Tam 33 yıldır tarımla ilgili, tarımın SOS vermeye başladığını, bir gün bu vurdumduymazlığın bedelini ağır ödeyeceğimizi yazarım. Elli yıldır tarımı bitirme politikaları uygulandığını, maalesef AK Parti iktidarında da bu uygulamayı devam ettirdiğini söylerim. Kim oluyor, kim dinler hesabı duymayanlar bugün bedelini ödüyor.
İşte size 5 Ocak 2012 tarihli “TARIM İCRALIK” başlıklı yazımı takdim ediyorum. On yıl evvelki yazımı bugünlerde yaşadığımız sorunların sebeplerini anlatıyor. Dün sağır olanlar hala sağır olmaya devam etmeyin.
TARIM İCRALIK
5 OCAK 2012
Geçtiğimiz Cumartesi günü gazetemizde Osmaneli Ziraat Odası Başkanı Ertuğrul Ünver "Çiftçinin durumu iç açıcı değil" diyor ve sebebini detayıyla anlatıyor.
Cumhuriyet kurulduğunda nüfusun yüzde 85'i köylerde yaşıyordu. Ak Parti iktidara geldiğinde köylerde yaşayan nüfus oranı yüzde 37'ye düşmüştü.
Türkiye'de 40 yıldır tarımda çalışan nüfusu düşürme politikası izleniyor. Ak Partide aynı anlayışı sürdürmeye devam ediyor. 10 yıllık iktidarları döneminde köyde yaşayan nüfus yüzde 26'ya geriledi.
Köy nüfusun düşmesi haliyle Tarımda düşüşe sebep oluyor. Tarımda çalışan köy nüfusu bu sahada insanlara sanayide iş bularak hayat seviyesi yükseltilerek sağlanmıyor. Bir nevi köylerde düşüş seviyesi sağlanıyor. Mecburen gençler şehirlere göç ediyor, şehirde de asgari ücrete talim ediyorlar.
Ben bu durumu yıllar evvel Ak Parti Milletvekili Sayın Poyraz'a "Köy nüfusunu aç bırakarak yerinden, yurdundan koparıyorsunuz. Bu politikalar 40 yıl evvel başladı. Sizde aynen devam ettiriyorsunuz. Köyünden, yerinden, yurdundan göç eden gençler şehirde hemen iş bulabiliyor mu? Şehirler büyüyor, onlar için yol, elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri götürmek gerekiyor. İleride, köylerin nüfusu azaldıkça yanlış politika takip edildiği görülecek. Telafisi imkansız olacak" demiştim.
Bilecik Belediyesi 3 hafta evvel ilimizin tanıtılması hususunda yapmış olduğu toplantıda konuşan Sayın Poyraz, köy nüfusunun yaşlılardan ibaret olduğunu, köylere dışarıdan işçi getirmeye mecbur kalındığını söyledi. Dün, "Köyleri boşaltalım" politikası takip edenlerin bugün geldiği nokta şikayet edilir hale geldi.
Sen şu işe bak! köşenizde ilimizde yayınlanan üç gazetede aynı gün 28.12.2011 tarihinde üç icra ilanı yayınlandı, küpürlerini görüyorsunuz.
Sakarya Gazetesinde Osmaneli İcradan traktör satışı, Yarın Gazetesinde Pazaryeri İcra'nın Bozcaarmut köyünde ev ve arazi, Değişim Gazetesinde Osmaneli İcrasına ait Medetli Köyünden Tarla İlanı yayınlandı.
Üç Gazetede Aralık ayının tamamında icra yoluyla satılmasına karar verilen tarla, traktör satışı, ilanlarını yayınlamaya yerim müsait değil. Ara Ara yapılanları veriyorum.
-Yarın Gazetesinde 16.12.2011 Osmaneli İcra Dairesine ait, Soğucakpınar Köyü, Tarla.
-Yarın Gazetesinde çıkan 16.12.2011 tarihinde Osmaneli İcra Dairesine ait, Balçık Hisar Köyü, Tarla.
-Değişim Gazetesinde çıkan 16.12.2011 Osmaneli İcra Dairesine ait, Balçıkhisar köyü Tarla.
-Sakarya Gazetesinde çıkan 17.12.2011 Osmaneli İcra Dairesine ait Soğucakpınar Köyü, Tarla.
-Sakarya Gazetesinde çıkan 7.12.2011 tarihinde Pazaryeri İcra Dairesi, traktör.
-Sakarya Gazetesinde çıkan 2.12.2011 tarihinde Osmaneli İcra Dairesine ait Hisarcık Köyü Tarla ilanları yayınlandı.
Gördüğünüz gibi hep aynı köyler değil, çeşitli köyler icralık. Buda her köyde "Yangın Var" diye bağırmaya müsait bir durum diye düşünebiliriz. Ayrıca Bozüyük'te icralık köyler Bozüyük gazetelerinde yayınlanıyor. Bunlara girmiyorum.
Tarımda yaşanan sıkıntıları defalarca yazdım, çizdim. Kulaklar sağır olunca duyan olmuyor. Yangının kapıyı, bacayı sardığı icra ilanlarıyla belli oluyor.
Türkiye'yi bir ev kabul edersek yangın her yerde var. Hepimiz yangından zarar göreceğiz.
Tarım Bakanı tarımı sadece sebze ve meyvecilikten ibaret görüyor. Ak Parti 8 yıl iktidarlarının sonunda hayvancılıkta duvara tosladı. Geçen yıl etin kilosu 50 TL'ye dayanmıştı. O günlerde Sayın Bakan, "Ülke genelinde küçük ve büyük baş hayvanların sayımını yaptırdım. Et sıkıntımız yok. İthal et'ede gerek yok" demişti. On beş gün evvel yine aynı beyanatı tekrarladı. Gördüğünüz gibi Et Balık Kurumuna 1 yıl süreyle 100 Bin Ton et, ithal etme yetkisi veriliyor. Ya Bakan "Türkiye de yeterli hayvan sayısı var..." diyerek yalan söylüyor. Yalan söylüyorsa o koltukta niye oturuyor? Doğru söylüyorsa neden ithal ete izin veriliyor?
Hedef Hayvancılık yapanları, üreten bir kesimi iflasa sürüklemek mi? İthal ete izin verdikçe besiciler tüccara hayvanlarını kestiremediklerinden yakınıyorlar. Şikayetleri göz önüne alarak karar verilse olmaz mı?
Bir taraftan ihracatımızdan çok ithal ediyoruz. Cari Açık yükseliyor diye şikayet ediyoruz. Bakan "hayvanlarımız yeterli" diyor, ithal ete izin veriliyor.
Bunda bir yanlışlık var. Bende mi, ilgililerde mi?