Genel seçim için geri sayıma geçilirken geçtiğimiz hafta başında milletvekili adaylarımızın belirlenmesi sonrasında nur topu gibi adaylarımız dünyaya geldi. Adaylar daha önceden belliydi aslında ama sözde demokrasi süsü verebilmek için açıklamalar geciktirildi sadece. Hâl böyle olunca da heyecansız bir bekleyişin ardından, adayların açıklanması ile bazılarının az da olsa acaba diye içinde barındırdığı umutları da külleniverdi.
Milletvekili adayları içerisinde en çok merak edilen AK Parti Milletvekili Fahrettin Poyrazın 3. dönem için de aday olup olmayacağı idi. Poyraz, görev süresince partisinin Bilecike Cumhuriyet tarihinden bu yana yapılmayan yatırımları yapmasının gururuyla avunurken; yıllarca genel merkezin kadrolu bir memuru gibi çalışması, dosyalar içinde kaybolup gitmesine rağmen, vatandaşla iyi ilişkiler kuramadığı gerekçesi ile sürekli eleştiriliyordu. İl genelinde belediyelerin çoğunluğunu elinde bulundurmasına rağmen belediye başkanları ile iyi ilişkiler içerisinde olmadığından bahsediliyordu. Bazı belediyelerde yaşanan usulsüzlükleri görmezden geldiği öne sürülerek kamu oyunda çatlak sesler yükseliyordu. Milletvekilliği döneminde sürekli ters düştüğü Bozüyük Belediye Başkanı Ahmet Berberoğlunu AK Parti saflarına katarken hem kendisiyle çelişiyor hem de siyasetin gerçek yüzünü ortaya koyuyordu. Bu hamle Poyraz için siyasi hayatının en büyük hatası olurken, bu gelişme sonrasında parti mensubu sağduyulu insanlar da tepkilerini iyiden iyiye hissettirmeye başlamışlardı. İlçe başkanları ve teşkilatlar bir bir istifa ederken her biri için mizacına uygun bir bahane üretiliyordu. Poyrazın 3. dönem milletvekilliğine halel getirmemek için kendisine defalarca iletilmesine rağmen yaşanan tüm olumsuzlukları ve usulsüzlükleri görmezden gelmesi AK Parti tabanını iyice çileden çıkarıyordu. Özellikle referandum sonrasında seçmenin tepkisi milletvekilince yine görmezden geliniyor. Ancak teşkilatlar bu duruma daha fazla duyarsız kalmayarak, bir bir dökülmeye başlıyordu. Başta Bozüyük, Bilecik olmak üzere il genelinde Fahrettin Poyraza karşı isyan bayrakları açıldı. Herkes imkanları çerçevesinde tepkisini dile getirmeye başladı. Mektuplar yazılıyor, İmzalar toplanıyor, mailler gönderiliyor, telefonlar ediliyordu. Tüm bu tepkiler sonrasında genel merkez tarafından konuyla ilgili il genelinde bu yönde bir anket yapılacağından bahsedildi. Aslında genel merkez de tepkileri görmek yerine birkaç göstermelik telefon görüşmesi ile rengini belli etmişti. Nitekim milletvekili adaylığı için de Fahrettin Poyrazın ismini açıklayarak aslında asıl istediğinin seçmene kulak vermek değil kendi kadrosunu korumak olduğunu gösteriyordu. Bu hamleyle Haktan, adaletten, doğruluktan ve demokrasiden bahsedenlerin gerçek yüzü de ortaya çıkıyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni bir ivme kazanma girişiminde olan CHPnin böyle bir ortamda Bilecikte Yaşar Tüzün den başka bir şansı yoktu. Kendi içinde sürekli çalkantılı günler geçiren CHP de Yaşar Tüzünün tek eksiği kendisine oy kazandırabilecek güçlü ve tek vücut halinde bir parti.
MHP Bahattin Şekeri aday göstererek yarışa 1-0 önde başladı. Büyük oranda da TBMMde Bileciki temsil etme şansını şimdiden garantileyen tek parti konumunda. Eski siyasetçi ve iş adamı Bahattin Şeker ilin en ücra köşesinde ki vatandaşlar tarafından tanınıp sevilmekte. Yıllar önce madden ve manen yapmış olduğu katkıların hatırası hâla gönüllerde yaşatılıyor. En ücra köy kahvesinde veya camisinde mutlaka bir hatırasının olduğundan bahsediliyor. Bana göre Bahattin Şekerli MHP, kendi kişisel ve parti oylarının yanında AK Parti ve CHPde yönünü şaşıran tepki oylarının kabul göreceği tek adres.
12 Haziran seçimleri geldi geliyor. Mevcut geçen dönem ki milletvekili adaylarımız değişmez iken yanlarına yeni ve güçlü bir isim daha eklendi. Adayların değişmediği bu genel seçimlerde sonucun değişip değişmeyeceğini de hep birlikte göreceğiz. Milletvekilini genel merkezin, ilçe başkanını milletvekilinin belirlediği bir memlekette, çıkıp birde demokrasiden bahsedecek, genel merkez tarafından belirlenen vekillere temsil hakkımızı vereceğiz. Ancak; Milletin değer ve menfaatlerini savunuyor gibi görünenlerin yeri geldiğinde kendi menfaatlerini milletin değer ve menfaatleri üzerinde görmeye başladıklarını da unutmayacağız. Kağıt üzerinde her şey süt liman gösterilmeye çalışılsa bile, gerçeğin hiç de öyle olmadığını, memleketin kan kaybettiğini, tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenmese bile, yenmesine göz yumulduğunu da unutmadık, unutturmayacağızc.
SAYGILARIMLA...