Her vesile ile bıkmadan ve usanmadan Kuruluş ve Kurtuluşun şehri Bilecik olarak tarif ettiğimiz ilimiz, Osmanlı İmparatorluğu gibi cihanşümul bir devlete beşiklik ettiği halde bu medeniyete ait tarihi yapılar düşman işgali ve tahribi nedeniyle ne yazık ki sınırlı sayıda kalmıştır.
İşte bu eserlerin sınırlı sayıda olması, bizlerin bu eserlere daha da kıymet vermeyi gerektiriyor. Bu anlamda temelini dahi kurtarabildiğimiz yapılar hakkında insanlarımızın bilgi sahibi olmasını önemli bir nokta olarak görüyoruz. İşte bu düşünce ile siz değerli okuyucularımıza bu yazımda ecdadımızdan bizlere miras kalan ve yakın tarihimizde de tadilatlar ve düzenlemeler geçirmiş olan, eski işleviyle Ceza Evi olan şimdilerde ise Bilecik Müzesi olarak kullanılan yapı hakkında tarihi ve teknik bilgiler aktaracağım.
Bilecik Merkez İstiklal Mahallesi, Cumhuriyet ve Ali Rıza Özkay Caddeleri üzerinde bulunan ve hazineye ait olan bina, 1794 yılında jandarma binası olarak kullanılmak
üzere iki katlı olarak inşa edilmiş. 1921-1922 Yunan işgali sırasında tamamen yakılarak enkaz haline gelen yapının temelleri üzerine iki katlı olmak üzere adliye binası olarak inşa edilmiş ve alt katı hapishane olarak kullanılmıştır.
Bina 1995 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış, 1996 yılında müze binası olarak kullanılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilmiş. 1997 yılında restorasyon çalışmalarına başlanmış, 2006 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yapı Yunan işgalinden sonra temelden itibaren tekrar inşa edildiği için Bilecik’teki diğer geç dönem yapılarıyla benzer özellikler göstermektedir. Yapı yüksek duvarlarla çevrili bir bahçe içerisinde, dikdörtgen planlı ve üç katlı olarak inşa edilmiştir. Kâgir olarak inşa edilen yapının duvarları sıvanmış olan yapının üzeri kiremit kaplı kırma çatıyla örtülmüştür.
Yapıya doğu cephesinin güneyine kaydırılmış yuvarlak kemerli, dikdörtgen formlu çift kanatlı demir kapıyla giriş sağlanmaktadır. Cephe düzenlemesi bakımından tamamen geç dönem özelliği gösteren yapı çok sayıda pencereyle aydınlatılmıştır. Yapının doğu cephesinde 28, batı cephesinde 17 pencere, güney cephesinde 10 pencere bulunmaktadır. Alt katta 25, üst katta 30 olmak üzere toplam 55 pencere bulunmaktadır.
Üst katta ahşap bir balkon yer almakta ve balkon korkuluğu oyma tekniğiyle yapılmış geometrik şekillidir. Balkonun üzerinde ahşap sundurma, onun üzerinde ise iki adet kademeli olarak yükselen kule seklinde ahşap süsleme yer alır. Alt kat dikdörtgen planlı bir koridor ve beş odadan meydana gelmektedir. Koridorun ve odaların zemini karo, tavanları ise ahşap kaplamadır. Zemin kattan üst kata ahşap bir merdivenle ulaşılmaktadır. Ceza evi olarak kullanılan yapının batısında mahkûmların kullanıldığı dikdörtgen formlu, üzeri kiremit kaplı kırma çatıyla örtülü bir hamam bulunmaktadır. Hamam girişi ılıklık ve sıcaklık olmak üzere dikdörtgen planlı üç adet bölümden oluşmaktadır. Yapı döneminin en güzel örneklerinden bir tanesidir.
Yunan işgali ile tahrip edilen ve bizlere temelleri dahi olsa miras kalan bu güzide eserin yakın tarihimizdeki büyüklerimiz tarafından hayata döndürülerek, unutulmuşluğa terk edilmemiş olmasının verdiği huzurla hoşça kalın...
Kaynakça
1- Selma Ünal, Bilecik’teki Osmanlı Dönemi Yapıları, Selçuk Üniversitesi, Konya-2008