Bilecik Belediye Meclisi'nin Şubat ayı olağan toplantılarının ilk birleşimi hareketli anlara sahne oldu.
Meclis gündemine geçilmeden önce söz alan AK Parti ve MHP grupları, Bilecik Belediyesi’nde yaşanan rüşvet operasyonunu gündeme getirerek Belediye Başkanı Semih Şahin’i istifaya davet ettiler. AK Partili Gülcan Namal ile MHP’li Hamdi Salt, Belediye Başkanı Semih Şahin’i hedef tahtasına oturttular.
İlk olarak söz alan AK Partili Gülcan Namal, Bilecik Belediyesi’nde yaşanan rüşvet operasyonunun ilimiz adına bir utanç tablosu olduğunu belirterek, “Defaaten uyarmamıza rağmen iftira ve yalan deyip üstünün örtülmesiyle daha da teşvik edilmiştir.” dedi.
Bilecik halkına çağrıda bulunan Gülcan Namal, “Bu süreçte her kimler mağdur edilmişse dışarıda, kahvehane köşelerinde konuşarak zamanı geçirmeyelim, lütfen gerekli makamlara şikayetlerini yapsınlar, tehditle susturulmalarına izin vermesinler.” diye konuştu.
Gülcan Namal, konuşmasının devamında, şunları kaydetti:
“Milletin oylarıyla her şey çok güzel olacak, şeffaf belediyecilik sloganıyla gelip, milletin aklıyla alay edercesine, belediye binasında suçüstü yapılan olaydan bizim haberimiz yok demek gerçekten büyük acizliktir.
Ayrıca bu duruma yol açanlara, belediye personellerinin biat etmemeleri durumunda da mobing uygulandığı da bir gerçektir.
Yaşanan bu vahim durumun CHP yönetimi tarafından da adeta üstünün örtülmeye çalışılması, ne şiş yansın ne kebap mantığıyla hareket etmesi, yapılan içi boş basın açıklamalarıyla geçiştirilmesi Bilecik halkının aklıyla alay etmektir.
Ayrıca millet ittifakı ortağı İYİ partili başkan yardımcısı ve kürsülerden ahkam kesen iyi parti genel başkanıda üç maymunu oynamaya devam etmektedir.
İnanmakta zorlandığımız diğer bir durumda, belediye binasına emniyet tarafından baskın yapıldığı gece belediye başkanı, yardımcıları hatta ittifak ortağı olanlar neden milletin onlara emanet ettiği makama gelmediler olayları yakından takip etme ihtiyacı hissetmediler.
Bu ne kadar vahim bir durumdur.
Sizlere bir teoriden bahsetmek istiyorum, kırık cam teorisi; Bir binanın çoğu camı kırıksa insanlar diğer camları da kırmaktan çekinmezler ve bunuda suç olarak görmemeye başlarlarmış.
Belediyemizde yaşanan rüşvet, irtikap, kandırma, milleti uyutma ne derseniz deyin camların kırıldığını gösteriyor.
Bu olaya sebep olan başkan Semih Şahin ve diğerleri kimler varsa görevden alınıp hesap verilmeği sürece bu milletin evinin ne camı ne de çatısı kalacaktır.
Tüm bu olaylara sebep olanları acilen istifaya davet ediyoruz.
Saygıdeğer Bilecik halkımızdan önemle bir ricamız var. Lütfen bu süreçte her kimler mağdur edilmişse dışarıda, kahvehane köşelerinde konuşarak zamanı geçirmeyelim, lütfen gerekli makamlara şikayetlerini yapsınlar, tehditle susturulmalarına izin vermesinler.
Bizleri vermiş oldukları oylarıyla bu meclis çatısı altında toplayan kıymetli hemşehrilerimize verilen sözlerimiz yapacak çok işimiz var, bu meclisi ve belediyeyi acilen her türlü şaibelerden temizleyip çalışmalarına devam edebilecek duruma getirilmelidir.
İlimizin düştüğü bu durumdan en kısa sürede kurtulup hizmet bekleyen vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamak için durmadan yorulmadan çalışmaya devam etmek öncelikli görevimizdir.” İfadelerini kullandı.
