Altılı masadaki gelişmeler, insanı şaşıbeş yapıyor..
Kıvraklıklarına, mümkün değil, yetişemiyorsunuz..
Konuştukça batıyorlar.
5’lisi de.. “Dışarı atıldım” diyeni de..
Bunlar değil miydi, daha iki ay önce, “Altı ayda parlamenter sisteme geçeceğiz” diyenler.
“Cumhurbaşkanı seçmeniz mümkün değil.. Anayasayı değiştirecek sayımı elde etmeniz hiç mi hiç mümkün değil..” diye hatırlattık.
“Anayasayı değiştirir, parlamenter sisteme geçeriz. Hiçbir şey yapamasak, cumhurbaşkanını sembolik hale getiririz..” dediler.
Meral Akşener, masayı dağıtırken ne diyordu?
“Kuyruklu yalan”!
Akşener 72 saatte masaya tekrar döndü diye, gerçek değişir mi?
Değişmez..
Söyledikleri, sadece yalan değil, kuyruklu yalan..
Kuyruklu yalan ki; Millet İttifakı’ın adayı, cumhurbaşkanlığıı seçimini kazanırsa, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcı olmasını kararlaştırmaya soyundular..
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Mansur ve Ekrem’den birisini bile feda etmeye yanaşmayıp, “Belediyeleri niye Cumhur İttifakının çoğunlukta olduğu belediye meclislerine bırakalım ki” itirazını; bir değil iki başkanla birlikte çiğnediklerini gördükleri için olsa gerek..
“Cumhurbaşkanı yardımcısı” formülünü de, biz artık onların kıvraklıklarını takibe yetişemiyoruz, bir atak ile değiştirdiler:
“Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, şimdi değil, bir yıl sonra, belediye başkanlığı görevleri bittikten sonra cumhurbaşkanı yardımcısı olacak” diyorlar..
Her şeyin içine ettiniz, bari onu temiz bırakaydınız..
Siz manyak mısınız?
Manyak mısınız, yoksa “bir kadın bulduk, onu aldatıyoruz işte” mi diyorsunuz?
Bir yıl sonra, kim öle, kim kala..
Veya şöyle soralım: “Bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçtirdiğiniz kişi, Ekrem ve Mansur’u yardımcılığa getirmezse, ne yapabilirsiniz?”
Hiiiç..
“Getirmiyorum lan. Gidin istediğiniz yere” dese..
Şu an Akşener’e ihtiyacı olduğu halde, “Aday benim, istersen git, beş parti karar alırız” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, bir yıl sonra, “Git istediğin yere şikayet et. Ben kendi başıma yolumu yürürüm” dese, Meral abla ne yapabilir?
Hani Meral ablanın da, çıkmaz sokağa girip, bir arayış içinde olduğu için, bu yalana inandığı görüntüsü verdiğini bilmesem..
Bir hukukçu olarak ciddi ciddi hatırlatacağım: “Abla, bana inanmıyorsan, bir hukukçuya danış.. Verilen bu sözün, hiçbir kıymeti yok. Bugün Ekrem veya Mansur’u cumhurbaşkanı adayı yapmayan Kemal, yarın seçilirse, seni hiç tanımaz, onları da yardımcılığa getirmez! Verilen sözlerin üzerine bir bardak soğuk su içer, yatarsın!”
CHP tandaslı medya organları, şimdiden bilgiç bilgiç yorumları yapmaya başladılar..
“Belediye başkanlığı ile cumhurbaşkanlığı yardımcılığı mümkün” imiş!
Adam tatilden dönüp de, İstanbul’u yönetemiyor.. Bir de cumhurbaşkanlığı yardımcılığı mı yapacak?
Veya şöyle sorsak:
Mansur ve Ekrem’den birisini bile belediye başkanlığından ayırıp, cumhurbaşkanlığına aday yapmayan Kemal, şimdi ikisini birden yardımcılığa alıp, belediye başkanlıklarını nasıl AK Parti’ye bırakır?
İkisini birden gözden çıkarmaya ikna olduysalar, duvara tosladıklarını da itiraf etmiş olurlar.
