Bin dokuz yüz ellili yıllarda ilimizin her tarafında tütün ekimi yapılırdı. Bugün ilimizin hiçbir yerinde tütün ekilmiyor. Gerçi ekilsin ve içilsin diyenlerden değilim. Amerikan sigarası piyasamıza hakim oldu. İddialar doğruysa bu sigaralar tütünün verdiği zarar hariç imalat sırasında katılan maddeler yüzünden birçok hastalıklara sebep oluyor. Eskiden yetiştirdiğimiz tütünleri bugün arar haldeyiz. Sadece Bilecik’te değil Türkiye çapında tütün ekimi çok çok azaldı.
Bin dokuz yüz yetmişli yıllarda haşhaş ekimi yasaklandı. Haşhaştan afyon üretilir ilaç sanayiinde kullanılırdı. Yağı tereyağı ile eşdeğerdir. Yemeklerde kullanılır, hastalıklara karşı insan vücudunda direnç gösterir. Amerika zamanın hükümetlerine yaptığı baskılarla ekimini yasaklattı. Şimdilerde ise bol bol ilaç kutularını boşaltıyoruz.
Özelleştirme aşkıyla başlayan satışlardan et balık ve süt endüstrisi kurumu da nasibini aldı. 1990’lı yıllarda satıldı. Bu kurumların hayvancılığımıza çok büyük faydaları vardır. Son yıllarda satıldıklarının zararları görüldü. Bazı bölgelerde et kombinoları tekrar açıldı.
1965’li yıllarda şeker fabrikalarını ithalat yapmadan kendimiz üretiyoruz diye övünürdük. Ham maddesi pancar olan şeker fabrikaları kurulduğu illeri ve yan hammaddeleri ile hayvancılığa büyük faydası olan tarım ürünü 1990’lu yıllardan sonra birçok şeker fabrikası özelleştirildi. Bir kısmı da kapandı. Devletin elinde kalan fabrikalar da şimdi satılığa çıkarılıyor. Şeker fabrikaları azaldıkça mısırdan elde edilen tatlandırıcılar piyasaya hakim olacak. Tatlandırıcıların verdiği zararı ekranlarda bilim adamları anlatıyor. Şeker fabrikaları kapandıkça hayvancılığa darbe vuruluyor. Tatlandırıcıları meydana bırakmakla hastalıklara yol açmış oluyoruz.
Tütünü, haşhaşı, et balık ve süt endüstrisini yok etmekle Türkiye kazançlı mı çıktı? Yoksa zarar mı etti? Bu soruları sorup cevabına göre şeker fabrikalarını satmaya karar versek daha iyi olmaz mı?