“SELÇUK ERDAĞI KADAR SUÇLUSUNUZ”
Gülcan Namal’ın ardından söz alan MHP’li Hamdi Salt ise Başkan Semih Şahin başta olmak üzere belediye başkan yardımcıları Melek Mızrak Subaşı ve Ahmet Gürses’i de hedef aldı. Hamdi Salt, konuşmasında, şunları aktardı:
“Bu olayın üzerine siz yaşananlardan haberiniz olmadığını söylediniz, orada olmadığını belirttiniz. Evet siz bu pazarlığın yapıldığı saatlerde binada yoktunuz peki Selçuk Erdağı’nın o saatte belediye binasında ne işi vardı? O saatte belediye binasında olmaması gereken şahıs rüşvet pazarlığı yaparken orada pek çok belediye çalışanı bulunuyordu. Neden kimse bu olayı sorgulamadı? Neden size haber verilmedi? Çünkü siz bu buluşmanın yapılacağını gayet de iyi biliyordunuz Sayın Başkan. Sizin bilginiz dışında bu rüşvet pazarlığı o saatte belediye binasında yapılamazdı. Sizin haberiniz olmadan o binada kuş uçmazken o akşam orada bulunan personelin sizi bilgilendirmediğine inanmamızı beklemeyin bizden…
Olay vuku bulunca emniyetin baskınından haberdar oldunuz ama belediye binasına gelmediniz. Siz olay anında, oraya gelmeliydiniz, eğer rüşvet planı sizden habersiz yapıldı ise rüşveti organize eden şahısla herkesin önünde yüzleşmeliydiniz, hesap sormalıydınız. Bir dava da siz açmalıydınız. Canlı yayın yapan basın mensuplarına oranın amiri, başkanı olarak bir açıklama yapmalıydınız. Kamuoyunu birinci ağızdan aydınlatmalıydınız. Birkaç gün boyunca sessiz kalacağınıza belediye ve tüm şehir üzerine çöken bu lekeyi temizlemek için uğraşmalıydınız.
Malum şahsın yaptığı kirli işlerle ilgili bize gelen bilgileri duyumları meclis toplantılarında zaman zaman gündeme getirdik, sizlerle paylaştık ama siz sözlerimizi kestiniz. “Yok öyle bir şey, mecliste böyle şeyler konuşulmaz.” diyerek mikrofonu kapattırdınız, sesimizi kıstınız. Bizleri dinlemediniz. İstanbul’dan arkadaşınız olan, çok iyi tanıdığınız, çok güvendiğiniz Selçuk Erdağı’nı belediyenin her toplantılarına katarak, belediye başkan yardımcılarınızdan daha yetkili bir hale getirerek aslında bu olayın yaşanmasına izin verdiniz.
Şimdi kendisi bu ahlak dışı olayla gündeme gelince çok şaşırdığınızı ifade ettiniz. Biz de inanın çok şaşırdık Sayın Başkan… Sizlerin, başkan yardımcılarınızın, aynı binada, aynı katta olan bu ahlâk dışı olayların yaşandığı, paraların dolarların senetlerin havada uçuştuğunu görmemelerine duymamalarına çok şaşırdık.
Sayın Melek Hanım; Başkan duymamış görmemiş olabilir diyelim peki siz de mi duymadınız, hiçbir şey görmediniz? Odanızın duvarlarını yıktınız, her yere hâkim olayım şeffaf olayım diye belediye bütçesini kullanarak cemakan yaptırınız ama imar müdürlüğüne gelen dosyalarının bina ruhsatlarının o işle alakası olmayan malum şahsın odasında bulunmasına, müteahhitlerin Selçuk Erdağı'ın odasına girip çıkmasından hiç mi haberdar olmadınız? Haberdar olduysanız hiç mi rahatsızlık duymadınız?
Milliyetçi olduğunu iddia eden arkadaşım Ahmet Bey; Sen de mi görmedin duymadın? Dolarlar, senetler havada uçuşurken sen neredeydin? Bu olaylar karşısında neden sesiniz çıkmadı? Selçuk Erdağ’ın odasına girip çıkanlar, rüşvet istenilen şahıslar senin yanına, partinize gelmediler mi? Sizleri uyarmadılar mı? Senden, partinden yardım istemediler mi? Yoksa altındaki koltuğu makam arabanı düşünerek sen de mi gözlerini kulaklarını kapadın? Bizler tüm bu yaşananlara çok şaşırdık ama sizin tepkisiz kalmanıza, sesinizi çıkarmamanıza inanın hiç şaşırmadık.