Bu arada hatırlatsam: “Bunlar 6 ay içinde parlamenter sisteme geçmeyecekler miydi?”
Geçeceklerdi ama. Bunların hangi sözü doğru ki, bu da doğru olsun..
Böylece, bu son atak ile bir yıl sonra dahi, cumhurbaşkanlığı sisteminin devam ettirmek istediğini itiraf etmiş oldular..
Yalan, dolan, hepsi bunlarda..
Ama lafa gelince, iktidarı suçluyorlar ha suçluyorlar..
Tartışmalara, bir başka açıdan bakalım..
Cumhur ittifakında, bir kadın siyasetçi ile böyle bir tartışma yaşanmış olsa.. İşi hemen feministliğe döküp, “Bir kadına bu yapılır mı? Kadınlara ikinci sınıf insan bakış açısı işte tekrar göründü. Erkek egemen siyaset, kadın siyasetçiyi yedi. 5 erkek, bir kadını masadan attı” diye saldıracak olanlar..
Soldan çarklı gazeteciler. Soldan çarklı siyasetçiler.. Hatta akademisyenler.. Hepsi birden, koro halinde, bir kadın olan Meral Akşener’in karşısına geçip, saldırı başlattılar..
“Dur baba, dur.. O bir kadın” demeye fırsat bulamadan, kadıncağızı linç ettiler..
En tepedekinin hakaretleri, “Nezaketsiz dil” ile başladı, “Erdoğan’ın yerine Erdoğanizm geliyor” ile devam etti.
Diğerlerinkini de hiç saymayalım.
Daha neler neler.
Ama feministlerde tek kelime yok..
Sorsak, ne cevap verirler: Ne oldu feminist söylemciler, kadın düşmanı mı kesildiniz?
Bu altılı masayı artık ciddiye almaya gerek yok ama..
Bir açıdan daha olaya yaklaşalım..
Düne kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun sıfatı, İyi Parti cenahında “seçilemez aday” değil miydi?.
“Kendisi çok iyi bir siyasetçi, dürüst bir insan, Atatürkçü bilge bir insan” diyorlardı..
“Ama, bu halk var ya bu halk, kafasında şablonlarla hareket eden bir halk. O halk da, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, imkanı yok seçmez” diyerek, bir anlamda halka da suçlama yaparak, Kılıçdaroğlu’nu “seçilemeyecek aday” olarak göstermiyorlar mıydı?
Peki, ne oldu da şimdi, iki yardımcılık karşılığında, seçilemeyecek aday seçilebilecek aday haline geldi?
Hokus pokus, yüzondokuz..
Gelelim İP’in genel başkan yardımcısı İsmail Tatlıoğlu’na.
Dün buldukları dahiyane formülden sonra, Tatlıoğlu dedi ki: “Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili bir problemi yok.”
Bize de sormak düştü: “Affedersiniz Tatlıoğlu, madem problem yoktu, siz üç gündür, hem kendiniz, hem de millete o pisliği niye yedirdiniz?”
Ve son uyarı.
Geldiğimiz noktada, Ekrem ve Mansur ile cumhurbaşkanının iki yardımcısı olacak. 5 de parti lideri var, onlar da yardımcı olacak..
Bir çırpıda 7 fazladan bakanlık sayabilirsiniz...
Eşlere de birer yardımcılık verirseniz.. Oldu size 14.. Bir de Kemal beyin eşi var.
Oldu mu size 15..
Çocuklar “bize yok mu diyecekler”
Onlara da birer tane verilirse, oldu mu size ... Benim kafam karıştı. Hesabı yapamaz oldum..
Daha durun liyakat sahibi bakanlara sıra gelmedi..
Altılı masanın toplantısı da zaten, şu saatlerde bitmedi..
Bakanlar Kurulu toplandı, depremzedelerle ilgili onlarca karar aldı, ülke ekonomisini dizayn etti, dağıldı.
Altılı masa hâlâ bekliyor.
SP kapısında İzmir marşı çalmaya devam ediyorlar..
Ne diyelim..
Tekbir getirecek halleri yok ya..
Ali İhsan KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT