Son ütücü

MEHMET ERDEM

Geçtiğimiz gün Osmaneli ilçemizde birçok arkadaşımızla, dostumuzla oturup sohbet ettim. Esnafından çiftçisine, İnşaattçısından, işçisine kadar. İnanın sohbet ettiklerim arasında dertli olmayan yok. Bir tarım kenti olan Osmaneli’de özellikle çiftçilerimizin derdi arşı ala’ya çıkmış durumda.

Çiftçilerimizn derdine değinmeden önece sizlere bir misal vermek istiyorum.

Tekstil sanayii’de “SON ÜTÜCÜ” diye bir iş veya meslek vardır. Bir kumaşaın elbise olması için çeşitli evrelerden geçmesi gerekir. Kumaş makineye gelir, kenarlarını bir kişi diker, sonra diğer makineye kolları dikilir, sonra diğer makineye yakası dikilir, oradan ilik açıcılara gider, ondan sonra düğme dikicilere, kumaş elbise haline geldikten sonra, pakete girmeden önce “SON ÜTÜCÜYE” gelir. Son ütücü elbiseyi ütüler ve paketçinin önüne gelir. Tabii burada son kontroller yapılır. Elbisede düğme eksikse, dikiş hatası varsa, kolunun biri uzun diğeri kısaysa, o elbise defolu olarak ayrılır. Elbisede oluşan noksanlık ve eksikliklerin hesabı “SON ÜTÜCÜ”den sorulmaz.

Osmaneli’deki çiftçilerimiz dertlerini anlatırken, son ütücü olayı aklıma geldi. Ne yazık ki ülkemizde her olumsuz olayın hesabı son ütücülerden soruluyor. İlk olarak kumaşı makinede yanlış diken, yanlış ilik açan, eksik düğme dikenin hiç suçu olmuyor, hep suçlu “SON ÜTÜCÜ”

Dün Osmaneli ilçemizden bir kardeşimiz sosyal medya hesabından bir fotoğraf paylaşmış. Osmaneli’de bir markette çektiği fotoğrafta Domates’in fiyatı etikette, 16,95 TL olarak yazıyordu ki; Osmaneli Bölgenin en çok Domates üreten ilçesi. Domatesin üretim merkezinde bu etikete bakınca sizlerde, bende marketi suçlu hale getiriyoruz. Marketler sebze meyve fiyatlarını neden bu kadar arttırıyor diye yakınıyoruz. Ben burada marketleri savunmuyorum, onları kollamıyorum, ama anlatmak istediğim marketler bu zincirin son halkası, yani marketler “SON ÜTÜCÜ”

Osmanelili çiftçi arkadaşım diyor ki; “Mazot çok pahalı, aynı şekilde pahalılıktan dolayı gübreyi ve ilacı zar zor alıyoruz. Ürünlerimizi sulamak için elektrik kullanacaksak vay halimize. Fide fiyatlarının yanına yaklaşılmıyor. Bugün Domates’in fiyatı toptan 4 ila 5 lira arasında gidiyor. İşi bilmeyenler diyor ki; “Çiftçi Çok Para Kazanıyor” oysa biz çok para kazanmıyoruz. Biz ürettiğimiz ürünlerden, emeğimiz, işçiliğimiz bize kalırsa, Allah’a dua edip şükrediyoruz. Hükümetin pahalılığın önüne geçmesi için çiftçiye öncelikle, mazot, gübre, ilaç, elektrik, fide gibi girdilerin maliyetini düşürmesi gerekiyor. Bizler ucuz üretirsek, en son markette de bu ürünler ucuz olur, vatandaşlarımız da Domates’i, Biber’i, Patlıcan’ı ve diğer ürünleri ucuza alma şansı olur. Vatandaşın sebze ve meyveye daha hesaplı bir şekilde ulaşması için, Hükümetin üreticiyi kollaması gerekir. Yoksa biz üreticilerin girdi maliyetleri bu şekilde olmaya devam ederse, Hükümet hangi bakkalı, hangi manavı, hangi marketi denetlerse denetlesin, fiyatlar yinede ucuzlamayacaktır. Çünkü onlar marketler “SON ÜTÜCÜ.” Hükümet pahalılığa ve enflasyona tedbir almak istiyorsa, biz çiftçilerin daha çok ve daha ucuza üretmesini sağlamalıdır. Tedbiri baştan, yani kumaşı ilk makineye koyandan almaya başlamalıdır. İş “SON ÜTÜCÜYE” kalmamalıdır” dedi.

Arkadaşımın anlattıklarına hak verdim de, yinede Hükümetin alması gereken başka başka tedbirler olduğunu da hepimiz biliyoruz. Yeni Hal yasası hala çıkmış değil. Her sokak başına açılan, mahalle bakkalı hüviyetine bürünen “ÜÇ HARFLİLER” konusunda yeni bir yasaya ihtiyaç olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Sözün özüne gelecek olursak; Ülkemizdeki olumsuz birçok konuda, başta ülkeyi yönetenler, onların altındakiler ve en sonund da bizler, her daim suçu kumaşı ilk dikmeye başlayanda değil de, hep “SON ÜTÜCÜ”de arıyoruz. İşte bu yüzden de iki yakamız bir araya gelmiyor.

Ne yapalım, Allah “SON ÜTÜCÜ”lere sabır versin.

Hoşça ve Dostça Kalınız!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.