Veli Çınar'ın basına verdiği röportajda “Bu olayı CHP yönetimi biliyordu, İyi Partililer biliyordu, Belediye Başkanı biliyordu.” dedi. Bilgileri olup da gerekeni yapmayanlar sizler de Selçuk Erdağ kadar suçlusunuz. Bu ahlâk dışı olayın yaşanmasına göz yuman, sessiz kalan herkes Selçuk Erdağ kadar suçlu. Bu olayda payı olan herkes suçunu kabul edip gereğini şimdiye kadar yapmalıydı. Başkanla beraber Başkan Yardımcıları da soruşturmanın selameti için istifa etmeliydi. Vatandaşların sokakta kahvehanelerde konuştuklarını ben burada söylemek istemiyorum ama eminim sizler de biliyorsunuz. Ne yapmanız gerektiğini de bir o kadar iyi biliyorsunuz. Sizler burada hiçbir şey olmamış gibi otururken sizlere oy veren CHP'li, İyi Parti'li arkadaşlarımız, kardeşlerimiz bizleri görünce bizlerle konuşunca yüzleri kızarıyor. “Ne dersiniz haklısınız.” diyerek başlarını öne eğiyorlar, size oy verdiklerine pişmanlık duyuyorlar. Onlar sizlerden daha çok mahcup ve üzgünler… Bari onlara olan sorumluluğunuzu yerine getirin ve derhal görevlerinizden istifa edin, vicdanları rahatlatın. Buradan CHP İl Yönetiminde bu ahlak dışı olaya tepkisiz kalmayarak istifa eden Başkan Yardımcısı arkadaşları tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, 2019 yılı haziran ayı meclis toplantımızda yaptığım bir konuşma üzerine “Ben yıllarca hocalık yaptım, müteahhitlik yaptım memurluk yaptım ama bir dikili ağacım yok, ben böyle bir adamım.” dediniz. Helalinden çalışarak bir evi, bir arabası olan meclis üyesi arkadaşlarımızı, burada bulunan misafirleri zan altında bırakarak dürüst olduğunuzu ima ettiniz. Ancak bugün bir buçuk milyon değerinde bir malikâneye ve yine ona yakın değerde Mercedes marka binek araca sahipsiniz. Vatandaşlarımız üç sene zarfında bu kadar serveti nasıl edindiğinize şaşırıyorlar. Bizler de çok şaşırıyoruz. Bugüne kadar yüksek perdeden haktan, hukuktan, adaletten ve dürüstlükten bahsederken bugün bütün suçu başkalarına kesip o koltuklarda oturuyor, hiçbir şey olmamış gibi davranıyor olmanızı esefle kınıyoruz. Sizleri vicdanlı ve adil olmaya davet ediyoruz.
Sayın Başkan, 19 Ocak Çarşamba günü saat 19.30’da Bilecik'imizin üzerine ne yazık ki çok büyük bir çığ düştü. Bu çığın altında siz kaldınız, başkan yardımcılarınız kaldı, Bilecik Belediyesi kaldı. Bu çığın altında Cumhuriyet Halk Partisi kaldı, İyi Parti kaldı. Bilecik’imizin böylesine utanç verici bir olayla gündeme gelmesi bizleri ve vatandaşlarımızı derinden sarstı.
Belediyeyle hiçbir alâkası, hukuki hiçbir bağı olmadığı halde belediye binasında makam odası ve sekreteri bulunan, belediyenin her toplantısına katılan, hatta bu toplantılarda söz sahibi olan, Belediye Başkanı’nın bilgisi dahilinde müteahhitlerle, iş adamlarıyla pazarlığa oturan Başkan Danışmanı, Kayı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Erdağı; daha önceden seri numaraları alınmış 200 bin dolar nakit, 130 bin dolar senetle emniyet kuvvetlerince düzenlenen bir operasyonla suç üstü yakalandı.
Sayın Başkan, Bu olayın üzerine siz yaşananlardan haberiniz olmadığını söylediniz, orada olmadığını belirttiniz. Evet siz bu pazarlığın yapıldığı saatlerde binada yoktunuz peki Selçuk Erdağı’nın o saatte belediye binasında ne işi vardı? O saatte belediye binasında olmaması gereken şahıs rüşvet pazarlığı yaparken orada pek çok belediye çalışanı bulunuyordu. Neden kimse bu olayı sorgulamadı? Neden size haber verilmedi? Çünkü siz bu buluşmanın yapılacağını gayet de iyi biliyordunuz Sayın Başkan. Sizin bilginiz dışında bu rüşvet pazarlığı o saatte belediye binasında yapılamazdı. Sizin haberiniz olmadan o binada kuş uçmazken o akşam orada bulunan personelin sizi bilgilendirmediğine inanmamızı beklemeyin bizden…
Sayın Başkan, olay vuku bulunca emniyetin baskınından haberdar oldunuz ama belediye binasına gelmediniz. Siz olay anında, oraya gelmeliydiniz, eğer rüşvet planı sizden habersiz yapıldı ise rüşveti organize eden şahısla herkesin önünde yüzleşmeliydiniz, hesap sormalıydınız. Bir dava da siz açmalıydınız. Canlı yayın yapan basın mensuplarına oranın amiri, başkanı olarak bir açıklama yapmalıydınız. Kamuoyunu birinci ağızdan aydınlatmalıydınız. Birkaç gün boyunca sessiz kalacağınıza belediye ve tüm şehir üzerine çöken bu lekeyi temizlemek için uğraşmalıydınız.
