekerim
Üstüne bale ekerin
Yârim asgere gitmiş
Yazmayı çeke oturun.
Yeşil ipek bükerim
Yârime mintan dikerim
O yâr benim olmazsa
Diktiğimi sökerim.
Şalvarım va bindallı
Uçguru yandan balı
Sevmiş de alamamış
Verem omuş zavallı.
Bilecik ve yöresinde genç kızların tarlada, bağ ve bahçede topluca bir araya geldiklerinde hoşça vakit geçirmek hem de işin yorgunluğunu üzerlerinden atmak için hep bir ağızdan söyledikleri Mânilere de rastlamak mümkündür.
Mavi taksi geliyor
Dumanı ben olayım
İçindeki şoförün
Bayanı ben olayım.
Şu dağı yanık sandım
Yâri uyanık sandım
Açtım yorganı baktım
Atılmış pamuk sandım.
Beş beş beş barmak
On on on barmak
Olur mu böyle sevmek
Olanlara zor gelir
Beş bin verip gız amak.
Dini Günlerde Söylenen Mâniler:
Türbenin adı, Dursun
Okuyanlar şifa bulsun
İki gözüm de Hüsmen Ağam
Sahur yemeğin afiyet olsun.
Bahşişimi de aldım giderim
Her yerde seni methederim
İki gözüm de Hüsmen Ağam
Bereket versin, giderim.
Elbette ki Bilecik’te söylenen manilerden bir kısmını burada aktarma şansı buldum. Elimizde binin üzerinde mani var. Bu manilerin ortaya çıkarılmasında özellikle Hasan Taşçı’ya hassaten teşekkür ediyorum. Sizlerde Ad ve Soyadınızla burada bildiğiniz manileri paylaşırsanız sevinirim.
Bu haftaki yazımı da Bilecik’ten bir maniyle bitireyim
Dallarda gar gamadı
Yürekde Yâğ gamadı
Çok yazacakdım ama
Mektupda yer gamadı.
Haftaya tekrardan görüşmek dileğiyle…