TEFRİT VE İFRAT

HİKMET ÖZTÜRK

Haftalar, haftalar, haftalar… Günler, günler, günler… Takvimi elinize alıp sayfalarını çevirdiğinizde haftaların ve neredeyse her günün bir etkinlik için ayrıldığını göreceksiniz. Hiçbir hafta yok ki boş geçsin. Kutlamalar da rutin hale gelmiş. Resmî zevatın konuşmaları, folklor gösterisi, plâket verilmesi vs… Hep aynı şeyler, bıkkınlık vermeye başladı. Program bittikten sonra rastgele birinin yanına giderek sorsanız, vereceği cevap, “adam çok güzel konuştu”, peki ne konuştu? O zaman cevap yok!..

Geçtiğimiz Pazar anneler gününü kutladık. Sosyal güvenlik haftası ve dünya hemşirelik haftası başladı, babalar günü de önümüzdeki hafta kutlanacak. Anne ve babalar yılda bir gün aranacak insanlar mı? “Anne ve babalarınız sizlerin yanında yaşlandığında onlara öf bile demeyiniz”, “Cennet anaların ayağı altındadır” diyen bir dinin mensupları olarak, anne ve babalarımızı yılda bir gün mü arayacağız? Bazı kurumlar kendi ölçülerine göre yılın annelerini seçerler… Bence her anne, her zaman yılın annesidir. Yaptığı fedakârlıkların hangisini söyleyelim. Anne, çocuğa babadan daha yakındır. Canından can, kanından kan vermiştir. Bu arada babalara da haksızlık etmeyelim. Çocukların yetişmesi, tahsili, evlenmeleri için babaların yaptığı fedakârlık da azımsanamaz.

Haftalardan bahsediyorduk… Sosyal güvenlik elbette önemli. İleri yaşlarda insanların hemen hemen tek hedefi emekli olmak. En azından geçinebilecek kadar bir paranın, hastalandığında ilâç ve hastane masraflarının garantisine kavuşmak. Hastane deyince, hemşirelerimizi gözardı edebilir miyiz? O iyilik meleklerini nasıl unutabiliriz! Hastası için didinen, tedavilerinde canla başla gayret eden bu cici kızlarımızın hakkını teslim etmezsek vebal olur.

Haftaları, günleri değerlendirirken hangisi önemsiz diyebiliriz. Çevre ve ormancılık önemsiz mi? Toplum eliyle katlettiğimiz çevre ve ormanlarımızı kurtarmak, nesillerimize yaşanabilir bir doğa bırakmak hepimizin görevi değil mi? Bu bilincin yerleşmesi için yılda bir gün veya bir hafta yeterli mi? Örnekleri çoğaltabiliriz…

Asıl anlatmak istediğimiz bunlar değil. Toplum olmanın getirdiği, birlikte yaşamanın vatandaşlarımıza yüklediği görevlerin hatırlatılması, gerekli bilgilerin verilmesi, özendirilmesi güzel şeyler. Bizim üzerinde durduğumuz tefrit ve ifrat. Yeni nesil bu kelimelere de yabancıdır. Onların anlayacağı şekilde söyleyecek olursak, aşırılık ve abartı. Kutlamalar, toplantılar sırasında resmî daireler boşalıyor. Başta sayın Valimiz olmak üzere daire müdürlerinin pek çoğunu makamda bulmak mümkün değil. Bir imza için vatandaş saatlerce bekletiliyor. Öncelikle buna çözüm bulmak gerekir. Bir taraftan şenlik yapacağız derken, diğer taraftan vatandaşı mağdur etmeyelim.

İnsanları tefrit ve ifrata boğmayacak, her şeyin hakkını tam verecek, bu hakkı verirken de belirli günlerde değil bütün zaman içersinde hakkı yerine getirecek bir düzenlemeye ihtiyacımız var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.