SÜLEYMAN PAŞA HAMAMI

UMUT ÖZDEMİR

Osmanlı Medeniyeti başta olmak üzere birçok uygarlığa ait birikim ve tarihi eserin bulunduğu Bilecik'imizde, ecdadımız ve tarihten kalan birçok yapı hakkında şu ana kadar siz değerli okuyucularıma bilgiler aktarmıştım. Bu haftaki yazımda ise yerel medyamız ve hemşehrilerimiz tarafından yakından takip edilen ve gündem maddesi olan hamam geleneği ile şehrimizdeki hamamlar hakkında bildiklerini aktaracağım.

Yazıma, Osmanlı’da Türk denince ilk akla gelen öğenin, Türk hamamı olduğunu hatırlatmakla başlıyorum. Geçmişi Romalılara kadar uzanan hamamlar, Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri ve İslam dininin temizliğe verdiği önemle birlikte kültürümüzde önemli bir yer edinmiştir.

Her dönemde örneklerine rastlanan hamamların çoğu Osmanlı dönemine aittir. Mimari ile hayrat, hayır işlerine çok önem veren Osmanlı Padişah ve Sultanları Cami, Han, Medrese, Çeşme ve İmarethane ve bunların bazen tümünü kapsayan Külliyeler yaptırmışlardır. Bu külliyelerin masraflarının karşılanması amacıyla da genellikler yanlarına veya yakınlarına hamamlar inşa edilmiştir. 

Hamam sözcüğü Arapça banyo, İbranice sıcak sözcüklerinden türemiştir. Hamam genelde mermer taşlarla döşeli ve tavanı kubbe şeklinde inşa edilmiş, soyunma yerleri, yıkanma yerleri ki içerisinde halvet ve kurna başı adı verilen kapalı tek başına yıkanılabilen hücrelerde bulunan, orta kısmında zeminden yüksek dairesel ve kare şeklinde yapılmış göbek taşı bulunan bölümlere sahiptir. 

Süleyman Paşa Hamamı, Osmanlı’ya ilk başkentlik yapmış Bilecik’imizde inşa edilmiş en eski hamamlardan biridir. Yapı günümüze sadece temelleri ve yıkık duvarları ile metruk bir şekilde bir şekilde ulaşmış; ancak Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Restitüsyon, Restorasyon çalışmaları yaptırılarak turizme kazandırılması amaçlanmaktadır. 

Yapı eski Bilecik şehrinde vadi içinde, Orhan Gazi Camii’nin güneybatısında, dere kenarında yer almaktadır. Erken Osmanlı döneminde (1230–1402) yılında yapılan eser,  üç ayrı bölüm ve iki halvet hücresiyle birlikte toplam beş bölümden oluşmaktadır. Genel itibariyle kuzey- güney doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen bir alan üzerine tekli hamam olarak inşa edilmiştir.  Yapının güneydoğu köşesinde kareye yakın dikdörtgen planlı bir giysilerin çıkarılıp peştamalların kuşanıldığı soyunmalık kısmı ile bu kısmın kuzeyinde yine kareye yakın dikdörtgen planlı Türk hamamında sıcaklık ve soğukluk arasında yer alan mekan anlamına gelen ılıklık bölümü bulunmaktadır. Her iki bölümünde üst örtüsü tamamen yıkılmış iken yapılan restorasyon çalışmaları soncunda tekrar kubbe ile örtülmüştür.

Hamamlarda göbek taşının da bulunduğu esas yıkanma bölümü olan sıcaklık kısmı dikdörtgen planlı olup bir kemerle iki kısma ayrılmıştır. Güneydeki kısım tonoz kuzeydeki bölüm ise kubbe örtülüdür. Güneyde iki ayrı tek kişilik yıkanma hücresi olan halvet hücresi vardır. Halvet hücrelerinin üzerleri kubbeyle örtülmüştür. Yapıda inşa malzemesi olarak moloz taş, tuğla ve pişmiş toprak kullanılmıştır. Yapının beden duvarlarında taş, kemer, geçiş elemanlarında ve kubbesinde ise tuğla; kubbedeki tütekliklerde ise pişmiş topraktan yapılmış künkler kullanılmıştır. Yapının iç kısmı betonarme malzeme ile sıvanmış olup geç dönemde onarım geçirdiğini ve yakın zamana kadar kullanıldığını göstermektedir. 

Bizlere, böyle nadide eserler bırakan ecdadımızı rahmet ve minnet duygularıyla anıyor, bir dahaki yazımda buluşmak dileğiyle hoşça kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.