Şadi ERDAL - Köşe Yazısı
Uzun bir maratonun ardından son viraja girdik. Önümüzdeki pazar günü anayasa değişikliği referandumunda oylarımızı kullanacağız. Sandıktan “evet” te çıksa “hayır” da çıksa Türkiye’de tahmin edemeyeceğimiz hadiselerle karşılaşacağız.
En başta parti lider ve yöneticileriyle başlayacak değişiklik ülke yönetiminde devam edecek. Hayır oyları kazandığında bizim ülkemizde gözleri olan, bizi yönetmeye çalışanlar üzerimize çullanacaklar.
Evet diyenler kazanır, hele birde yüzde 60’lara tırmanarak kazanırsa Türkiye aldığı derin nefesi ohlayarak dışarı verecektir. Bütün millet çıkardığı bu nefesten dış güçler yamyassı olacak. Tayyip Erdoğan güçlenerek çıktığı milletinden aldığı kuvvetli destekle her birinin nefes alacak halleri kalmayacak, canlı cenaze haline gelecekler.
Bize düşmanlık eden ülkelerde yapılan seçim neticelerini görüyoruz. “Seçimi ben kazandım” diye böbürlenen en babayiğit parti yüzde 20-25’i geçemiyor. Hükümeti ikili, üçlü, hatta 5 parti birleşerek kurabiliyorlar. Kendi milletinin desteğini alamayanlar, milletinin yüzde 60’ının desteğini alan lider karşısında eğilip, bükülecekler. Eğer sandıkta hayır çıkarsa aynı duruma biz düşeriz. Hangi durumda olmak isteriz? Elbette eğilip bükülmek istemeyiz.
Ak Parti iktidara geldikten 6-7 yıl sonra İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresi kanununu değiştirdi. Evvelce İl Genel Meclisinin başkanı valiydi. Beş haneli bir köyün bile elektrik, su, yol ve her türlü ihtiyacı için hazırlanan projeler tasdik önce bölgeye, sonra Genel Müdürlüğe ve oradan Bakanlığa giderdi. Siz zannediyor musunuz ki hemen geri dönecek. Bırakın aynı yılı, yıllarca gelmezdi. Köyün birkaç devre muhtarı değişir, o proje yine de gelmezdi. Nihayet yine bir seçimde seçilen muhtar “bizim köyün bir projesi neden gelmiyor?” diyerek arkasına düşer Ankara’ya gider ancak bir tanıdık bulabilirse tozlu raflardan indirtebilirdi.
İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresi kanunu çıkarıldı. İl Genel Meclisi Başkanını kendileri aralarından seçti. Bütçe harcama yetkisi İl Genel Meclisine verildi. Yerinden iş yapma yetkisi tanındı. İl Özel İdaresi yaptığı projeleri bölgeye, Genel Müdürlüğe, Bakanlığa tasdik ettirmeden uygulamaya geçiyor.
O zaman kanun değişikliği çıkarken de bugünün hayırcıları istemeyizcilerdi. Milletin seçtiği İl Genel Meclisi üyelerinin Başkanlığını Valilerden alınmasına “Devleti yok sayıyorsunuz, bu uygulamalar devleti parçalar…” daha neler neler diyerek karşı çıktılar. Bir projeyi, Bölge Genel Müdürlük ve Bakanlık tasdik etmeden çalışma yapılırsa “devletin parası çarçur edilir” dediler.
Aradan kanun çıkalı 7-8 sene oldu. Kazanan kim oldu? Millet oldu. Kısa zamanda hizmet aldı. Şimdi İl Özel İdaresi kanunundan memnun musunuz? diye referanduma gidilse yüzde 99’u memnunuz der. Kalan yüzde 1’ler ise doktorun hastasına “ne isterse yedirin” cinsinden olanlar.
Bu anayasa değişikliği de evet ile neticelendiğinde, birkaç yıl sonra bu değişiklikten memnun musunuz diye bir referanduma gidilse çok büyük çoğunlukta memnunuz denileceğine inanıyorum. Memnun değilim diyen de çıkar. Onlarda doktorun hastasına “ne isterse yedirin” dedikleri olanlar olur.