Sayın Başkan, malum şahsın yaptığı kirli işlerle ilgili bize gelen bilgileri duyumları meclis toplantılarında zaman zaman gündeme getirdik, sizlerle paylaştık ama siz sözlerimizi kestiniz. “Yok öyle bir şey, mecliste böyle şeyler konuşulmaz.” diyerek mikrofonu kapattırdınız, sesimizi kıstınız. Bizleri dinlemediniz. İstanbul’dan arkadaşınız olan, çok iyi tanıdığınız, çok güvendiğiniz Selçuk Erdağı’nı belediyenin her toplantılarına katarak, belediye başkan yardımcılarınızdan daha yetkili bir hale getirerek aslında bu olayın yaşanmasına izin verdiniz.
Şimdi kendisi bu ahlak dışı olayla gündeme gelince çok şaşırdığınızı ifade ettiniz. Biz de inanın çok şaşırdık Sayın Başkan… Sizlerin, başkan yardımcılarınızın, aynı binada, aynı katta olan bu ahlâk dışı olayların yaşandığı, paraların dolarların senetlerin havada uçuştuğunu görmemelerine duymamalarına çok şaşırdık.
Sayın Melek Hanım; Başkan duymamış görmemiş olabilir diyelim peki siz de mi duymadınız, hiçbir şey görmediniz? Odanızın duvarlarını yıktınız, her yere hâkim olayım şeffaf olayım diye belediye bütçesini kullanarak cemakan yaptırınız ama imar müdürlüğüne gelen dosyalarının bina ruhsatlarının o işle alakası olmayan malum şahsın odasında bulunmasına, müteahhitlerin Selçuk Erdağı'ın odasına girip çıkmasından hiç mi haberdar olmadınız? Haberdar olduysanız hiç mi rahatsızlık duymadınız?
Milliyetçi olduğunu iddia eden arkadaşım Ahmet Bey; Sen de mi görmedin duymadın? Dolarlar, senetler havada uçuşurken sen neredeydin? Bu olaylar karşısında neden sesiniz çıkmadı? Selçuk Erdağ’ın odasına girip çıkanlar, rüşvet istenilen şahıslar senin yanına, partinize gelmediler mi? Sizleri uyarmadılar mı? Senden, partinden yardım istemediler mi? Yoksa altındaki koltuğu makam arabanı düşünerek sen de mi gözlerini kulaklarını kapadın? Bizler tüm bu yaşananlara çok şaşırdık ama sizin tepkisiz kalmanıza, sesinizi çıkarmamanıza inanın hiç şaşırmadık.
Veli Çınar'ın basına verdiği röportajda “Bu olayı CHP yönetimi biliyordu, İyi Partililer biliyordu, Belediye Başkanı biliyordu.” dedi. Bilgileri olup da gerekeni yapmayanlar sizler de Selçuk Erdağı kadar suçlusunuz. Bu ahlâk dışı olayın yaşanmasına göz yuman, sessiz kalan herkes Selçuk Erdağ kadar suçlu. Bu olayda payı olan herkes suçunu kabul edip gereğini şimdiye kadar yapmalıydı. Başkanla beraber Başkan Yardımcıları da soruşturmanın selameti için istifa etmeliydi. Vatandaşların sokakta kahvehanelerde konuştuklarını ben burada söylemek istemiyorum ama eminim sizler de biliyorsunuz. Ne yapmanız gerektiğini de bir o kadar iyi biliyorsunuz. Sizler burada hiçbir şey olmamış gibi otururken sizlere oy veren CHP'li, İyi Parti'li arkadaşlarımız, kardeşlerimiz bizleri görünce bizlerle konuşunca yüzleri kızarıyor. “Ne dersiniz haklısınız.” diyerek başlarını öne eğiyorlar, size oy verdiklerine pişmanlık duyuyorlar. Onlar sizlerden daha çok mahcup ve üzgünler… Bari onlara olan sorumluluğunuzu yerine getirin ve derhal görevlerinizden istifa edin, vicdanları rahatlatın. Buradan CHP İl Yönetiminde bu ahlak dışı olaya tepkisiz kalmayarak istifa eden Başkan Yardımcısı arkadaşları tebrik ediyorum.”