Seçimlerin etkisiyle uzun zamandır tarım konusunu ihmal ettim. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin Antalya gibi Büyükşehir Belediyelerini kaybeden iktidar, bunun sebeplerinin başında pazarın pahalılığı olduğunu düşündü. Dolayısıyla önemini anlamaya başladı.
Tarımla ilgili yazılarımda her zaman, Türkiye’de 50 yıldır tarımı bitirme politikaları uygulanıyor. Maalesef Ak Parti iktidarı da buna mani olmadı. Köylerde üretim yapacak genç nüfus kalmadı, en genci elli yaşında. Pazarda fiyatlar ateş pahası, her er yangın yeri. Seçim neticelerini gören iktidarı ateş aldı. Tarım bu, bir günde alınan kararla ertesi gün üretim artmıyor. Ama yanlış verdiğin bir karar hemen ertesi günü başlamak üzere yıllarca menfi etkisini gösteriyor.
Bakanlık yıllarca yanlış tarım politikalarıyla köylerin boşalmasına, ailece yapılan tarımın bitmesine sebep oldu. Şimdi “köye dönüş” projeleri üretiyorlar. Buda bir nevi yaşını başını doldurmuş adamın hastalandığında hayata döndürme müdahalelerine benziyor.
Tarıma destekler, köye dönüş projeleri yeterli olmaz, günübirlik tedbirlerle durum kurtulmaz. İlave olarak su tedbirleri acilen almak gerekir.
1-Bir kere bakanlıkta karar vericilerin masa başında değil, sahaya inerek tedbir almalı.
2-Bakanlığın il, ilçe teşkilatlarında Ziraat Mühendisler, bürokrasi işlerinde çalıştırılmamalı, dairedeki işleri teknik elemanların haricinde memurlar yapmalı, vasıflı ziraatçılar sahada üreticileri bilgilendirmeli. Üretimi yükseltenler mükâfatlandırılmalı.
3-Üzerinde tapu kaydı bulunmayan veya dededen miras olup da üzerinde kaydı olmayan, tarım yapmayan, arazisini kiralayanlar devletin hiçbir desteğinden istifade edemiyor. Yetkililerde bu durumu biliyor, acilen çözüm üretilmelidir.
4-Köyde üretim yapmak isteyen gençler evlenmemekte dolayısıyla fabrikalarda asgari ücretle çalışmaya mahkûm oluyor. Tarım yapmak isteyen gencin sigortasını devlet yatırsın. Evlenen hanımının da sigortasını yatırsın. Makineleşme işine yardımcı olunsun. Üretim gelirini artırdıkça mükâfatlandırılsın. Ziraat Mühendislerinin yönlendiriciliğinde tarım yaptıkça geliri arttıkça her iki tarafta karşılığını alsın.
5-İşlenmeyen araziler dağ oluyor, buralar açılsın, tapulu ise sahibi işlemek isteyenlere kredi verilerek satılması sağlansın.
6-Büyükşehirlerde yaşayanlar köylerden yer alıyor, bir ev yaptırıyor. Etrafını tel örgüyle çekip,, bir yıl sonra dinlenmeye geliyor. Bu şekilde binlerce dönüm arazi atıl durumda. Her geçen gün bu şekilde arazi işlenmiyor. Tarım arazisi heba oluyor. Buna bir çözüm getirilmeli.
7- Arazi toplulaşmasına hız verilmeli.
8-Üreticiye hep üret demekle iş bitmez. Pazarlama imkânı sağlanmalı. Tarımda çalışanlar için “Kazansa da kazanmasa da tarıma devam edecek, başka ne iş yapacak…” politikası terk edilmelidir. Para para kazandıracak tüketiciyi de düşünen politikalar üretmeli.
Bu saydıklarım kâfi mi? Değil daha çok gerçekleşmesi gerekenler var. Ama saydıklarım yerine getirilirse tarımın önü açılır.