TAKTİK SAVAŞLARI

ALİ ERDAL

Farkındasınızdır… Farkında olunmayacak gibi de değil zaten… Partiler, sadece taktik savaşları yapıyorlar… Hele 7 Haziran seçimlerinden sonra… Ferdi ve kadroyu yücelten fikir yok… Haliyle fikre dayalı prensip ve strateji ile proje ve plân da yok… “İlke” dedikleri, “önce partim değil, ülkem” gibi, “hukuk” gibi, “adalet” gibi zaten herkesin uyması gereken ve partilerin varlık sebepleri olan ahlâk kaideleri… Bunları sakız gibi çiğniyorlar ama onları hayata geçirecek fikir yok… Balın süzülünce; çiğnenip yutulamayan parafinin kalakalması gibi, fikirden mahrum basit taktikler…

Fikir; ferdi ve kadroyu nasıl yüceltir bir örnek arzedeyim…

Cennetmekân hemşehrimiz Ulu Hakan II. Abdülhamid Han, tahttan indirildikten sonra… Düşman kuvvetleri İstanbul’a yaklaşmıştır ve İstanbul’un işgalinden endişe edilmektedir. Bunun için devlet ricali, esir durumundaki Sultan’a derler ki… Payitahtı Anadolu’da bir yere taşımak bir tedbir olarak düşünülüyor… Nereye isterseniz, sizi oraya nakledelim… Türk tarihinin belki en büyük padişahı şu tarihî cevabı verir: Dedem Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethederken, Bizans İmparatoru Konstantin şehri terketmedi, elinde kılıçla öldü. Ben onun kadar da mı olamayacağım? Bir yere gitmem, Kardeşim Sultan’a selâm söyleyiniz, İstanbul’u terketmesin… İşte fikir yüklü insan, böyle rey sahibi olur. Ne yapacağına, başkaları ne yapıyor diye bakmadan karar verir. Korkak ve düşüncesiz devlet ricali, neredeyse düşmanın ekmeğine yağ sürecekler ve düşman işgalinden beter bir felâkete sebep olacaklardı… Ulu Hakan’ın basireti, onları da memleketi de kurtardı…

Bugün siyasetimiz fikirden mahrum olmanın akıbetini göstermek bakımından emsali az bulunur bir akvaryum gibi ibretle seyredilecek örneklerle doludur… Hep beraber görüyoruz…

Derin fikre ve fikirden kaynaklanan stratejilere dayanmayan basit taktikler, uygulayıcılarını küçültür ve onları kendi tezadında boğar… Küçük birer örnek, yetecektir…

Devlet Bahçeli, HDP’nin bulunduğu sahalarda yer almamayı, olmazsa olmaz bir “ilke” gibi partisine dayattı… “HDP hükümette varsa ben yokum!” Böyle yapmakla, onların kararlarını ÖLÇÜ aldığının farkında değil… Hani sıkıştığı zaman Rus elçisinin kararını öğrenip tersini yapan paşa gibi… Kararı; hasmı, düşmanı, rakibi her ne ise o veriyor; devletli beyimiz onun tersini yapıyor. Kolaycılığa bakın… Karşıtlık görünümlü, teslimiyet…

Bahçeli; içinde HDP milletvekilleri de yer alacağı için son seçim hükümetine de katılmayı reddetmekle kalmadı; bu hükümete bakan olacak partililerinin “DÂVÂYA İHANET” edeceğini iddia etti ve parti yetkililerini ona göre konuşturdu. İşe bakın ki… AYNI HÜKÜMETTE YER ALMIYOR AMA AYNI MECLİSTE YER ALIYOR… Bunun izahını yapmak gerektiğini bile akıl etmiyor.

Kılıçdaroğlu, “Kaçak saray” diye ifade ettiği makama çıkmayacağını ilân ederken, bir gün hükümet kurmak durumu ortaya çıkarsa nasıl hareket edeceğini de hesaplamalıydı. Milletin kendilerine iktidar vermeyeceğini bilmek, gaflete düşürmüş olmalı… Milletin seçtiğini, yıkılması gereken düşman kalesi gibi görmek, başka nasıl izah edilir?

Taktik peşinde koşanlar, değil ileriyi görmek ve ilerisi için öngörüde bulunmak; burnunun ucunu dahi göremez… Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde namaz kılacak yer olarak papazlar kiliseyi teklif ederler. “Ben burada namaz kılarsam, ilerde kiliseniz buna dayanarak camiye çevrilir” diyerek reddeder ve karşıda bir yerde namazını kılar. Nitekim ilerde o yere cami yapılır.

Seçimlere kadar “taktik savaşlarına” tahammül etmek çok zor olacak…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.