Felsefeciler insanı konuşan varlık olarak tarif etmektedirler. Allah’ın insana verdiği en önemli nimetlerden biri konuşma ve dil nimetidir. Allah, verdiği her nimet için insana bir kullanım standardı getirdiği gibi, dilin kullanımı için de bir standart getirmiştir. Kur’an’da ve hadislerde mü’min, dilini haramdan koruyan, kullanmasını iyi bilen insan olarak anlatılmıştır. Dil, kullanımına dikkat etmemiz gereken en önemli organımızdır. Eğer onu Allah rızası doğrultusunda ve insanlara faydalı olarak kullanırsak dünyada da, ahirette de bize mutluluğunun yolunu açar. Ahlaki değerlerin anlatıldığı dini kitaplara baktığımızda dil ve dilin sebep olduğu günahlarla ilgili olarak geniş bir bölüm buluruz. Allah Kur’an’da; “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsrâ, 53) buyurarak dili kullanmanın nasıl olması gerektiğini vurgulamıştır. Mü’minun Suresinde de kurtuluşa eren mü’mini gereksiz ve kendisini ilgilendirmeyen işlerden sakınan kişi olarak bizlere anlatmıştır. Fussilet Suresinde Allaha davet edip, ben Müslümanlardanım diyenlerin sözün en güzelini söyleyenler oldukları bildirilmiştir.
Son günlerde yine din alanında yazan ve çizenlerin söylemleri gündem oluşturmakta, bu yazılanlar toplumda ötekileştirmelere ve kamplaşmalara sebebiyet vermektedir. Din adına konuştuğunu yazıp söyleyenler, gıybet, itham, iftira zan sayılabilecek söylem ve davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Bir gün din adına konuşan bir ilim adamı, bir yanlışı eleştirirken daha yanlış algılanabilecek cümleler sarf etmekte, bir başka gün alanı din olmayan bir başka ilim adamı, görevi devretmiş olan Diyanet İşleri Başkanının ilmi yanını diline dolayarak, hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığı insanlar ve onları yetiştiren İlahiyat Fakültesi ile ilgili ahkam kesmektedir. Bunları dini gayretleri sebebi ile dile getirdiklerini ifade ederlerken Kur’an’ın birçok ayetini de ihlal etmektedirler. Allah, Hucurat Suresinin 12. ayetinde zan ile hüküm vermememizi, tecessüs etmememizi, gıybetten sakınmamızı emretmekte iken, yapılan eleştirilerde zan, gıybet, hor görme gibi birçok yanlış içi içe zikredilmektedir. İnsanlara itibarlı oldukları dönemdeki gösterilen saygı ve temennalar, birden eleştirilere, haksız saldırıları dönüşebilmektedir.
İnsanın aklından geçeni güzel bir şekilde ifade etmeye çalışması ahlaki olgunluğunun ürünüdür. Çünkü güzel bir şekilde ortaya konulan söz, fikir, gerek arkadaş, gerek düşman her insanda güzel sonuçlar ortaya çıkarır. Arkadaşlarla yapılan güzel konuşmalar sevginin artmasına, arkadaşlık bağlarının kuvvetlenmesine sebebiyet verir. Düşmanla yapılabilecek güzel konuşma ise, onların kalplerinde bulunan kin, nefreti ve düşmanlık duygularını azaltır. Olgun mü’min, ne konuştuğunu ve ne konuşacağını bilen bir insandır. Mü’minin diline sahip olması, gerekli gereksiz ve düşünmeksizin konuşmaması kişiliğinin geliştiğinin, aklının olgunlaştığının en önemli işaretidir. Gerçek manada İslam’ı anlamış olan kimseyi aklı, güzel ve yerine göre konuşmaya yönlendirir. Bildiği, bilmediği her konuda fikir ortaya koymaktan, her şeyi ben bilirim edaları ile söz sarfetmekten alı koyar. Bu Peygamber (sas)’in tavsiyesine de en uygun olan davranıştır. Nitekim o; bu hususta şöyle buyurmaktadır; “Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun!”
Hepimizin zaman zaman “hay dilim kopaydı da bunu söylemeseydim” dediği zamanlar olmamış mıdır? Yaptığımız ve yanlış anlaşılmış bir konuşmayı, daha sonra düzeltmek için çok terler döktüğümüz zamanlar yok mudur? Atalarımız Kur’an ve Sünnetin ruhuna uygun olarak “söz gümüş ise sükut altındır” diye boşuna söylememişlerdir. Söz olur kavgaya sebebiyet verir. Söz olur düşmanlık tohumları eker. Söz olur Yaratan’ı ve yaratılmışları incitir. Söz olur dostluğu pekiştirir. Söz olur düşmanlığı kaldırır, Söz olur problemler giderir. Bu sebeplerle Allah, güzel ve çirkin sözü Kur’anda şöyle tanımlamaktadır; “Allah'ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve veren hoş bir ağaca benzeterek nasıl örnek verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara örnek gösteriyor. Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” (İbrahim 24-26)
İnsanları ötekileştiren, kamplaştıran, aralarında ayrılık ve fitne tohumlarını artıran gerekli-gereksiz sarfedilen sözler, dinin çirkin ahlak sınırlarında saydığı bir olgudur. Hz. Ömer; "Sözü çok olanın hatası da çok olur. Hatası çok olanın hayası azalır. Hayası azalanın verâsı (Allah
korkusu) azalır. Allah korkusu azalanında kalbi ölür." diyerek gerekli gereksiz konuşmaktan sakınmayı tavsiye etmiştir. Dile hakim olmak insan için başarması gereken önemli meziyetlerden biri ve sabır isteyen bir iştir. Gerçek mü’min ise diline hakim olmayı bilen insandır. Şairin dediği gibi;
Söz ola kese savaşı- Söz ola kestire başı
Söz ola zehirli aşı- Yağ ile bal ede bir söz.